06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Dünyasal egemenliklerde mevki, kendini yüksek görmek anlamına geliyordu. Halkın, ülke<br />

yönetimdeki yüksek mevki sahibi olanlara yarar sağlaması gerekiyordu. Liderler saygınlık,<br />

zenginlik ve eğitim yoluyla halktan birçok kişinin kontrolünü ellerine geçiriyorlardı. Her zaman<br />

daha yüksek halk sınıflarının düşünmesi, karar vermesi, memnun olması ve hüküm sürmesi<br />

gerekiyordu. Diğer tüm şeyler gibi din de bir yetki meselesiydi. Halktan, liderlerinin emirlerine<br />

göre inanması ve davranması bekleniyordu. Düşünce ve davranış özgürlüğü diye bir şey<br />

kesinlikle tanınmıyordu.<br />

İsa farklı ilkelere dayalı olan bir egemenlik kuruyordu. İnsanları yetkiye değil; Allah’a<br />

hizmete çağırdı ve güçlülerin, güçsüzlere destek olmasını istedi. Güç, mevki, yetenek ve<br />

bilgeliğe sahip olanlar, diğerlerinden daha büyük bir sorumluluk taşıyorlardı ve çevrelerindeki<br />

insanlara faydalı olmak için çaba harcamalıydılar. İsa’nın en mütevazı öğrencilerine bile şöyle<br />

denir: “Bütün bunlar sizin yararınızadır.”<br />

“İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak<br />

vermeye geldi.” İsa öğrencilerinin sıkıntılarını, kederlerini ve yoksulluklarını paylaştı. Onların<br />

uğruna birçok fedakarlıkta bulundu. Geçmeleri gereken yoldan önce kendisi geçerek onları<br />

tehlikelerden korudu ve çok yakında kendi hayatını feda ederek yeryüzündeki görevini<br />

tamamlayacaktı. İsa’nın üzerinde durduğu temel ilke, kendi bedeni olarak gördüğü inanlı<br />

topluluğunu harekete geçirmekti. Kurtuluş planının temelinde sevgi vardır. İsa’nın verdiği<br />

örneği izleyenler ve O’nun sürüsünün çobanları olarak hareket edenler, O’nun egemenliğindeki<br />

en yüce kişilerdir.<br />

Pavlus’un sözleri, imanlı topluluğunun yaşamının gerçek ağırbaşlılığını ve onurunu açıkça<br />

gösterir: “Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim; fakat daha çok kişi kazanayım diye herkesin<br />

kölesi oldum.” “Ben de kendi yararımı değil, kurtulsunlar diye birçok kimsenin yararını<br />

gözeterek herkesi her yönden hoşnut etmeye çalışıyorum.”<br />

Vicdani konularda kişi serbestçe karar verebilmelidır. Hiç kimse başka bir kimse için yargıda<br />

bulunmak ve görevini tanımlamak amacı ile onun düşüncelerini kontrol altına almamalıdır.<br />

Allah herkese kendi başlarına karar verebilmeleri için düşünce özgürlüğü verir. “Böylece her<br />

birimiz kendi adına Allah’a hesap verecektir.” Hiç kimse kendi kişiliğiyle başkasının kişiliğini<br />

özdeşleştirme hakkına sahip değildir. İlkelerin olduğu her konuda “herkes kendi görüşüne tam<br />

olarak güvenme-lidir.” İsa’nın egemenliğinde hiçbir konuda baskı ve zorlama yoktur. Gökyüzü<br />

melekleri yeryüzüne hüküm sürmek ve kendilerini onurlandırmak için değil; Allah’ın lütfunu<br />

ileten elçiler olarak insanlığın yüceltilmesi için insanlarla birlikte çalışmak için gelirler.<br />

Kurtarıcı’nın sözleri ve öğretisindeki ilkeler, ilahi güzellikleriyle çok sevdiği öğrenciler<br />

tarafından daima hatırlandılar. Yuhanna en son günlerine dek imanlı topluluklarına tanıklığını<br />

şöyle belirtiyordu: “Başlangıçtan beri duyduğumuz buyruk şudur; birbirimizi sevelim! Sevginin<br />

ne olduğunu, Mesih’in bizim uğrumuza canını vermesinden anlıyoruz. Bizim de kardeşlerimiz<br />

uğruna canımızı vermemiz gerekir.” İlk imanlı topluluğunu birlik ruhu sarmıştı. Kutsal Ruh un<br />

etkisiyle “inananlar topluluğu, yürekte ve düşüncede birleşti. Hiç kimse sahip olduğu bir şey<br />

350

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!