26.12.2014 Views

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapılması gerektiğini karara<br />

bağlamıştır (Y10HD.,<br />

4.4.1995, E.3066, K.3340,<br />

Đhsan Çakmak, Şerhli Sosyal<br />

Sigortalar Kanunu, C.1-2,<br />

Ankara <strong>2001</strong>, 186-187;<br />

Y10HD., 6.12.1983, E.6132<br />

K.6230, Çenberci, Şerh 1985,<br />

113).<br />

Öğretide de, SSK'nun 10. maddesinde kusura dayanmayan bir sorumluluk hali<br />

düzenlendiği için yapılan işle kaza olayı arasındaki illiyet bağının kesilmesinin mümkün<br />

bulunmadığı, hatta bu konuda 10. Hukuk Dairesinin yaptığı gibi tazminattan indirime de<br />

gidilemeyeceği, işverenin alacağın tümünden sorumlu tutulması gerektiği savunulmaktadır.<br />

Bu görüşe göre, işvereni cezalandırma düşüncesini içeren SSK'nun 10. maddesi<br />

çerçevesinde tazminatın sınırlandırılması düşüncesinin yeri olmamalıdır (Tuncay, Sosyal<br />

Güvenlik, 341; Güzel-Okur, 242-243; Centel, Değerlendirme 1986, 229; Teoman<br />

Ozanoğlu, "Sosyal Sigortalar Kurumunun Kaçak Đşçi Çalıştıran Đşverenlere Rücuu<br />

Meselesi", Çimento Đşveren, Temmuz 1994, 12).<br />

Oysa biz, SSK'nun 10. maddesi bağlamında da, yürütülen iş ile kaza olayı arasındaki<br />

uygun illiyet bağının kesilmesinin düşünülebileceği kanaatindeyiz. Öncelikle belirtelim ki,<br />

bu konuda bir değerlendirmeye gidilirken borçlar hukukunun sorumluluk ilkelerinin göz<br />

ardı edilmemesi ve bu ilkelerden çok fazla uzaklaşmadan soruna yaklaşılması isabetli olur.<br />

Çünkü, SSK'nun 10. maddesi işçisini Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmeyen işveren<br />

bakımından, iş kazası ya da meslek hastalığının gerçekleşmesi koşuluyla bir borç<br />

doğurmaktadır. Burada genel olarak kullanılan deyimle yasadan doğan bir borç (tazminat)<br />

söz konusudur. Daha doğrusu, işverenin işçisini sosyal sigorta kurumuna bildirmemesi<br />

olgusuna yasa iş kazası ya da meslek hastalığı ile birleşmesi koşuluyla borç doğurucu bir<br />

etki (hüküm) bağlamaktadır (yasadan doğan borç kavramına ilişkin olarak bkz. Necip<br />

Kocayusufpaşaoğlu, Borçlar Hukuku Dersleri, Birinci Fasikül, 2. Bası, Đstanbul 1985,<br />

92-96).<br />

Yasanın böyle bir borç öngörmesi tazminat amacına yönelik olduğu kadar, öğretide<br />

ileri sürüldüğü gibi bir yaptırım amacı da taşımaktadır. Bu nedenle öğretide söz konusu<br />

tazminatın medeni ceza olarak adlandırıldığı da görülmektedir (bkz. Çenberci, Şerh 1985,<br />

107; Ozanoğlu, 12, Aslanköylü, 244; Araslı, 384). Kanımızca, burada hem tazminat hem<br />

de yaptırım amacı taşıyan çift amaçlı bir borcun bulunduğunu kabul etmek mümkündür.<br />

Ancak bu borç bakımından, tazminat olma özelliğinin daha ağır bastığı kanaatindeyiz.<br />

Çünkü burada doğrudan doğruya bir zararın karşılanması söz konusudur. Buna karşılık,<br />

yaptırım olma özelliğini ön plana çıkarabilecek olan götürülük unsuru yoktur. Benzer bir<br />

tartışmanın söz konusu olduğu ve yine çift amaçlı bir yapıya sahip olduğu belirtilen ihbar<br />

tazminatının da yaptırım amacı taşıdığı (bkz. Münir Ekonomi, Đş Hukuku, C.I, Ferdi Đş<br />

279

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!