06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

olabilmesi için O’nu bir öğrenci olarak kazanmayı arzuladılar. O’nun böylesine farklı<br />

düşüncelerinin, onların kendi düşünce kalıplarında şekillendirilmesi gerektiğini hissederek<br />

O’nun eğitilmesi görevini üstlenmek istediler.<br />

İsa’nın sözleri, onları daha önce hiç kimsenin etkilemediği kadar etkiledi. Allah, İsrail’deki<br />

bu liderleri aydınlatmak istiyordu ve bunun için onlara ulaşılabilecek tek aracıyı kullandı.<br />

Kibirli oldukları için başka bir kimseden ders almayı kabul etmek istemiyorlardı. Eğer İsa<br />

onlara ders vermek istiyor gibi görünmüş olsaydı, O’nu dinlemek bile istemezlerdi. O’na ders<br />

verdiklerini ya da en azından O’nun Kutsal Yazılar hakkındaki bilgilerini ölçtüklerini sanarak,<br />

bu şekilde kendilerini avutuyorlardı. İsa’nın gençlik dolu mütevazılığı ve nezaketi onların<br />

önyargılı davranışlarını engelledi. Farkında olmadan onların düşünceleri Allah’ın sözüne açıldı<br />

ve Kutsal Ruh onların kalplerine konuştu.<br />

Mesih ile ilgili beklentilerinin peygamberlik tarafından desteklenmediğini görmekten başka<br />

çareleri yoktu. Fakat kendi hırslarını coşturan teorilerinden vazgeçmek istemediler.<br />

Öğrettiklerini iddia ettikleri Kutsal Yazıları yanlış anladıklarını kabul etmek istemediler.<br />

Birbirlerine hep şu soruyu sordular: “Hiç öğrenim görmediği halde, bu Çocuk bu kadar çok<br />

bilgiyi nasıl edindi?” “Işık, karanlığın içinde parlar ve karanlık onu alt edememiştir.”<br />

Bu arada Yusuf ve Meryem büyük sıkıntı ve şaşkınlık içindeydiler. Kudüs’ten ayrılırken, İsa<br />

gözden kaybolmuştu ve O’nun geride kaldığını bilmiyorlardı. Ülke, o zamanlar çok yoğun bir<br />

nüfusa sahipti ve Celile’den gelen kervanlar çok genişti. Onlar şehirden ayrılırken, herkes çok<br />

telaşlıydı. Yolda arkadaşları ve yakınlarıyla yolculuk yapmalarının sevinciyle, Yusuf ve<br />

Meryem’in dikkati dağılmıştı. O’nun yokluğunu gece oluncaya dek fark etmediler. Mola<br />

vermek için dur-duklarında, çocuklarının o yardımsever elinin yokluğunu hissettiler. O’nun<br />

yolculuk yaptıkları insanlarla birlikte olduğunu sanarak telaşlanmadılar. Yaşı henüz küçük<br />

olmasına rağmen, onların isteklerini önceden tahmin ederek, her zaman yaptığı gibi,<br />

gerektiğinde onlara yardım etmeye hazır olmasını bekleyen anne ve babasının, O’na olan<br />

güveni tamdı. Fakat şimdi korkuya kapıldılar. Birlikte yolculuk yaptıkları grubun içinde baştan<br />

başa O’nu aradılar; fakat O’nu burada aramaları faydasızdı. Bebekliğinde Hirodes’in O’nu<br />

öldürmek istediğini hatırlayınca, kalplerini korku dolu düşünceler sardı. Acı içinde kendilerini<br />

suçladılar.<br />

Kudüs’e geri dönerek, O’nu aramayı sürdürdüler. Ertesi gün tapınakta ibadet eden insanların<br />

arasına karıştılar. Tanıdık bir ses onların dikkatini çekti. Yanılmış olamazlardı; başka hiçbir<br />

kimsenin sesi, O’nun o ciddi, samimi ve ezgi dolu sesine benzemiyordu. Hahamların okulunda<br />

İsa’yı buldular. Sevinmelerine rağmen, O’nu kaybetmekten dolayı duydukları endişe ve<br />

üzüntüyü gizleyemediler. O’nu bulduklarında annesi, “Oğlum, bize bunu niye yaptın? Baban ve<br />

ben seni kaygı içinde arayıp durduk” dedi.<br />

İsa, “Beni nasıl arar durursunuz! Babamınevinde bulunmam gerektiğini bilmiyor<br />

muydunuz?” diye cevap verdi. Ne var ki, onlar bu sözle O’nun ne demek istediğini anlamadılar.<br />

İsa bu sözleriyle Kutsal Babası’nın evinde olduğunu işaret etmişti. O’nun yüzünde onları<br />

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!