06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

aralarında alçak sesle konuşurlar ve şaşkın bir şekilde bakışlarını Meryem’in Oğlu’na çevirirler.<br />

Meryem, öğrencilerin İsa ile ilgili tanıklığını dinlediğinde, uzun süredir yüreğinde sakladığı<br />

umutların boşa çıkmadığı güvencesiyle memnunluk duyar. Buna karşın bu kutsal sevinç, sevgi<br />

dolu bir anne için doğal olarak bir övünç kaynağıdır. Meryem konuklardan birçoğunun İsa’ya<br />

doğru baktığını gördüğünde, İsa’nın onlara, kendisinin Allah’ın onurlandırdığı Kişi olduğunu<br />

kanıtlamasını arzuladı. Konukların ö- nünde bir mucize yapması için ona bir fırsat doğmasını<br />

arzu etti.<br />

Düğün şöleninin birkaç gün sürmesi o zamanlar bir gelenekti. Bu yüzden kutlama bitmeden<br />

önce şarabın tükendiğinin fark edilmesi, düğün sahiplerinde şaşkınlık ve endişeye neden oldu.<br />

Şarapsız kutlama yapmak hoş karşılanmazdı ve onun yokluğu konukseverlik eksikliği olarak<br />

görülürdü. Meryem, düğün sahiplerinin bir yakını olarak hazırlıklar sırasında onlara yardım<br />

etmişti. İsa’ya şöyle dedi: “Şarapları kalmadı.” Bu sözler, İsa’nın onların bu ihtiyacını<br />

karşılaması için bir öneriydi. Fakat O, şöyle yanıtladı: “Anne,benden ne istiyorsun? Vaktim<br />

daha gelmedi.”<br />

O’nun bu ani cevabı sert görünmesine rağmen, davranışlarında kesinlikle kaba ya da<br />

nezaketsiz bir ifade yoktu. Kurtarıcı’nın annesine olan hitap şekli doğu geleneklerine göreydi.<br />

Bu, saygı gösterilmek istenen kişiler için kullanılırdı. İsa’nın dünyadaki yaşamının her hareketi,<br />

O’nun kendisinin verdiği buyruklarla uyum içindeydi. “Anne ve babana saygı göster.” Çarmıhta<br />

annesine gösterdiği son nezaket hareketinde, çok sevdiği öğrencilerine iyi bakmasını söylerken,<br />

ona yine aynı şekilde hitap etti. Düğün şöleninde ve çarmıh üzerindeki ses tonunda, bakışlarında<br />

ve hareketlerinde gösterdiği sevgi, O’nun sözlerini açıkça ifade ediyordu.<br />

İsa, çocukluğunda tapınağı ziyaretinde hayatını adayacağı görevin sırrı kendisine açıldığında,<br />

Meryem’e şöyle demişti: “Babam’ın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?” Bu<br />

sözler O’nun tüm yaşamının ve görevinin asıl önemini vurguluyordu. Dünyaya ger-çekleştirmek<br />

üzere geldiği büyük kurtarma işi, O’nun için diğer tüm görevlerden daha önemliydi. O, şimdi bu<br />

dersi tekrarladı. İsa’nın annesi olmasının, görevinde O’nu bir ölçüde yönlendirmesi için<br />

Meryem’e özel bir hak verme tehlikesi vardı. İsa, otuz yıl boyunca annesine karşı hep sevgi<br />

dolu ve itaatkar bir Oğul oldu ve ona olan sevgisi asla eksilmedi. Fakat artık göksel Baha’sının<br />

işiyle ilgilenmeliydi. En Yüce Olan’ın Oğlu ve dünyanın Kurtarıcısı olarak hiçbir dünyasal bağ,<br />

O’nu görevinden ayırmamalı ve O’nun davranışlarını etkilememeliydi. Allah’ın isteğini yerine<br />

getirmek için serbestçe hareket etmeliydi. Bu bizim için de bir ders olmalıdır. Allah’ın istekleri<br />

insanın aile bağlarından bile daha önce gelir. Hiçbir dünyasal ilgi, bizi O’nun yürümemizi<br />

emrettiği yoldan geri çevirmemelidir.<br />

Günahkar soyumuz için tek kurtuluş umudu İsa’dadır; Meryem sadece Allah Kuzusu’nun<br />

aracılığıyla kurtuluşu bulabilirdi. Onun özel bir değeri yoktu. İsa’nın annesi olması, ona<br />

herhangi bir kişinin Mesih ile olan bağından daha farklı bir ruhsal bağ sağlamadı. Bunu<br />

İsa’nın sözlerinde de görmekteyiz. Ona, hem “İnsanoğlu” hem de “Tanrı’nın Oğlu” olarak<br />

kendisi ile olan ilişki arasındaki farkı açıklar. Meryem’in Isa’nın annesi olması onu hiçbir<br />

şekilde İsa’yla eşit düzeye getirmedi.<br />

86

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!