06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

İsa hala kuyu kenarında otururken, tüm güzelliğiyle önünde duran tahıl tarlalarına baktı.<br />

Manzarayı öğrencilerine de işaret ederek, onu bir simge olarak kullandı. “Sizler, ’Ekinleri<br />

biçmeye daha dört ay var’ demiyor musunuz? İşte, size söylüyorum, başınızı kaldırıp tarlalara<br />

bakın. Ekinler sararmış, biçilmeye hazır!” Konuşurken kuyuya doğru gelen insanlara baktı.<br />

Hasat mevsimine daha dört ay vardı; fakat burada biçilmeye hazır bir ekin duruyordu.<br />

Eken de biçen de birlikte sevinsinler diye, biçen karşılığını alıyor ve sonsuz yaşam için ürün<br />

topluyor. Çünkü burada ’biri eker diğeri biçer sözü doğrudur. İsa burada Müjde’yi kabul edenler<br />

tarafından Allah’a sunulması gereken kutsal hizmeti işaret ediyor. Onlar Tanrının yaşayan<br />

elçileri olmalıdırlar. Allah onların imanla kendisine hizmet etmelerini ister. Biz eksek de, biçsek<br />

de sonuçta Allah için çalışıyoruz. Biri tohum eker, diğeri bunun ürününü toplar ve her ikisi de<br />

emeklerinin karşılığını alırlar; çalışmalarının ödülünü de aldıklarında sevinirler.<br />

İsa öğrencilere şöyle dedi: “Ben sizi, emek vermediğiniz bir ürünü biçmeye gönderdim.<br />

Başkaları emek verdiler, siz ise onların - emeğinden yararlandınız.” Kurtarıcı, burada Pentikost<br />

günündeki büyük buluşmayı bekliyordu. Öğrenciler bunu kendi çabalarının bir sonucu olarak<br />

görmemeliydiler. Onlar başkalarının emeğinden faydalandılar. Adem in düşmesinden beri İsa,<br />

kendisine hizmet eden imanlı kişilere Allah’ın Sözü’nün insanların kalbinde biçilecek olan<br />

tohumunu vermekteydi ve görülmeyen bir elçi, hatta her şeye yeten bir güç, sessiz, fakat etkili<br />

bir şekilde bu ürünü elde etmek için çalışmıştı. Allah’ın lütfunun çiğ tanesi, yağmuru ve güneş<br />

ışınları, gerçeğin tohumunun gelişmesi ve iyi ürünler vermesi için verilmişti. İsa tohumu kendi<br />

kanıyla sulamak üzereydi. O’nun öğrencilerine Allah ile birlikte çalışma imkanı verildi. İsa’nın<br />

ve diğer kutsal insanların işlerinde yardımcı oldular. Pentikost’ta Kutsal Ruh vasıtasıyla<br />

binlerce kişi, bir gün içinde imana dönecekti. Bu İsa’nın ektiği tohumun biçilmesinin<br />

sonucuydu; O’nun çalışmasının verdiği üründü.<br />

Kuyu başında kadına söylenen sözlerde iyi tohum ekilmişti ve bunun ürünü çok çabuk alındı.<br />

Samiriyeliler geldiler ve İsa’yı dinlediler. O’na inandılar. Kuyu kenarında O’nun çevresinde<br />

toplanarak O’na sorular yönelttiler ve kendileri için daha önce anlaşılması güç ve belirsiz olan<br />

birçok konu hakkında O’nun yaptığı açıklamaları kabul ettiler. O’nu dinledikçe şaşkınlıkları<br />

azaldı. O güne dek kendilerine ani bir ışığın belirtisinin gelmesini bekleyen koyu karanlıklar<br />

içinde kalmış bir halk gibiydiler. Fakat bu kısa görüşme onlara yetmedi. Daha fazla şeyler<br />

dinlemeyi ve kendi arkadaşlarının da bu harikulade Öğretmen’i dinlemelerini sağlamayı çok<br />

istiyorlardı. O’nu kendi kasabalarına davet ettiler ve kendileri ile birlikte kalmasını istediler. İsa,<br />

Samiriye’de iki gün kaldı ve daha birçok kişi O’na inandı.<br />

Ferisiler, İsa’nın sadeliğini ve ağırbaşlılığını hor gördüler. O’nun mucizelerini görmezlikten<br />

geldiler ve O’nun Tann’nın Oğlu olduğuna dair bir belirti istediler. Buna karşın Samiriyeliler,<br />

bu konuda hiçbir belirti istemediler. İsa kuyu kenarında kadının yaşamındaki sırları açığa<br />

çıkarmasının dışında, onların yanında başka hiçbir mucize yapmadı. Buna karşın birçok kişi<br />

O’nu kabul etti. Duydukları yeni sevinçle kadına: “Şimdi sen söylediğin için değil, O’nu<br />

kendimiz bizzat duyduğumuz ve gördüğümüz için inanıyoruz ve O’nun Mesih ve dünyanın<br />

Kurtarıcısı olduğuna inanıyoruz.” dediler.<br />

115

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!