06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 8. F s h Ziyareti<br />

Yahudiler, on ikinci yaşı, çocukluğun bitip gençliğin başladığı yaş olarak kabul ediyorlardı.<br />

Bu yılın bitiminde erkek İbrani çocuklar Yasa’nın ve Tanrı’nın Oğlu olarak çağrılırdı. Ona özel<br />

dini eğitim fırsatları verilir ve onun kutsal bayram ve yortulara katılması beklenirdi. İsa, bu<br />

geleneğe göre çocukluğunda Fısıh Bayramı için Kudüs’e gitti. Tüm dindar İsrailliler gibi, Yusuf<br />

ve Meryem de Fısıh’a katılmak için her yıl Kudüs’e giderlerdi; ve İsa’nın yaşı dolduğunda,<br />

O’nu da yanlarında götürdüler.<br />

Her yıl kutlanan ve tüm İsraillilerin Kudüs’te Allah’ın huzurunda görünmeleri emredilen üç<br />

bayram vardı. Fısıh, Pentikost ve Çardak Bayramı.En fazla katılım Fısıh Bayramında<br />

gerçekleşiyordu. Yahudilerin dağıldığı tüm ülkelerden birçok kişi oraya akın ediyordu.<br />

Filistin’in dört bir yanından ibadet etmek için birçok insan geliyordu. Celile yolculuğu birkaç<br />

gün sürüyordu. Yolcular birbirlerine eşlik etmek ve kendilerini korumak için büyük gruplar<br />

halinde birleşiyorlardı. Kadınlar ve yaşlılar sarp ve kayalıklı yollarda eşeğe ya da öküze binerek<br />

geliyorlardı. Daha güçlü olanlar ve gençler yolculuğu yaya olarak yapıyorlardı. Fısıh zamanı,<br />

Mart ayının sonuna ya da Nisan ayının başlangıcına rastlıyordu. Ülkenin tümü çiçeklerle<br />

bezeniyor ve kuş cıvıltılarıyla doluyordu. Tüm yol boyunca, İsrail’in tarihini hatırlatan izler<br />

vardı. Anne ve babalar, çocuklarına Allah’ın kendi halkı için eski çağlarda yaptığı mucizeleri<br />

anlatıyorlardı. Yolculuklarını müzikle ve şarkılarla renklendiriyorlar ve sonunda Kudüs’ün<br />

kuleleri göründüğünde, herkes hep bir ağızdan sevinçle şu ezgiyi söylüyordu: “Ayaklarımız<br />

senin kapılarında duracaktır, Ey Kudüs... Surlarında esenlik, Saraylarının içinde huzur egemen<br />

olsun.”<br />

Fısıh Bayramının kutlanması, İbrani ulusunun kölelikten kurtuluşuyla başladı. Mısır’daki<br />

tutsaklıklarının son gecesinde, hiçbir kurtuluş umudu yokmuş gibi görünürken, Allah onlara çok<br />

yakında serbest bırakılacaklarını bildirerek bunun için hazırlanmalarını buyurdu. Firavunu,<br />

Mısırlılar üzerindeki son hükmü için uyardı ve İbranilere ailelerini kendi evlerinde bir araya<br />

getirmelerini emretti. Kurban edilen bir kuzunun kanını kapılarının üst eşiklerine sürerek onun<br />

etini kızartarak mayasız ekmek ve acı baharatla yiyeceklerdi. “Ve onu şöyle yiyeceksiniz:<br />

belleriniz kuşanmış, çarıklarınız ayaklarınızda ve değneğiniz elinizde olacak; ve onu acele ile<br />

yiyeceksiniz. O, Rab’bin fıshıdır.” Gece yarısı olduğunda, Mısırlıların ilk doğan tüm çocukları<br />

öldürüldü. Daha sonra kral, İsrail’e şu mesajı gönderdi: “Kalkın, hem siz, hem de İsrail oğulları<br />

kavmimin içinden çıkın;... ve gidin söylediğiniz gibi Rab’be tapının.” İbraniler, Mısır’dan<br />

bağımsız bir millet olarak çıktılar. Allah, her yıl Fısıh’a uyulmasını buyurdu ve şöyle dedi: “Ve<br />

bir müddet sonra çocuklarınız: ’Bu ibadet sizin için ne anlam taşıyor?’ diye sorduklarında,<br />

onlara şöyle söyleyin: ’Bu, Mısırlıları öldürdüğü zaman, Mısır’daki İsrail’in çocuklarını<br />

kurtaran Rab’bin Fısıh kurbanıdır.” Böylece bu harikulade kurtuluşun hikayesi nesilden nesile<br />

defalarca kez anlatılacaktı.<br />

Fısıh’ı yedi günlük Mayasız Ekmek Bayramı izledi. Bayramın ikinci gününde o yılki<br />

mahsulün ilk ürünleri ve bir deste arpa Rab’bin önünde sunuldu. İsrail’in Mısır’dan kurtuluşu,<br />

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!