06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 72.<br />

çin<br />

“İsa, ele verileceği gece eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: Bu, sizin<br />

uğrunuza feda edilen benim bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın. Bu ekmeği her<br />

yediğinizde ve bu kaseden her içişinizde Rab’bin gelişine dek Rab’bin ölümünü ilan etmiş<br />

olursunuz.”<br />

İsa Mesih’in varlığı iki dini düzenlemenin ve bayramlarının ortak noktasını oluşturuyordu.<br />

İsa, Allah’ın kusursuz kuzusu- kendisini günah adağı sunmak üzereydi ve bu şekilde dört bin<br />

yıldır kendisinin ölümünü işaret eden kurban ve tören sistemini sona erdirecekti. Öğrencileri ile<br />

Fısıh yemeğini yediğinde kendisinin vereceği büyük kurbanın anısı olacak hizmeti kurdu.<br />

Yahudiler’in milli bayramı sonsuza dek geçerliğini yitirecekti. İsa’nın yolundan gidenler, tüm<br />

ülkelerde çağlar boyunca O’nun kurduğu bu hizmeti yerine getireceklerdi.<br />

Fısıh, İsrail’in Mısır’daki tutsaklığından kurtuluşunun bir anısı olarak buyrulmuştu. İsrail’in<br />

çocukları bu buyruğun anlamını sorduklarında, bunun anlamının nesiller boyunca onlara<br />

anlatılmasını buyurdu. Böylece bu harikulade kurtuluş hatırlanacaktı. Rab’bin sofrasının<br />

buyruğu da O’nun ölümü ile gerçekleşen büyük kurtuluşun anısı olarak buyruldu. Rab sonsuz<br />

gücü ve görkemi ile ikinci kez gelinceye dek bu buyruk yerine getirilecektir. Bu, O’nun bizim<br />

için gerçekleştirdiği işleri hatırlamamızı sağlar.<br />

Mısır’dan kurtuluşlarının zamanında İsrail’in çocukları bellerinde kuşakları ve ellerinde<br />

değnekleri ile yolculuğa hazır bir şekilde Fısıh yemeğini yediler. Bu buyruğa o anki<br />

durumlarına uygun bir şekilde uydular; çünkü Mısır’dan çıkmak üzereydiler ve önlerinde acı ve<br />

zorluklarla dolu uzun bir çöl yolculuğu vardı. Fakat İsa’nın zamanında şartlar değişmişti. Onlar<br />

bu kez yabancı bir ülkeye gitmek zorunda değildiler ve kendi ülkelerinde yaşıyorlardı. Sofranın<br />

etrafındaki minderlere yaslanarak Fısıh yemeğini gayet rahat bir ortamda yiyorlardı. Bu<br />

durumda sofrada oturan biri başını yanındaki kişinin göğsüne yaslayabiliyordu. Ayaklar grubun<br />

dışından geçen biri tarafından yıkanabiliyordu.<br />

İsa, Fısıh yemeğinin hazırlandığı sofraya oturdu. Önünde Fısıh için hazırlanan mayasız<br />

ekmek ve mayalanmamış Fısıh şarabı vardı. Bu semboller O’nun kendi kusursuz kurbanını<br />

temsil ediyordu. Günahın ve ölümün sembolü olan maya ile “Allah’ın lekesiz Kuzusu”asla<br />

temsil edilemezdi.<br />

Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı. Şükran duasını yapıp ekmeği böldü ve öğrencilerine<br />

verdi. “Alın, yiyin. Bu benim bedenimdir” dedi. Sonra bir kase alıp şükretti ve bunu<br />

öğrencilerine vererek: “He-piniz bundan için” dedi. “Çünkü bu benim kanimdir. Günahların<br />

bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size şunu söyleyeyim; Babamın<br />

egemenliğinde sizlerle birlikte içeceğim güne dek bağın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”<br />

Bu sırada O’na ihanet edecek olan Yahuda da İsa’nın yanındaydı. Isa’nın bedeninin ve<br />

kanının simgeleri olan mayasız ekmeği yedi ve üzüm suyunu içti. İsa: “Beni anmak için böyle<br />

418

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!