06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 44. Gerçek Belirti<br />

“Sur bölgesinden ayrılan İsa, Sayda yoluyla Dekapolis bölgesinin lortasından geçerek tekrar<br />

Celile gölüne geldi.”<br />

Gerasa’da cine tutulmuş adamların iyileştirildiği yer Dekapolis bölgesindeydi. Burada<br />

domuzların ölümünden dolayı korkuya kapılan halk İsa’yı kendilerinin yanından ayrılması için<br />

zorlamıştı; fakat O’nun geride bıraktığı habercilerini dinlemişlerdi ve içlerinde O’nu tekrar<br />

görme arzusu doğmuştu. İsa o bölgeye tekrar geldiğinde, çevresinde bir kalabalık toplandı.<br />

Yanına sağır ve dilsiz bir adam getirildi. İsa adamı alışıldık şekilde sadece sözle iyileştirmedi.<br />

İsa adamı kalabalıktan ayırıp bir yana çekti. Parmaklarını adamın kulaklarına değdirdi, ve diline<br />

dokundu. Sonra göğe bakarak içini çekti ve adama ’Açıl!’ dedi. Adamın kulakları hemen açıldı,<br />

dili çözüldü ve düzgün bir şekilde konuşmaya başladı. İsa bunu kimseye söylememesi için onu<br />

uyarmasına rağmen adam iyileşmesinin haberini herkese yaydı.<br />

İsa oradan ayrıldı. Celile gölünün kıyısından geçerek, dağa çıkıp oturdu. Yanma büyük bir<br />

kalabalık geldi. Beraberlerinde kötürüm, kör, çolak, dilsiz ve daha birçok hasta vardı. Hastaları<br />

O’nun ayağının dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi. İsa onların hepsini iyileştirdi ve<br />

buradaki halk putperest olmasına karşın İsrail’in İlahını yüceltti. Üç gün boyunca Kurtarıcı’nın<br />

etrafında toplanmaya devam ettiler. Geceleri açık havada uyuyup, Kurtarıcı’nın sözlerini<br />

dinlemek ve yaptığı harikulade işleri görmek için günün doğmasını sabırsızlıkla bekliyorlardı.<br />

Bu üç günün sonunda yiyecekleri tükendi. İsa onları evlerine aç olarak göndermek istemiyordu<br />

ve onlara yiyecek vermeleri için öğrencilerini yanına çağırdı. Öğrenciler inançsızlıklarını bu kez<br />

tekrar gösterdiler. Beytsayda’da yanlarındaki yiyecek çok az olmasına rağmen kalabalığın<br />

doyması için nasıl yeterli olduğunu görmüşlerdi; buna karşın şimdi İsa’nın oradaki aç insanlar<br />

için yiyeceği çoğaltan gücüne güvenerek, sahip oldukları yiyeceğin tümünü getirmediler.<br />

Üstelik O’nun Beytsayda’da doyurduğu halk Yahudi idi; bunlar ise diğer uluslardan ve<br />

putperestlerdi. Öğrencilerin yüreğinde hala Yahudilerin o katı önyargısı mevcuttu ve İsa’ya<br />

şöyle dediler: “Böyle ıssız bir yerde bu kadar çok kişiyi doyuracak ekmeği insan nereden<br />

bulabilir?” Fakat O’nun sözünü dinleyerek, yanlarındaki yedi ekmek ve iki balığı O’na<br />

getirdiler. Kalabalık doyduktan sonra yedi büyük küfe dolusu yiyecek arttı. Böylelikle kadınlar<br />

ve çocuklar hariç dört bin kişi doymuş oldu. İsa onların hepsini memnun ve minnettar bir<br />

şekilde oradan gönderdi.<br />

Daha sonra öğrencileriyle birlikte bir kayığa binerek Ginesar o- vasının güneyinde bulunan<br />

Dalmanuta taraflarına geçti. Sur ve Sayda bölgesindeki Fenikeli kadının imanı O’nu çok<br />

memnun etmişti. Dekapolis’in putperest halkı O’nu çok iyi karşılamıştı. O’nun ilahi gücünün en<br />

açık bir şekilde görüldüğü, merhamet dolu işlerinin bir çoğunun gerçekleştirildiği ve<br />

öğretilerinin verildiği yer olan Celile’de karaya çıktığında hakaret ve inançsızlıkla karşılaştı.<br />

Ferisilere, halkın arasındaki şüpheci kimselerden, aristokrat ve hahamlardan oluşan<br />

Sadukiler de katılmıştı. Aslında bu iki mezhep birbirine düşmandı. Sadukiler konum ve<br />

yetkilerini sürdürebilmek için kendi güçlerinin hüküm sürmesini istiyorlardı. Diğer yandan<br />

257

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!