26.12.2014 Views

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

Yargıtayın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi 2001 ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

zarara birlikte neden olan kişiler dış ilişkide müteselsilen sorumludurlar. Đç<br />

ilişkide de zararı tazmin eden kişi diğerlerine rücu hakkına sahiptir.<br />

Müteselsil borçluluğun bütün olduğundan hareket eden bir görüşe göre,<br />

eksik teselsül olarak adlandırılan bu durumda iç ilişkide müteselsil<br />

sorumluluğun bulunmadığı ileri sürülemeyeceğinden, BK'nun 51.<br />

maddesinde 50. maddeye atıf yapılmakla aynı zamanda BK'nun 147.<br />

maddesine de atıf yapılmış olmaktadır. BK'nun 147. maddesine göre ise,<br />

rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar<br />

oranında alacaklının haklarına halef olur. Bu görüşe göre, tam teselsül<br />

durumunda rücuya ilişkin hükümler eksik teselsül durumuna da uygulanabildiğine<br />

göre ve tam teselsülün kabul edilmesindeki neden ve koşullar<br />

eksik teselsül durumunda da geçerli olduğu için, eksik teselsülde<br />

halefiyeti reddetmek için bir neden bulunmamaktadır (Kılıçoğlu, Kanunî<br />

Halefiyet, 71-72; Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler C. II, 4.<br />

Bası, Ankara 1991, 427, Karslı, 99-100). Ancak belirtelim ki, borçlar hukuku<br />

öğretisinde yer alan diğer bir görüşe göre ise, BK'nun 147. maddesinin<br />

uygulanması tam teselsül durumuna özgü olup, tam teselsülde alacaklıya<br />

ifada bulunan borçluya tanınan halefiyet eksik teselsülde söz konusu<br />

değildir (bkz. Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, 384; S. Sulhi Tekinay/Sermet<br />

Akman-Haluk Burcuoğlu-Atillâ Altop, Borçlar Hukuku Genel<br />

Hükümler, 6. Bası, Đstanbul 1988, 434).<br />

Anılan görüşlerden ilki kabul edilirse, incelemeye çalıştığımız kararlarda<br />

olduğu gibi, suç sayılır eylemi ile Bağ-Kur sigortalısının ölümüne<br />

neden olan kişiye karşı, Bağ-Kur'un açtığı rücu davasında Kurumun sigortalının<br />

haklarına halef olduğu düşünülebilir. Çünkü, haksız fiil faili<br />

üçüncü kişi, haksız fiili dolayısıyla ortaya çıkan zarardan sigortalının hak<br />

sahiplerine karşı sorumlu iken, Bağ-Kur da sigortalı ile arasında mevcut<br />

bulunan yasadan kaynaklanan sosyal sigorta ilişkisi nedeniyle aynı zarar<br />

için sigortalının hak sahiplerine karşı sorumludur. BK'nun 51. maddesindeki<br />

eksik teselsül durumuna uyan bu sorumluluk ilişkisinde, yine 51.<br />

maddede öngörülen rücu sırasına göre, Borçtan Kanunen sorumlu olan<br />

Bağ-Kur'un, sigortalının hak sahiplerine yaptığı yardımlar ve bağladığı<br />

gelirin peşin değeri için rücu etmesi ve BK'nun 147. maddesi dolayısıyla da<br />

sigortalının haklarına halef olması mümkün olabilecektir.<br />

Ancak bu yaklaşım biçimine karşılık olarak, sosyal sigorta kurumlarının<br />

açacağı rücu davalarında kural olarak BK'nun 51. maddesinde yer<br />

alan esaslar geçerli olmakla birlikte, ilgili sosyal sigorta yasasında özel<br />

düzenleme varsa artık 51. maddenin uygulanmaması gerektiği, onun yerine<br />

özel düzenlemenin geçeceği haklı olarak ileri sürülebilir (bkz. Haluk N.<br />

Nomer, Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi,<br />

Đstanbul 1996, 191). Nitekim, bu mantıktan hareket eden Yargıtay 1985

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!