10.01.2016 Views

International Teacher Education Conference 2014 1

itec2014

itec2014

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>International</strong> <strong>Teacher</strong> <strong>Education</strong> <strong>Conference</strong> <strong>2014</strong><br />

okullarda eğitim yoluyla aktarılan değerler ve normları kastederek, “ince mesaj”lardan söz eder (Sander; 2000).<br />

Söz konusu olan, Dreeben’in ifadesiyle, okullarda verilen politik eğitimin “örtük karakteri” ve okulların kurum<br />

olarak, demokratik erdemler ve siyasi karar verme yetisi kazandırma konusundaki toplumsal işlevlerini nasıl<br />

konumlandırdığıdır. Dreeben, Parson’un “Sosyal Sistem Olarak Sınıf” makalesine (Parson, 1959) atıfta<br />

bulunarak, bağımsızlık, başarı, evrensellik ve uzmanlaşma gibi kavramları okullarda aktarılan temel normlar<br />

olarak saptamıştır (Dreeben; 1980: 44). Böylece okul, bireyi aileden topluma geçişte çeşitli yetişkin rollerini<br />

devralmaya hazırlarken, devletin demokrasi yaşamına da katılımını sağlamaktadır. Bireyler okulda davranış<br />

ilkelerini ve sosyal normları edinmeyi ve bunlara göre davranış geliştirmeyi öğrenmektedirler. Giesecke,<br />

değerlerin durup dururken ortaya çıkmadığını, her sosyal yapılanmanın kendine ait en önemli değerlerini,<br />

kurallar koyarak koruduğunu söylerken değerler eğitiminin politik yönüne işaret etmektedir aslında (Giesecke,<br />

2005:15). Bu durum, değerleri siyasi yönden güvence altına alan devlet için de geçerlidir; ancak, demokratik<br />

devlet için bu noktada bir ikilem söz konusudur çünkü devlet, güvence altına almakla yükümlü olduğu değerleri<br />

yaratamaz. Demokratik ilkelere dayanan bir değerler politikası, politik/sosyal tutum ve davranışlarla ilgili<br />

kapsayıcı kurallar hakkında kamuoyunda yürüyen tartışmalar yoluyla şekillenen ve kabul gören bir değer<br />

bilincine bağlıdır. İnsan hakları gibi temel hak ve özgürlükleri ifade eden değerlerin, devletin politik güvencesi<br />

kapsamından çıkması halinde neler olabileceğini Giesecke, nasyonal sosyalist rejimi örnek göstererek<br />

hatırlatmaktadır (Giesecke, 2005:15). Buradan yola çıkarak, siyasi boyutu hesaba katılmaksızın eğitimde<br />

değerler ve kurallardan söz etmenin düşünülemeyeceğini söylemek mümkündür. Değerler eğitimi, aynı zamanda<br />

siyasi bilinçlenmenin de önemli bir sacayağını oluşturmaktadır.<br />

Öyleyse eğitim, yalnızca akılcı bilginin ve teknik becerinin geliştirildiği bir alan değil, aynı zamanda kültürel<br />

değerlerin, ahlaki tutum ve davranışların aktarıldığı bir araç olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada<br />

Brenzika, eğitimin ve eğitimin amaçlarının ne olduğunu herkesin bildiğini, ancak bu konularda herkesin aynı<br />

görüşleri paylaşmadığını dile getirmektedir (Brenzika; 1993: 68). Eğitimin hem birey, hem de toplum için bu<br />

kadar önemli bir işlevi yerine getirmesi, doğal olarak ona çeşitli ve birbirinden farklı ilgi, istek ve taleplerin<br />

yöneltilmesine yol açmaktadır. Gelecek nesillerin kendi dünya görüşlerine ve amaçlarına uygun bir biçimde<br />

yetişmesini arzulayan farklı topluluklar, eğitim sistemini etki altına almaya çalışmaktadır. Anne babalardan,<br />

öğrencilere ve öğretmenlere; sanayi dernekleri ve meslek odalarından sendikalara ve siyasi partilere; dini<br />

cemaatlerden devlet kurumlarına kadar birçok farklı toplumsal yapının eğitime ve eğitim reformuna dair kendi<br />

görüş ve açıklamaları bulunmaktadır. Höhler bu durumu, kendi değer yargılarımızı diğer insanlar ve sistemler<br />

için ölçüt olarak dayatma eğilimimize bağlamaktadır. “Değerler” dünyayı algılayışımız ve ona nüfuz etme<br />

güdümüz için temel varoluşsal bir güç kaynağıdır. Höhler’e göre kendimizi toplum içerisinde<br />

konumlandırmamız da değerlerle olanaklıdır (Höhler; 1994:116). Kültürün belkemiğini oluşturan değerler<br />

sistemi, insanlar arası iletişimi sağlar ve aynı zamanda da keyfi uygulamalardan ve davranışlardan korur. Ayrıca<br />

bir arada yaşayan ve üreten insanların tarihsel bilinçlerini güvence altına alır. Buradan hareketle, eğitimi<br />

değerlerle ortak paydada buluşturan noktanın, aktarım sürecinin eğitim, bunu yerine getiren kurumun okullar<br />

olduğu söylenebilir.<br />

Lott’un da belirttiği gibi, okullar topluma ait kurumlardır (Lott, 1996: 5). Bernfeld’in tezine göre de okullar –<br />

kurum olarak- eğitirler (Bernfeld; 1973:28). O halde, toplumsal yaşamı belirleyen koşullar, okullar için de<br />

geçerlidir; daha açık bir ifadeyle toplumsal koşullar okulları belirler. Okullar, devletin, toplumun, anne babaların<br />

ve öğrencilerin çeşitli beklenti ve taleplerini karşılamaya yönelik bir işlevi yerine getiren araçlardır. Rekus,<br />

toplumun öğrencilere dayattığı bu beklentilerin, toplumsal yaşamın sürekliliği ile ilgili olduğunu; bunun için de<br />

belirli ölçüde bilgi ve beceri, farkındalık ve anlayış, değerlere bağlılık ve davranış geliştirme gibi tutumların<br />

gerekli olduğunu belirtmektedir (Rekus, 1993: S.27). Öyleyse okulun, öğrencileri topluma uyumlu hale getirmek<br />

gibi bir işlevi yerine getirdiği söylenebilir. Bu da ancak, toplumun istediği davranış biçimlerinin öğretilmesi ile<br />

olanaklıdır. Bu davranış biçimleri arasında Lott, dürüstlük, çalışkanlık, tutumluluk, uysallık, diğer insanlara<br />

karşı sorumluluk ve saygı, devlete karşı bağlılık ve sadakat gibi özellikleri saymaktadır (Lott, 1996: 106).<br />

Buradan yola çıkarak, eğitimin birçok insanın algısında, diğer insanların ahlaki ilkelere, geleneksel ve manevi<br />

değerlere, bağlayıcı kurallara karşı geliştirdikleri tutum ve davranışların tümünü çağrıştırdığını söyleyebiliriz.<br />

Giesecke, okulların değerler eğitimine ve öğrencilerde oluşması istenen değerlerin aktarımına ne ölçüde katkı<br />

koyabileceği sorusuna üç açıdan yaklaşmıştır (Giesecke; 2004:236):<br />

1. Çocuklarda ve gençlerde değerler oluşumu birçok farklı kaynaktan beslenmektedir. Öğretmenler, bu<br />

kaynağın yalnızca bir bölümüne ve düşük bir etkide bulunabilirler, büyük bir bölümü öğrencilerin yaşlarından<br />

kaynaklanan tercihlerden ve modanın yönelimlerinden oluşmaktadır. Bu sürece, kitle iletişim araçları da dahil,<br />

çocukların hareket alanını oluşturan bütün sosyal alanlar katılmaktadır. Değerlerin oluşumu, toplumsallaşma<br />

98

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!