International Teacher Education Conference 2014 1

International Teacher Education Conference 2014
bunlara derslerde mutlaka yer verilmedir. Fakat bunun eksikliği yıllardan beri var olan bir durumdur pek
ilerleme kaydedilememiştir. Bu da öğretmenlerin yakındığı problemler arsındadır.
Diğer bir üzerinde durulması gereken problem telaffuz hatalarıdır. Telaffuz hataları dinleme ve okuma
etkinliklerinin az olmasıyla alakalıdır her dil öğrenicisinde bu problemle karşı karşıya gelinir, fakat
öğretmenlerimiz Gaziantep ilindeki öğrencilerin çok farklı bir süreç yaşadıklarını belirtmektedir. Çünkü
Gaziantep ağzının öğrencilerin kelimeleri söylemelerini zorlaştırmaktadır.
Cümle üretmede problem ülkemizde olduğu gibi Gaziantep’te de öğretmenlerin çok yakındığı bir problemdir.
İngilizce ile Türkçeyi yanlış ilişkilendirmeden dolayı cümle üretmede çok fazla sorun yaşanmaktadır.
Öğrenci anadilindeki uygulamalar dışına çıkınca öğrenim zorlaşabilir. Bu İngilizce ve Türkçe arasında ilişki
kuramama olarak karşımıza çıkar. Bu durumu bir öğretmenimiz şöyle örneklemektedir. “Türkçede üçüncü tekil
kişi için kullanılan "o" sözcüğünün karşıtı İngilizcede dişi, erkek ve yansız olarak üç ayrı sözcükle belirtilir.
Türkçe konuşurken üçüncü tekil kişiyi belirten adılda herhangi bir cins ayırımı yapmaya alışkın olmayan bir
öğrenci, İngilizce öğrenirken bu cins ayırımı nedeniyle üçüncü tekil kişi adıllarını yanlış biçimde
kullanabilmektedir. Başka bir örnek vermek gerekirse, "Üç çocuk geldi." tümcesinde olduğu gibi Türkçede adlar
sayılarla birlikte kullandığında çoğul eki almaz. Öğrenci İngilizce kurduğu tümcelerde de aynı uygulama
eğilimini göstermektedir. Anadiline dayalı olarak yapılan uygulamalar sonucu ortaya çıkan yanlışların öğrenci
tarafından düzeltilmesi de “oldukça uzun bir zaman almaktadır. Bu problemler de dediğimiz gibi hem İngilizce
ve Türkçe arasında yanlış ilişki kurmaktan hem de anadile hakim olunamamasından kaynaklanmaktadır.
Kısaca belirtilen tüm problemler görüldüğü gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlantılıdır. Çözüm ilgili olanların
hepsinin ortak çabasıyla ortadan kalkacaktır.
ÖNERİLER
Tüm bu problemlerle alakalı öğretmenlerimizin önerileri şunlardır.
İlk olarak hataların yapılmasıyla ilgili bir öğretmenimiz, gerçek hayatta dil kullanılmadığı sürece
öğrenilemeyeceğini, öğrencilerin yabancı dil kullanabilecekleri ortamlarda bulunması gerektiği yani yurt dışı
tecrübelerinin olmasını ifade etmekte ve sistemin bu imkanı yaratması gerektiğini savunmaktadır.
Ders öğretim programının ağır olmasıyla ilgili, okutulan kitapların değişmesi ve daha renkli daha fazla
eğlenceli ve ilgi çekici etkinliklerin yer aldığı bir kitap kullanılmasının gerektiği söylenmektedir. Konuların ağır
olmasıyla ilgili de sıkıcı ve uzun okuma parçalarından sıyrılınması gerektiği ifade edilmektedir.
Öğretmenlere öğrencilerle daha fazla ilgilenmelerini sağlaması açısından sınıfların mevcudunun azaltılması
gerekmektedir ve dil öğretimi için uygun laboratuvarların oluşturulması gerekmektedir.
Materyal eksikliğinin de çözülmesi gerekmektedir, ilgili makamlar bu konuya ilgili yapacakları şeyler
üzerinde yoğunlaşmalıdırlar.
İlgisizlik problemi de ailelere fikirleri değiştirecek nitelikte farkındalık ve ihtiyaç olarak hissettirecek
seminerlerle aşılabilir denilmektedir. Ayrıca velilerle görüşmelerin arttırılması gerekmektedir. Bu aileye
çocuklarının değerli olduklarını hissettirecektir.
Diğer bir çözüm önerisi de sınav odaklı eğitimden uzaklaşmakla mümkün olacaktı. Bu tür sınavların öğrenci
başarısını belirlememesi gerektiği savunulmaktadır. Hatta bir öğretmenimiz konuşmaya ve yazmaya yönelik
arttırılması mümkünse ülkemizde ve yurt dışında dil kampları oluşturulup bunlardan yararlanılması gerektiğini
savunmaktadır.
Diğer bir çözüm önerimiz de yabancı dil öğretiminin erken yaşlarda başlaması gerektiğiyle ilgilidir.
Müfredatın öğrenci seviyesinin ağır olmasıyla alakalı da müfredatta yerelleşmeye gidilmesi, öğrenciye
görelik ve yakından uzağa ilkelerinin daha fazla benimsenmesi gerektiği ifade edilmektedir.
İlgisizlikle ilgili yine öğrencilere İngilizce öğrenmenin gerekleri idrak ettirilmelidir.
Başka bir öneri de materyal geliştirmeyle alakalı MEB öğretim yöntemleri, materyal kullanımı ve geliştirme
eğitimlerinin verilmesidir. Yaygın eğitim yöntemlerinin kullanılması da hızlı bir gelişim sağlayacaktır.
Haftalık ders saatiyle alakalı olarak bunların arttırılması veya müfredatın hafifletilmesi gerekliği ifade
ediliyor.
Kitaplarla ilgili, yabancı kaynaklı kitapların tercih edilmesi gerektiği de ifade ediliyor. O kaynakların
daha sağlıklı ve kısa zamanda başarılı oldukları ifade ediliyor.
Anadile hâkimiyet konusunda Türkçe ve İngilizce öğretmenlerinin koordineli bir biçimde çalışması gerektiği
ifade edilmektedir.
Dil öğrenme yaşının düşürülmesi ve bu konudaki çalışmaların araştırılması gerektiği ifade ediliyor.
Son olarak, İngilizceye olan ilginin aileyle olan kısmının devletin çözebileceği bir durum olarak ifade
ediliyor, vatandaşların bunun gerekliliğini anlayabilmesi için devletin çalışması gerektiği ifade ediliyor.
592