10.01.2016 Views

International Teacher Education Conference 2014 1

itec2014

itec2014

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>International</strong> <strong>Teacher</strong> <strong>Education</strong> <strong>Conference</strong> <strong>2014</strong><br />

Müzik eserlerinin meşkinde meşk edilen eserlerin hafızaya yerleşmesini kolaylaştıran en önemli unsur usûl<br />

vurmadır. Çünkü her melodi parçası veya sessizlik (es), usûl kalıbının bir yahut birkaç darbına tekabül eder.<br />

Usûl vurulduğu zaman ise usûlün düşey dengi olan melodinin hatırlanması ve icrası kolaylaşır (Behar, 2012,<br />

ss.20-21). Ayrıca her bir eserin kendine özgü olan usûlü, o eserin adeta organik bir parçası olmaktadır. Eserin<br />

melodik yapısının başlangıç ve bitişine, duraklamalarına anlam kazandıran, güftenin arasına noktalama işareti<br />

gibi girip ona derinlik katan usûl, meşk için teknik kolaylık sağlamanın yanında icraya da estetiklik kazandırmış<br />

olmaktadır (Behar, 2012, s.25).<br />

Bu şekilde yürütülen sözlü eser meşkine talip bir öğrenci için gerek güfte metni gerekse usûl vurma gibi<br />

hafızaya yardımcı unsurlar öğrenime hayli kolaylık sağlamaktadır. Fakat aynı durum enstrüman öğrencisi için<br />

geçerli değildir. Bir kere enstrüman öğrencisi, ciddi olarak eser meşk edip kendine hem ses hem de saz eserleri<br />

edinmeden evvel enstrümanın yapısından kaynaklanan teknik güçlüklerin asgarisinin üstesinden gelmek, “sazını<br />

yenmek” zorundadır. Sonrasında, eser meşkine hoca tarafından tercih edilen bir saz eseri ile başlayan talebenin,<br />

eseri hafızasına almak için başvuracağı yardımcı bir vasıta da yoktur. Takip edebileceği bir nota yazısını zaten<br />

meşk sistemi kabul etmezken, melodiye taksim edilen güfte hecelerinin hatırlatıcı işlevinden de sözlü eser<br />

olmaması sebebiyle yoksun kalmaktadır. Ayrıca enstrüman talebesinin icra esnasında usûl vurması ise imkansız<br />

olmasa bile çok zordur. Dolayısıyla bir saz eseri meşki sözlü eser meşkinden daha uzun, daha zor ve meşakkatli<br />

olmaktadır ki bu sebepten 19. yy. sonlarına doğru porteli notanın kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte onu<br />

icraya yardımcı olarak ilk kullananlar ses sanatçıları değil saz sanatçıları olmuştur (Behar, 2012, ss.40-43).<br />

Klasik Türk musikisinde meşk sistemi işte bu şekilde, yazısız bir anayasa olarak 19. yüzyıla kadar belirleyici<br />

bir disiplin biçiminde varlığını sürdürmüştür. Ancak musiki repertuarımızın nesiller boyu intikali sırasında aktif<br />

bir şekilde yazı/nota kullanılmamış olunması kimilerince büyük bir eksiklik olarak görülmüştür. Bu fikrin temel<br />

hareket noktasını ise tarih içinde “unutularak kaybedilen eserler” ve sözlü olarak aktarılırken eserlerin<br />

orijinalinin sürekli değişikliğe uğrayarak “farklı versiyonların türemesi” meselesi oluşturmaktadır (Güntekin,<br />

2002).<br />

Nota kullanılmamasına yönelik söz konusu eleştirileri meşkten yana taraf olan görüşler bir dönem bertaraf<br />

etmişlerdir. Notalı musiki eğitiminin uygulandığı günümüzde de bazı müzisyenler meşkin notasızlığını sistemin<br />

kendi karakterinden kaynaklanan bir doğallık olarak görmektedirler. Bu müzisyenlere göre; asırlar boyunca<br />

sistematik bir biçimde intikal fonksiyonunu yerine getirmiş, genel kabul görmüş bir meşk kurumu yaşamışsa,<br />

sistemin kendisi zaten, eserlerin zamandaki yolculuğunun “değişerek” gerçekleşmesini öngörmüş demektir. Bir<br />

başka ifadeyle bu sistem, eserlerin, kuşaklar arasında devredilirken üretilen farklı versiyonlarını peşinen meşru<br />

kabul etmiştir (Güntekin, 2002). Aslında bu durumu gelenek açısından olumsuz bir şey gibi değil, hayatiyet ve<br />

dinamizm belirtisi olarak görmek gerekir. Kaldı ki çeşitli süslemelerle anlık icra yorumlarına özgürlük hakkı<br />

tanınmışsa da eserin iskeleti denebileceği makamı, usûlü, uzunluğu vb. nitelikleri asla değişmediği için orijinal<br />

bestenin melodik çizgisi korunmuş olmaktadır (Behar, 2012, s.93).<br />

Öte yandan, şifahi bir kültürde her eser kaybı aynı zamanda bir eser seçimi, eleme ve yenilenme anlamına<br />

gelmektedir. Eserin meşk edileceği birisinin bulunamaması, eserin uzun yahut zor olmasından ötürü çok sayıda<br />

talebeye meşk edilememesi veya üstadın kişisel seçimi, beğenisi sonucu bir eseri meşk vermekten kaçınması<br />

gibi birçok sebepten bazı eserler zamanla unutularak repertuardan çıkmış olabilir (Behar, 2012, s.162). Fakat<br />

zaten Osmanlı/Türk musikisi repertuarı zamana karşı en sağlam durabilmiş, klasikleşmiş eserler istisna<br />

edildiğinde, sabit bir depo değil, kayıpları kadar yeni eserlerin de sürekli dahil olduğu dinamik bir arşivdir<br />

(Behar, 2012, s.169).<br />

Şunu da belirtmek gerekir ki, musikimizde yazıya dökme teşebbüsleri hiç olmamış değildir. Farklı<br />

dönemlerde olmak üzere birkaç nota yazısı icad edilmiştir. Hatta Hamparsum denilen bir nota çeşidi uzun bir<br />

müddet kullanılmıştır (Behar, 1987, s.25). Buna rağmen musikide ekseriyetle ümmî kalmak tercih edilmiş,<br />

notaya da fenn-i musiki düşmanı olarak bakılmıştır (Behar, 1987, s.20). Çünkü özelde nota diyebileceğimiz<br />

yazının kullanılacak olması bazı kaygılara yol açmıştır: Her şeyden önce nota, öğrenciyi tembelliğe sevk ederek<br />

meşk geleneğinin başlıca unsuru hafızayı köreltecektir. Ayrıca musikimiz, usta-çırak ilişkisi yoluyla repertuar<br />

aktarımı boyunca yenilenen zengin üslup zincirlerine, çeşitli musiki icra tekniklerine sahip olmakta iken,<br />

öğretim sistemine nota dahil edilip ona bağımlı kalındığında, hoca-öğrenci ya da usta-çırak bağı eskisi kadar<br />

kuvvetli olamayacağı gibi eserler icra esnasında nesnelleşecektir (Behar, 2012, s.188). Böylece bir musiki<br />

icrasında yapılabilecek yorumlar sınırlanmış olacak ve üslup zenginliği kaybolacaktır. Oysa eseri bir fem-i<br />

muhsinden defalarca dinleyerek hocanın icra üslubunu, tavrını kapmak ve zamanla, o eser üzerinde dönemin<br />

sanatsal zevkleriyle uyumlu, kendi ruh dünyasını da yansıtacak yeni bir tavır geliştirmek meşk sisteminin önemli<br />

özelliklerinden biridir (Gerçek, 2008).<br />

Notaya karşı bu geleneksel direnişe rağmen, 19. yy. sonlarına doğru meşk sistemine yönelik eleştirel sesler<br />

giderek yükselmiş, musiki öğretiminde notanın sağlayacağı faydalardan artık mahrum kalınmaması gerektiğine<br />

dair kanaat baskın gelmiştir. O dönemdeki yaygın Batılılaşma hareketinin de tesiriyle Avrupa’nın porteli nota<br />

747

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!