06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

araya gelmişti; bu Romalı hükümdar onu hediyelerle zenginleştirmişti. Gücü, görkemi ve<br />

zenginliği tapınağı dünyanın harikalarından biri haline getirmişti.<br />

Güneş ufukta batarken ışınları tapınağın beyaz mermerlerinde ve altın renkli sütunlarında<br />

parıldıyordu. İsa’nın ve kalabalığın durduğu tepeden aşağı bakıldığında kar beyazı mermerleri<br />

ve yüksek kuleleri ile tapınağın görüntüsü gerçekten muhteşemdi. Tapınağın girişinde yeşil<br />

yaprakları ve iri salkımlarıyla en usta sanatkarlar tarafından yapılan altın ve gümüşten bir asma<br />

vardı. Bu fıgür, İsrail’i bereketli bir bağ olarak temsil ediyordu. Altın, gümüş ve canlı yeşil<br />

rengi, titiz bir çalışmanın sonucunda ustalıkla bir araya getirilmişti; asma dalları, beyaz ve<br />

parlak sütunların her ikisinin de etrafını sararken, altın asma figürleri, gökyüzünün görkemi ile<br />

parıldayan güneşle birlikte harikulade bir manzara oluşturuyordu.<br />

İsa bu harika manzaraya bakar; bu muhteşem görüntü karşısında halkın adeta dili tutulur.<br />

Herkesin bakışları Kurtarıcı’ya çevrilir. Kendilerini saran hayranlık duygusunu O’nun yüzünde<br />

de görmeyi beklerler. Titreyen dudaklarından kalbinin derinliklerindeki acıları bildiren sözleri<br />

dinlerken, O’nun gözyaşları içinde ve bedeninin fırtınada savrulan bir ağaç olduğunu görünce<br />

şaşırır ve üzülürler. Çok sevdikleri Efendilerinin yüreğinin acı dolu ve göz yaşlan içinde<br />

olduğunu görmek, melekleri ne kadar çok üzmektedir!<br />

Zafer çığlıkları atan, hurma dalları ile O’nu selamlayan ve tahta geçmek üzere olduğunu<br />

umdukları şehre kadar O’na eşlik eden halk şimdi ne kadar şaşkın ve üzüntülüdür! İsa, Lazar’ın<br />

mezarının başında ağladı; bu, O’nun insanların dertleri ve kederleri ile yakından ilgilendiğini<br />

açıkça gösteriyordu. Fakat bu ani üzüntü, sevinç şarkıları söyleyen büyük bir koroda hüzün dolu<br />

bir ses gibiydi. Herkesin kendisine hürmet ettiği ve sevinç çığlıkları attığı bir ortamda İsrail’in<br />

Kralı gözyaşları içindeydi; bu sessiz gözyaşlarının sebebi sevinç değil; yüreğinde dinmeyen<br />

acıydı. Halkın çığlıkları dindi. Birçoğu sebebini anlayamadıkları bu acıdan dolayı ağladılar.<br />

İsa kendisinin çekeceği acılardan dolayı ağlamadı. Çok yakında koyu bir karanlığın kendisini<br />

saracağı ve büyük acılar çekeceği Getsemani tam önünde duruyordu. Asırlar boyunca kurban<br />

edilecek hayvanların geçtiği kapı da görülüyordu. Kapı kısa bir süre sonra dünyanın günahları<br />

için sunulan tüm kurbanların işaret ettiği Kişi için, yani Gerçek Kurban için açılacaktı. Çarmıha<br />

gerileceği yer de yakındaydı. Buna karşın Kurtarıcı’nın ağlamasının sebebi, tüm bunların O’na<br />

kendi ölümünü hatırlatması değildi. İsa’nın çektiği, bencil bir acı değildi. Çekeceği büyük<br />

acıların düşüncesi, O’nun asil ve fedakar ruhunu korkutmadı. İsa’yı üzen, Tanrı’nın Oğlu’nu ve<br />

O’nun büyük mucizeleriyle ikna olmayı reddeden, O’nun sevgisini hor gören ve Onu öldürmek<br />

üzere olan Kudüs’ün görüntüsüydü. Onun, Kurtarıcı’sını reddetmesinin sonucunda ne olduğunu<br />

ve eğer kendi yarasını saracak olan tek Kişi’yi reddetmeseydi ne olacağını görürdü. Kurtarıcı<br />

onu kurtarmak için gelmişti; onu nasıl terk edebilirdi ki?<br />

İsrail bereketli bir halk olmuştu; Allah, onların tapınağını kendi konutu haline getirmişti;<br />

“Yükselir zarafetle, bütün yeryüzünün sevinci Siyon dağı.” İsa bir babanın çocuğunu koruduğu<br />

gibi asırlar boyunca onları korumuştu. Sevgisini, şefkatini esirgememişti. Peygamberler<br />

tapmakta kutsal uyarılarda bulunmuşlardı. Burada kutsal buhur imanlıların dualarıyla göğe<br />

366

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!