10.01.2016 Views

International Teacher Education Conference 2014 1

itec2014

itec2014

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>International</strong> <strong>Teacher</strong> <strong>Education</strong> <strong>Conference</strong> <strong>2014</strong><br />

ilke olduğunu, bu ilkenin yıkılmasının devletin yıkılması anlamına geleceğini iddia etmektedir (Platon,<br />

1999: 434b-c).<br />

II. İdeal Devlette Filozof Eğitimi<br />

Bu bölümde ideal devletin yönetimini devralan filozofların nasıl bir eğitime tabi tutuldukları<br />

incelenecektir.Bu bağlamda, “Platon’un ideal devletinde eğitim ne anlama gelmektedir ve bu eğitimin<br />

temel ilkeleri nelerdir?” sorusuna cevap aranacaktır.<br />

Platon, eğitimle ilgili görüşlerini Devlet adlı eserinin VII. kitabında detaylı bir şekilde ele<br />

almaktadır.Biz de burada onun eğitimle ilgili görüşlerinidört ana başlık altında ele alacağız.<br />

1. Eğitim, "Doxa (Sanı)"dan "Episteme (İdeanın/Gerçeğin Bilgisi)"ye Giden Bir Süreçtir<br />

Platon'a göre eğitim, ruhun doğuştan getirmiş olduğu öğrenme gücünü iyiden yana çevirme ve<br />

bunun için en kolay, en doğru yolu bulma sanatıdır (Platon, 1999: 518d).Onun bu tanımı en açık şekilde,<br />

felsefe tarihinde meşhur olmuş olan "Mağara Benzetmesi"nde görülmektedir. Eğitimli insan ile eğitimsiz<br />

insan arasındaki ayrımı göstermeyi amaçlayan bu anaoloji Devlet'in VII. kitabında şu şekilde ortaya<br />

konulmaktadır:<br />

"İnsan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir<br />

benzetmeyle anlatayım: Yeraltında bir mağaramsı yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa<br />

açılan bir giriş. İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş,<br />

bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldayabiliyorlar ne de burunlarının ucundan başka bir yer<br />

görebiliyorlar. Öyle sıkı sıkıya bağlanmışlar ki, kafalarını bile oynatamıyorlar. Yüksek bir yerde<br />

yakılmış bir ateş parıldıyor arkalarında. Mahpuslarla ateş arasında dimdik bir yol var. Bu yol<br />

boyunca alçak bir duvar, hani şu kukla oynatanların seyircilerle kendi arasına koydukları ve<br />

üstünde marifetlerini gösterdikleri bölge var ya, onun gibi bir duvar... Bu durumdaki insanlar<br />

kendilerini ve yanlarındakileri nasıl görürler? Ancak arkalarındaki ateşin aydınlığıyla<br />

mağarada karşılarına vuran gölgeleri görebilirler, değil mi?... Bu zindanın içinde bir de yankı<br />

düşün. Geçenlerden biri her konuştukça, mahpuslar bu sesi karşılarındaki gölgenin sesi<br />

sanmazlar mı?... Bu adamların gözünde gerçek, yapma nesnelerin gölgelerinden başka bir şey<br />

olamaz ister istemez, değil mi?.... Şimdi düşün: Bu adamların zincirlerini çözer, bilgisizliklerine<br />

son verirsen, her şeyi olduğu gibi görürlerse ne yaparlar? Mahpuslardan birini kurtaralım,<br />

ayağa kaldıralım, başını çevirelim, gözlerini ışığa kaldırsın. Bütün bu hareketler ona acı<br />

verecek. Gölgelerini gördüğü nesnelere gözü kamaşarak bakacak. Ona demin gördüğün şeyler<br />

sadece boş gölgelerdi, şimdiyse gerçeğe daha yakınsın.... Mağaradan kurtulan adam, mağarada<br />

kalanlara imrenir mi? O, ünleri o kazançları sağlayanları kıskanır mı?" (Platon, 1999: 514a vd)<br />

Benzetmede de ortaya konulduğu gibi Platon için eğitim, mağarada bulunan ve gerçek varlıklar<br />

olan ideaların gölgelerini gerçek zanneden insanın, mağaradan kurtarılıp, gölgelerin asıl sahibi olan<br />

ideaların bilgisine ulaşma sürecine işaret etmektedir. Onun bu yaklaşımı, epistemolojisinde yer alan<br />

ideaların bilgisi anlamına gelen "episteme" ile ideaların gölgesinin bilgisi anlamına gelen "doxa"<br />

arasındaki ayrımına dayanmaktadır. Bu bağlamda episteme, doğru bilgiyi ifade ederken, doxa ise bilgi<br />

yerine sanıyı ifade etmektedir. Bu ayrıma göre Platon'un sanı dediği şey, duyulur dünyadan duyu<br />

organlarımızla elde ettiğimiz muğlak verilerdir ve bunlar bu haliyle doğru bilgi olarak kabul<br />

edilemezler.Çünkü bu bilgi, asıl gerçeklikler olan ideaların birer yansıması olan gölge varlıkların<br />

algılarıdır. Fakat doğru bilgi yani episteme ise asıl gerçeklik olan ideaların bilgisidir (Arslan, 2006: 228).<br />

Mağara benzetmesi, Platon sisteminde eğitimin gücüne işaret etmektedir. Bu benzetmeyle Platon, mevcut<br />

toplumdaki insanların epistemolojik durumlarını göz önüne sermektedir. Bu benzetme arkaplanında iki<br />

memnuniyetsizliği barındırmaktadır. Birincisi, o ana kadarki yaşantının sadece gölgeleri izlemek ve<br />

yankıları dinlemek olduğunu fark etmekten kaynaklanan memnuniyetsizlik; ikincisi ise mevcut<br />

epistemolojik seviyenin farkına varılmasından kaynaklanan memnuniyetsizlik (Lear J. , 2006: 34). Platon,<br />

1093

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!