10.01.2016 Views

International Teacher Education Conference 2014 1

itec2014

itec2014

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>International</strong> <strong>Teacher</strong> <strong>Education</strong> <strong>Conference</strong> <strong>2014</strong><br />

Bu aşama yamak için bir deneme süreci mahiyetindeydi. Çünkü ustası çırak adayının işyerindeki<br />

tutum ve davranışını göz önüne alarak ya aynı iş yerinde devam etmesine yahut mizacı ve kapasitesine uygun<br />

başka bir meslek dalında devam etmesine karar verirdi.<br />

b. Çıraklık Aşaması: Çıraklık aşamasına geçen bir öğrencinin bu aşamada tamamlayacağı süre, icra<br />

etmekte olduğu sanat ve mesleğe göre farklılıklar göstermekteydi. Örneğin bu süre bazı mesleklerde binbir gün<br />

iken kuyumculuk mesleğinde süre yirmi yıla kadar çıkabiliyordu. (Güllülü, 1992: 129) Çırak ailevî durumu göz<br />

önünde bulundurularak ihtiyaçlarına yetecek kadar bir para almaktaydı. (Anadol, 1991: 94)<br />

Ustasının tüm emirlerini yerine getirmek suretiyle onun verdiği meslekî sırları ve gerekli bilgileri<br />

öğrenen çırak, bu dönemi başarıyla tamamladıktan sonra yine ustasının teklifi ve usta meclisinin de onayıyla<br />

kalfalığa terfi ettirilirdi. (Demir, 2000: 385)<br />

c. Kalfalık Aşaması: Bütün mesleklerde üç sene süren bu aşamada kalfa meslekî eğitiminin yanı sıra<br />

askerî eğitim de almaktaydı. Bunun içerisinde at binme, atıcılık, nişancılık, avcılık, binicilik gibi sportif ve askerî<br />

faaliyetler vardı. (Anadol, 1991: 91& Ekinci, 2008: 154)<br />

Kalfanın bu aşamada çırak yetiştirme hususuna dikkat etmesi gerekliydi. Nitekim kalfa, çıraklık<br />

yetiştirme kabiliyeti dikkate alınarak ustalık aşamasına geçebiliyordu. Ayrıca iş yerindeki diğer kalfalarla da iyi<br />

geçinmesi şarttı.<br />

Tüm eğitimini başarıyla tamamlayan kalfa, usta olabilmesi için öncelikle bir sınava tabi tutulur, bu<br />

imtihanı da geçerse her aşamanın sonunda olduğu gibi kendisi için düzenlenen bir tören ile ustalık makamını<br />

elde ederdi.<br />

d. Ustalık Aşaması: Kalfalık aşamasından sonra gelen ve meslekteki en üst mertebe olan ustalık<br />

aşamasına geçmek için kalfanın, üç yıl hakkında bir şikayet olmadan, üzerine aldığı görevleri dikkatli bir şekilde<br />

yerine getirmiş olması gerekiyordu. Ustalık aşamasına geçmek için bir kalfada sanatına bağlılık, müşterilere<br />

karşı tutumu ve onlarla olan ilişkisi, yeni bir dükkân açıldığında bu dükkânı yönetebilme kabiliyeti gibi şartlar<br />

aranmaktaydı. (Çağatay, 1974: 154) Ayrıca o güne kadar aldığı eğitim sonucu ahlak ve adab kurallarının<br />

gerektirdiği şekilde bir iş ahlakını benimsemiş olması gerekmekteydi. Ancak böyle bir kişi ustalık aşamasına<br />

geçebilir ve mesleğin sırrına erebilirdi.<br />

Daha önce de bahsedildiği üzere, bir önceki dönemin eğitimini tamamlayıp bir sonraki aşamaya geçen<br />

öğrenci için bu geçişlerde törenler yapılırdı. Törenler sırasında mecliste mesleğin erbabı uzmanlardan oluşan bir<br />

heyet bulunur, bu heyet öğrencinin ortaya koymuş olduğu ürünlerden örnekler alarak inceler ve kalitesine kanaat<br />

getirdikten sonra öğrencinin bir sonraki dereceye terfi ettirilmesine hükmederdi. Bu merasime "Şed Kuşanma<br />

Töreni" denilirdi. (Demir, 2000: 385)<br />

Her aşamanın sonunda o aşamaya münhasır olarak yapılan bu törenlerin de kendi içinde çeşitli<br />

manalar içeren sembolik birtakım ritüelleri olurdu. En geniş ve önemli tören işe yamaklıkla başlayan öğrencinin<br />

meslek hayatında yetkinliğe ulaştığı son aşama olan ustalığa geçerken yapılan törendi. Bu törende esnafın tüm<br />

üstadları, memleketin müftüsü, kadısı da hazır bulunurdu. (Çağatay, 1974: 154)<br />

Çeşitli merhalelerden oluşan tören tamamlandıktan sonra usta olan kişiye lonca sandığındaki bu iş için<br />

ayrılan fondan bir dükkân açılırdı. Dükkân açılınca yeni olan ustanın bir ad alması gerekirdi. Bu isim de loncada<br />

okunarak ustaya verilirdi.<br />

Meslekî eğitimin öğrenciye usta tarafından verilen pratik ve iş başında yapılan kısmının yanı sıra talib,<br />

ahî zaviyelerinde ahlakî ve manevî eğitim ile birlikte iş ve ticaret ahlakı ile ilgili bilgiler de öğrenmekteydi.<br />

Eğitimin bu kısmı öğrencinin meslekte çalışma saatleri dışında ve meslekî çalışmasından ayrı olarak<br />

gerçekleştiriliyordu.<br />

Ahî teşkilatlarında ahîler öncelikle, teşkilata intisab etmiş olan kimselerin icra ettikleri sanatları<br />

peygamberlere dayandırırlar ve her birinin o toplum için önemine işaret ederlerdi. Mesleklerin aslında birer<br />

peygamber mesleği olduklarını vurgulayan ahîler bu şekilde hem toplumda o sanata itibar kazandırırlar hem de<br />

olan ilgiyi artırırlardı. Örneğin, tarımı başlatan Hz. Adem çiftçilerin, Hz. İdris terzilerin, Hz Nuh gemici ve<br />

marangozların, Bilal-i Habeşî müezzinlerin, Hz. Yunus balıkçıların, Hz. Davud demirci ve dokumacıların, Hz.<br />

Muhammed de tüccarların piri sayılmaktaydı. (Anadol, 1991: 94) Böylesi bir telkinle sanatını icra eden talibte de<br />

psikolojik bir tatmin meydana gelirdi. (Bayram, 1991: 149)<br />

Ahî teşkilatlarındaki meslekî eğitim her bakımdan ince noktalara sahipti. Usta, öğrencisi olan kalfa<br />

yahut çırağa dükkânlarını zamanında açıp kapatma, dürüst çalışma, üretimi artırma ve çırakları iyi yetiştirme gibi<br />

iyi davranışların yanı sıra sahip olması gereken en önemli şeyler olan saygılı ve sabırlı olmayı öğretirdi. Bu<br />

eğitim sürecinde özellikle saygı ve sabır konusunda birçok nokta dikkatimize sunulmaktadır. Örneğin çırak<br />

ustası tarafından başka bir ustaya herhangi bir iş için gönderildiği zaman dükkânda çırağın girmesi için özel<br />

terbiye kapısı denilen bir kapı bulunurdu. Çırak karşısındakinin de bir usta olduğunu unutmaz ve usta oluncaya<br />

kadar dükkâna ön kapıdan değil arkada bulunan bu terbiye kapısından girerdi. (Anadol, 1991: 98)<br />

Aynı şekilde esnaflığa giren gencin beceri sahibi olmadıkça ve ustası zamanının geldiğine<br />

hükmetmedikçe yükselmesine ve dükkân açmasına imkân yoktu. (Turan, 1996: 39) Bu şekilde henüz yetişme<br />

1086

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!