06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

İmanlılara huzur ve mutluluğu elde edebilecekleri yolu öğreten Kişi onların ruhsal<br />

ihtiyaçlarını olduğu kadar dünyasal ihtiyaçlarını da düşünüyordu. Onlar aç ve yorgun<br />

düşmüşlerdi. Onların arasında kucaklarında bebekleriyle ve yanlarında küçük çocuklarıyla<br />

bekleyen anneler vardı. Birçoğu saatlerdir orada ayakta beklemekteydi. İsa’nın sözlerini<br />

öylesine yoğun bir ilgiyle dinliyorlardı ki, çimenlere oturmayı bile düşünmemişlerdi. Kalabalık<br />

öylesine büyüktü ki, izdiham çıkması ve insanların birbirini ezmesi tehlikesi vardı. İsa onlara<br />

dinlenmeleri için bir fırsat vermek istiyordu; onlara oturmalarını buyurdu. Orası baştan başa<br />

çimenlik bir yerdi ve herkesin rahatça dinlenebileceği kadar genişti.<br />

İsa insanların gerçek ihtiyaçlarını sağlamanın dışında başka bir amaç için mucize yapmadı.<br />

O’nun her mucizesi, yaprakları insanlığa şifa getiren Yaşam Ağacı’na imanlıları yönelten<br />

türdendi. Öğrencilerin, İsa’nın paylaştırdığı basit ekmekten alması gereken çok önemli ders<br />

vardır. Sağlanan yiyecek Çelileli balıkçıların günlük normal yemeği olan balık ve ekmekti. İsa<br />

halkın önüne zengin yemek çeşitleri sunabilirdi; fakat sadece onların iştahlarını tatmin etmek<br />

için hazırlanan yemekten onların iyiliği için alınacak bir ders olmazdı. İsa bu derste onlara<br />

Allah’ın insana doğal olarak sağladığı şeylerin saptırıldığını öğretti. Sadece iştahlarını tatmin<br />

etmek için hazırlanan lüks ve pahalı bir yemeği yemektense, evlerinden bu kadar uzaktayken<br />

İsa’nın sağladığı bu basit yemeği yemek ve O’nunla birlikte dinlenmek onları daha çok mutlu<br />

etti.<br />

Eğer insanlar bugün başlangıçtaki Adem ve Havva gibi tabiat kanunlarıyla uyum içinde<br />

yaşayıp basit alışkanlıklarını sürdürselerdi, insanlık ailesinin her ihtiyacı daha bol bir şekilde<br />

karşılanırdı. Allah’ın hizmetinde çalışmak için daha çok fırsat ve daha az hayali istekler olurdu.<br />

Fakat bencillik ve aşırı hırsa göz yummak, günahın ortaya çıkmasına ve dünyanın sefalete<br />

sürüklenmesine sebep oldu, bir yerde aşırılık diğer yerde ise sefalet.<br />

Isa asla insanların lükse olan arzularını tatmin ederek onları etkilemeye çalışmadı. Uzun ve<br />

heyecan dolu geçen günden sonra aç ve halsiz düşen kalabalığa sağlanan basit yiyecek O’nun<br />

sadece gücünün değil, aynı zamanda onların yaşamlarındaki doğal ihtiyaçlarına gösterdiği yakın<br />

ilginin de bir güvencesiydi. Kurtarıcı kendisinin yolundan gidenlere asla lüks bir yaşam vaat<br />

etmedi. Onların yiyecekleri basit, hatta az olabilir; yoksulluk içinde yaşıyor olabilirler; fakat<br />

O’nun sözü, onların ihtiyaçlarının karşılanacağını güvence eder ve O, dünyasal rahatlıktan çok<br />

daha iyisini, yani kendisinin yanında kalmayı vaat etmiştir.<br />

İsa, beş bin kişiyi doyurarak sürekli bizim iyiliğimiz için işleyen gücünü açıkça göstermiştir.<br />

Yeryüzündeki ürünlerin yetişmesinde Allah her gün bir mucize gerçekleştirmektedir. İnsanlar<br />

toprağı işler ve tohumu ekerler; fakat tohumun gelişmesini sağlayan, Allah’ın verdiği yaşamdır.<br />

O’nun büyümesini sağlayan Allah’ın yağmuru, havası ve güneş ışınlarıdır. “Toprak<br />

kendiliğinden ürün verir. Önce filizi, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneleri verir.”<br />

Yeryüzündeki tarlaların ürünleriyle her gün milyonları doyuran Allah’dır. İnsanlar tahılın<br />

gelişmesinde ve ekmeğin hazırlanmasında Allah ile birlikte çalışmaya çağrılırlar; fakat ilahi<br />

vasıtaları göz ardı ederler. Allah’ın kutsal ismini yüceltmezler. O’nun gücünün işlemesini doğal<br />

nedenlerin ya da insanların kendi yaptıkları işlerin sonucu olarak kabul ederler. Allah’ın yerine<br />

231

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!