06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 3.<br />

“Zaman dolunca, Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için, Yasa altında<br />

doğan öz Oğlu’nu gönderdi. Öyle ki bizler oğulluk hakkını alalım.” Kurtarıcı’nın gelişi Aden<br />

bahçesinde önceden bildirildi. Adem ve Havva vaadi duyduklarında, onun bir an önce<br />

gerçekleşmesini arzu-ladılar. İlk doğan oğullarının onların kurtarıcısı olabileceğini umarak, onu<br />

sevinçle kucakladılar. Fakat vaadin gerçekleşmesi gecikiyordu. Vaadi ilk alanlar, onun<br />

gerçekleştiğini göremeden öldüler. Enok’un günlerinden itibaren onun geleceği umudu canlı<br />

tutularak, bu vaat öncüler ve peygamberler aracılığıyla defalarca kez tekrarlandı, buna karşın O<br />

gelmedi. Daniel’in peygamberliği, O’nun geliş zamanını gösterdi. Fakat herkes tarafından doğru<br />

şekilde yorumlanmadı. Yüzyıllar birbiri ardına geçti. Peygamberlerin sözleri dindi. Baskı<br />

kuranların elleri İsrail üzerinde ağırlaştı. Birçok kimse “günler geçiyor ve her rüyet boşa<br />

çıkıyor”diye haykırıyordu.<br />

Fakat izlediği sabit yolun engin devranındaki yıldızlar gibi, Allah’ın amaçları için de hiçbir<br />

acele ve gecikme söz konusu değildir. Büyük karanlık ve dumanı tüten mangal simgeleri<br />

vasıtasıyla Allah, İbrahim’e İsrail’in Mısır’da tutsak olacağını ve halkının Mısır’da kalma<br />

süresinin dört yüz yıl olacağını bildirdi.“Daha sonra oradan büyük mal varlığı ile<br />

çıkacaklar”dedi. Kibirli firavunun, bu söze karşı imparatorluk gücüyle savaşması boşunaydı.<br />

Belirtilen aynı günde kutsal vaatte açıklandığı gibi, “vakit dolunca, Rab’bin tüm orduları<br />

Mısır’dan aynı gün içinde çıktılar.” Böylece, gökyüzü katında İsa’nın geliş zamanı belirlenmiş<br />

oldu. O büyük an gelip çattığında, Mesih Beytlehem’de doğdu.<br />

“Vakit dolunca, Tanrı Oğlu’nu gönderdi.” Dünya, Kurtarıcı’nın gelişi için olgunlaşıncaya<br />

kadar Allah, milletlerin ve insanların hareketlerini ve bu hareketlerin etkilerinin akışını<br />

yönlendirdi. Milletler, tek bir ülke yönetimi altında birleştiler. Tek bir dil, yaygın bir şekilde<br />

konuşuldu ve her yerde resmi olarak kabul edildi. Ülkenin her bir yanına dağılan hudiler, her yıl<br />

kutlanan bayramlarda, Kudüs’e toplandılar. Yaşadıkları yerlere geri dönerlerken, Mesih’in<br />

gelişiyle ilgili haberleri gittikleri her yerde yaydılar.<br />

Putperestlik usulleri, artık insanların üzerindeki baskılarını kaybediyordu. İnsanlar aşırı<br />

gösteriş ve uydurmalardan bıkmışlardı. Onlar huzur bulabilecekleri bir dine özlem<br />

duyuyorlardı. Gerçeğin ışığı insanların arasından ayrılmış gibi görünürken, şaşkınlık ve acı<br />

içinde ışığı arayanlar da vardı. Onlar gerçek Allah hakkında bilgi ve mezarın ötesindeki yaşam<br />

için bir güvence arıyorlardı.<br />

Yahudiler, Allah’tan uzaklaştıklarında imanları azalmıştı ve geleceği aydınlatacak umut,<br />

neredeyse tükenmişti. Peygamberlerin sözleri doğru anlaşılamadı. Birçok insan için ölüm,<br />

ötesinde dehşet ve sonu belirsizlik olan korkunç bir sırdı. Peygamberlerin asırlar boyunca<br />

peygamberlik ettiği, sadece Beytlehem’in annelerinin feryadı değil, insan kalbindeki o büyük<br />

ağlayıştı. “Rama’da bir ses duyuldu. Ağlayış ve acı feryat sesleri! Çocukları için ağlayan Rahel<br />

teselli edilmek istemiyor. Çünkü onlar yok artık.” “Ölüm diyarında ölümün gölgesindeki”<br />

17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!