06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 20. aret ve Mucizeler Görmedikç<br />

Celileliler, Fısıh Bayramından, İsa’nın yaptığı harikulade işlerin haberleriyle döndüler.<br />

Kudüs’teki Yahudi liderlerin O’nun çalışmalarına karşı olmaları ve yersiz eleştirileri O’nu<br />

Celile’ye yöneltti. Halkın çoğu, tapınağın amacının dışında kötü bir şekilde kullanılmasından,<br />

hahamların açgözlülüğü ve kibrinden rahatsız oluyordu. Yahudi liderleri kızdıran bu Kişi’nin,<br />

Kurtarıcı’ları olmasını umut ettiler. En parlak beklentilerini doğruluyor gibi yorumladıkları<br />

haberler kendilerine iletilmişti. Bu Peygamberin, kendisini Mesih olarak ilan ettiği bildirildi.<br />

Fakat Nasıra halkı O’na inanmadı. Bu yüzden İsa, Kana’ya giderken Nasıra’ya uğramadı. İsa<br />

öğrencilerine bir peygamberin kendi memleketinde onurlandırmadığını belirtti. İnsanlar bir<br />

kişinin karakteri üzerinde yorum yapmak için, çoğu kez kendi standartlarına göre tahminler<br />

yürütürler. Dar görüşlü, tutucu ve dünyasal düşüncelere sahip olan kişiler, İsa’yı, mütevazı<br />

doğumuyla, gösterişsiz kıyafetiyle ve günlük çalıştığı işiyle yargıladılar. Bu Kişi’nin, içerisinde<br />

günahın hiçbir izinin bulunmadığı tertemiz bir yüreğe sahip olduğunun farkına varamadılar.<br />

İsa’nın Kana’ya döndüğünün haberi kısa sürede tüm Celile’de yayıldı. Bu, acı ve keder<br />

içindeki insanlara umut getirdi. Bu haber, kralın hizmetinde olan soylu bir subayın dikkatini<br />

çekti. Subayın oğlu çaresiz bir hastalıktan dolayı acı çekiyordu. Hekimler onun hastalığına çare<br />

bulamamışlardı ve çocuk, her geçen gün ölüme daha çok yaklaşıyordu; fakat İsa’dan haberi<br />

olduğunda çocuğun babası, O’ndan yardım dilemeye karar verdi. Çocuğun durumu çok ağırdı.<br />

Babası dönünceye kadar ölmesinden endişe ediliyordu; buna rağmen soylu adam, durumu<br />

bizzat kendisinin bildirmesi gerektiğini hissetti. Bir babanın dualarının Yüce Hekim’in sevgisini<br />

uyandırabilmesini umuyordu.<br />

Subay, Kana’ya vardığında İsa’nın çevresinde kalabalık bir grubun toplandığını gördü ve<br />

sabırsızlıkla Kurtarıcı’ya yaklaştı. Yolculuktan dolayı yorgun ve bitkin düşmüş, kıyafeti<br />

tozlanmış ve gösterişsiz elbiseler içindeki Kişi’yi gördüğünde güveni azaldı. Bu Kişi’nin,<br />

kendisinin dileğini yerine getirip getiremeyeceğinden şüphe etti; fakat yine de İsa ile görüştü,<br />

O’na isteğini bildirdi ve evine kadar kendisine eşlik etmesini rica etti. Fakat İsa, onun çektiği<br />

acıyı biliyordu. Subay evinden ayrılmadan önce, Kurtarıcı onun niçin acı çektiğini biliyordu.<br />

Kendi dileği gerçekleşmedikçe, O’nu Mesih olarak kabul etmeyecekti. Belirsizlik ve acı içinde<br />

beklerken, İsa ona, “Belirti ve mucizeler görmedikçe hiçbir zaman iman etmeyeceksiniz” dedi.<br />

İsa’nın, Mesih olduğunun tüm tanıklığına rağmen, O’na iman etmesini, kendi isteğinin yerine<br />

getirilmesi şartına bağladı. Kurtarıcı hiçbir mucize ya da belirti istemeyen Samiriyelilerin basit<br />

fakat dürüst imanını, bu şüphe dolu inançsızlık ile karşılaştırdı. İlahiliğinin kanıtı olan İsa’nın<br />

sözü, onların kalplerine ulaşan inandırıcı bir güce sahipti. İsa, Kutsal Yazılara sahip olmalarına<br />

rağmen, kendileriyle Oğul aracılığıyla konuşan Allah’ın sesini duyamayan halkı için<br />

üzülüyordu.<br />

Buna karşın soylu adam, az da olsa imanlıydı; çünkü kendisine, her kutsamadan daha değerli<br />

görünen bir dilekte bulunmak için gelmişti. Ancak İsa’nın ona vereceği daha büyük bir hediyesi<br />

vardı. İsa sadece çocuğu iyileştirmeyi değil, subayın ve ailesinin O’nun kurtarışının kutsallığını<br />

118

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!