06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

sonra O’nu tekrar görmeyi ve yine onunla birlikte olmayı ne kadar da çok istediler! O’nun<br />

yanında olmayı ve anlayamadıkları metinleri açıklamasını ne kadar çok arzuladılar! O’nun<br />

sözlerini nasıl dikkatle dinlerlerdi! İsa şu sözleri söylediğinde ne demek istemişti: “Size daha<br />

çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız.” Bunların hepsini de bilmek için<br />

nasıl da istekliydiler. İmanlarının böylesine zayıf olması, bu kadar dar görüşlü olmaları ve bu<br />

yüzden gerçeği zamanında anlayamamaları onları üzdü.<br />

İnsanların O’nu karşılamaya hazırlanması için, Mesih’in gelişini bildirmek ve tüm Yahudi<br />

ulusunun dikkatini O’nun müjdesine çekmek üzere Allah tarafından bir elçi gönderildi.<br />

Yahya’nın bildirdiği bu mükemmel İnsan, otuz yıldan fazla bir süre boyunca onların arasında<br />

yaşamıştı; fakat O’nun gerçekten Allah tarafından gönderilen Kişi olduğunu fark edemediler.<br />

İnançsızlığın, kendilerinin düşüncelerini ve anlayışlarını köreltmesine göz yumdukları için<br />

öğrenciler pişmanlık duydular. Bu karanlık dünyanın ışığı onların üzerinde parlarken, ışığın<br />

nereden kaynaklandığını anlayamadılar. Niçin İsa’nın sürekli kendilerini kınamasını gerektiren<br />

hareketler yaptıklarını kendilerine sordular. O’nun sözlerini defalarca kez tekrarladılar ve kendi<br />

kendilerine şöyle sordular: “Hahamların ve rabbilerin dünyevi düşüncelerinin hislerimizi<br />

körleştirip Musa’dan daha yüce, Süleyman’dan daha bilge olan Kişi’nin aramızda olduğunu ve<br />

bize dersler verdiğini anlamamızı engellemesine niçin müsaade ettik? Meğer, ne kadar<br />

duyarsızmışız! Anlayışımız ne kadar da zayıfmış!”<br />

Tomas, Romalı askerlerin açtığı yaranın üzerine parmağını basıncaya dek inanmak<br />

istemiyordu. İsa alçaltıldığında ve reddedildiğinde Petrus O’nu inkâr etmişti. Bu acı veren anılar<br />

birden bire gözlerinin önüne geldi. O’nunla birlikte olmuşlar; ama O’nun ilahiliğini fark e-<br />

dememişler ve O’nu tanıyamamışlardı. Fakat inançsızlıklarını şimdi kabul ettiklerinde, geçmişte<br />

yaptıkları bu hatalar onları ne kadar da çok üzüyordu!<br />

Hahamlar ve yöneticiler onlara karşı işbirliği yaptığında ve onlar, “Yüksek Kurul’a çıkarılıp<br />

hapse atıldıklarında İsa’nın yolundan gidenler, O’nun adı uğruna hakarete layık görüldükleri<br />

için sevinç duydular.” Sahip oldukları her şeyi kaybetmeyi göze alarak, insanların ve meleklerin<br />

önünde İsa’nın görkemini fark ettiklerini ve O’nun yolundan gittiklerini kanıtlamaktan sevinç<br />

duydular.<br />

İlahi Ruh’un esinlemesi olmadan insanlığın, günümüzde Mesih’in yüceliğini fark<br />

edememesi, elçilerin zamanındaki kadar gerçektir. Allah için çalışmaya ve O’nun gerçeğine,<br />

kendisini dünyasal değerlere kap-tırmış bir Hıristiyanlık tarafından önem verilmemektedir.<br />

Rab’bin yolundan gidenler, zevk, sefa, onur ve dünyasal değerler peşinde koşmazlar. Onlar,<br />

“yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine ve kötülüğün göksel yerdeki<br />

ordularına9karşı savaşta” en ön saflarda yer alırlar; ve tıpkı İsa’nın zamanında olduğu gibi,<br />

günümüzde de hala kendi zamanlarının hahamları ve Ferisileri tarafından yanlış anlaşılırlar,<br />

hakaretlere uğrarlar ve zulüm görürler.<br />

Allah’ın Egemenliği göze görünür bir şekilde gelmez. Fedakârlık ruhuyla birlikte Allah’ın<br />

lütfunun müjdesi, dünyanın ruhu ile asla uyum içinde olamaz. Bu iki ilke birbirine zıttır. “Kişi,<br />

324

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!