06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

meyve vermezse, o zaman onu kesin.” Meyve vermeyen ağaca daha fazla ilgi gösterilmeliydi.<br />

Ona her türlü imkan sağlanacaktı; fakat buna rağmen meyve vermezse, hiçbir şey onu yok<br />

olmaktan kurtaramazdı. Bu örnekte bahçıvanın çalışmasının sonucu önceden söylenmedi.<br />

Bunun sonucu İsa’nın sözlerinde belirttiği insanlara bağlıydı. Meyve vermeyen ağaç onları<br />

temsil ediyordu ve sonları, verecekleri kendi kararlarına bağlıydı. Allah onlara her türlü imkanı<br />

verdi; onlar aldıkları bu değerli lütufların kıymetini bilemediler. İsa’nın verimsiz incir ağacını<br />

lanetlemesiyle, sonuç onlara açıkça gösterildi. Onlar, kendi sonlarını belirlemişlerdi.<br />

Bin yıldan fazla bir süre boyunca Yahudi ulusu, Allah’ın lütuflarını sürekli kötüye kullanmış<br />

ve O’nun cezaî hükümlerini üzerine çekmişti. O’nun uyarılarını reddetmişler ve<br />

peygamberlerini öldürmüşlerdi. İsa’nın zamanındaki Yahudiler de aynı yoldan gittikleri için bu<br />

günahlardan kendileri de sorumlu hale gelmişlerdi. Aynı yolu izlediklerinden, geçmişte işlenen<br />

bu günahlardan İsa’nın zamanındaki Yahudi nesli de sorumlu olmuştur. Allah’ın lütuflarını ve<br />

uyarılarını reddettik-lerinden suç nesilden nesile devam etmiştir. Ulusun asırlardır bağlı olduğu<br />

zincirlere şimdi kendileri bağlanmaya çalışıyorlardı.<br />

Her çağda insanlara ışıklı bir gün ve özel fırsatlar verilmiştir, yani Allah ile barışmaları için<br />

bir denenme süresi tanınmıştır. Fakat O’nun bu lütfunun da bir sınırı vardır. Allah’ın merhameti<br />

uzun yıllar alabilir, önemsenmeyebilir, hatta reddedilebilir; fakat merhametin son kez geldiği bir<br />

zaman vardır. Kişinin yüreği öylesine taşlaşır ki, artık Allah’ın Ruhu’na karşılık veremez hale<br />

gelir. Kurtarıcı’nın o nazik sesi artık duyulmaz olur ve uyarılar bir son bulur.<br />

İşte o an, Kudüs’ün başına gelmiştir. İsa ıstırapla şehri için ağlamıştı; fakat onu artık<br />

kurtaramazdı. O’nu doğru yola getirmek için her türlü çabayı harcamıştı. İsrail, Allah’ın<br />

Ruhu’nun uyarısını reddettikle-rinden, kendilerine sunulacak olan tek şifa kaynağı da<br />

esirgenmişti. Artık onları kurtaracak başka hiçbir kudret yoktu. Yahudi ulusu Allah’ın Sınırsız<br />

Sevgi’nin sunduğu lütufları her çağda reddedenlerin bir simgesiydi. İsa’nın Kudüs için<br />

ağladığında döktüğü göz yaşları, insanlığın tüm çağlarda işlediği günahları içindi. Tanrı<br />

Ruhu’nun uyarılarını reddedenler, İsrail’in başına gelen yargıda kendi kaderlerini de<br />

görebilirler.<br />

Günümüz neslinde bile tıpkı inançsız Yahudiler gibi aynı tutum içinde olan birçok kimse<br />

vardır. Allah’ın gücünün büyüklüğüne tanık olmuşlardır; Kutsal Ruh onların yüreğine<br />

seslenmiştir; fakat onlar inat etmişler ve inançsızlıklarına bağlı kalmışlardır. Allah onları birçok<br />

şekilde uyarır; fakat onlar kendi hatalarını itiraf etmek istemezler ve O’nun mesajını ve<br />

elçilerini reddederler. Allah’ın, onların kurtuluşu için sunduğu imkanları kötüye kullanmalarının<br />

sonucunda kendilerini felakete sürüklerler.<br />

Onların aracılığıyla gizli kalmış günahları açığa çıktığı için imandan dönen İsrail, Allah’ın<br />

peygamberlerinden nefret etmişti. Ahab, gizli kötülüklerini açığa çıkardığı için İlyas’ı kendine<br />

düşman olarak görüyordu. Bu yüzden bugün İsa için çalışan ve günahı kınayanlar da hor<br />

görülür ve hakarete uğrarlar. Kutsal Yazı’nın gerçeği, İsa’nın dini, ahlaki bozukluğun güçlü<br />

etkisine karşı mücadele eder. Günümüzdeki insanların yüreğinde, İsa’nın zamanındakinden çok<br />

372

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!