06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 39.<br />

İsa öğrencileri ile birlikte tenha bir yere çekilmek üzere bir kayıkla oradan ayrıldı. Bunu<br />

öğrenen halk, kentlerden çıkıp O’nu yaya olarak izledi. Öğrenciler kimse tarafından rahatsız<br />

edilemeyecekleri bir yere çekildiklerini sanıyorlardı; fakat halk İlahi Öğretmen’in yokluğunu<br />

hemen fark etti. “O nerede?” diye sormaya başladılar. Onların aralarından bazıları İsa ve<br />

öğrencilerinin ne yöne gittiklerini fark etmişlerdi. Diğerleri kayıkla karşıya geçerken, birçoğu<br />

kara yoluyla O’nu karşılamaya gitti. Fısıh yaklaşıyordu. İsa’yı görmek için birçok kişi gruplar<br />

halinde Kudüs’e doğru yola çıkmıştı. Kalabalık öylesine arttı ki, kadınlar ve çocuklar hariç<br />

yaklaşık beş bin kişilik büyük bir grup oluştu. İsa kıyıya ulaşmadan önce kalabalık O’nu<br />

bekliyordu. Fakat onlara görünmeden karaya çıktı ve öğrencileri ile birlikte kısa bir süre oradan<br />

uzakta kaldı.<br />

Yamaçtan aşağılara bakıp toplanan kalabalığı gördüğünde kalbi onlar için sevgiyle çarptı.<br />

Dinlenmesi yarıda kesilmiş olmasına rağmen sabırsız davranmadı. Gittikçe artan kalabalığı<br />

izlerken, onlarla ilgilenmesinin kendisi için dinlenmekten daha önemli olduğunu gördü.<br />

“Çobansız koyunlara benzeyen bu insanlara acıdı ve onlara birçok konuda ders vermeye<br />

başladı.” Dinlenmeyi yarıda bırakarak onlara yardım edebileceği uygun bir yer buldu. Onlar<br />

hahamlardan ve yöneticilerden hiçbir yardım alamadılar; fakat insanlara kurtuluş yolunu<br />

öğretirken İsa’nın onlara sunduğu şifalı yaşam suyuna kavuştular.<br />

Halk, Tanrı’nın Oğlu’nun onlara içtenlikle anlattığı merhamet dolu sözleri dinledi. İsa’nın<br />

sözleri öylesine açık ve anlaşılırdı ki, bu sözler onlar için Gilead’ın merhemi2gibiydi. İlahi<br />

gücüyle verdiği şifa ölülere yaşam, üzgün olanlara sevinç ve hastalara sağlık getirdi.<br />

Kurtarıcı’nın sunduğu şifa onları öylesine mutlu etmişti ki, acıktıklarının farkına bile<br />

varmadılar.<br />

Sonunda akşam olmuştu. Güneş batmak üzereydi; fakat halk hala oradaydı. İsa dinlenmeden<br />

ve hiçbir şey yemeden bütün gün boyunca çalışmıştı. Yorulmuş ve acıkmıştı. Öğrencileri O’nun<br />

biraz dinlenmesini istediler; fakat İsa kendisini çevreleyen kalabalıktan uzaklaşmadı.<br />

Akşama doğru öğrencileri O’nun yanma gelip dediler ki, ’burası ıssız bir yer, vakit de artık<br />

geç oldu. Halkı salıver de köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar.’3İsa, “Onlara yiyecek<br />

verin” dedi ve Filipus’a dönerek sordu: “Onların yiyeceği ekmeği nereden satın alabiliriz?”<br />

Bunu öğrencisinin imanını sınamak için sordu. Filipus kalabalığa şöyle bir baktı ve bu kadar<br />

çok sayıdaki insanı doyurmanın imkansız olduğunu düşündü. Filipus “her birinin az bir şey<br />

yiyebilmesi için iki yüz dinarlık ekmek bile yetmez” dedi. İsa onlara, “Kaç ekmeğiniz var?”<br />

dedi. Öğrenciler “burada beş ekmekle iki balığımız var” dedi.İsa, “Onları buraya bana getirin”<br />

dedi. “Halka çimenlerin üzerine oturmalarını buyurduktan sonra beş ekmekle iki balığı aldı,<br />

gözlerini göğe dikerek şükran duasını yaptı; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da<br />

halka dağıttılar. Herkes yiyip doyduktan sonra on iki küfe dolusu yemek artığı topladılar.”<br />

230

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!