10.01.2016 Views

International Teacher Education Conference 2014 1

itec2014

itec2014

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>International</strong> <strong>Teacher</strong> <strong>Education</strong> <strong>Conference</strong> <strong>2014</strong><br />

düzeni benimsenerek meşk sistemi içerisine kaynaştırılmıştır. İfadeden anlaşılacağı üzere meşk usûlü tamamen<br />

ortadan kaldırılmadan, nota yalnızca takviye edilmiştir. Zira sistemi eleştirenlerin kendileri dahi temelde bu<br />

usûlün devam etmesi gerektiğini kabul etmekte ve istemektedirler (Behar, 2012, s.182). Çünkü musiki, tabiatı<br />

icabı bir kulak işidir, nağmeleri bütün nüanslarıyla işitmek, dinlemek lazımdır. Nota yazısı ise eserin tüm<br />

inceliklerini barındıramayacağı için yalnızca yardımcı bir unsur olabilir. Fakat asla eserin kendisi değildir<br />

(Behar, 2012, ss.118-119). İşte bu anlayıştan hareketle bazı musiki ustaları, notadan faydalanmaya başlamakla<br />

birlikte günümüze kadar meşk sistemini kısmen de olsa öğretimde uygulaya gelmişlerdir (Özcan, 2004, s.374).<br />

Bu üstadlardan biri de çalışmamda konu edindiğim Dr. Turgut Tokaç’tır (d. 24 Nisan 1942, Çakmak, Ünye). Dr.<br />

Turgut Tokaç, musiki öğretiminde geleneksel meşk ile notalı yeni öğretim yöntemi arasında orta yolu<br />

benimsemiş bir müzisyendir.<br />

Emekli albay hekim olan Turgut Tokaç, Samsun şehrinin tanınmış Klasik Türk musikisi hocası, neyzen ve<br />

bestekârıdır. Dr. Tokaç, İstanbul'daki eğitim hayatı esnasında emekli yarbay, eczacı ve İstanbul Yüksek İslam<br />

Enstitüsü dini musiki hocası, neyzen, bestekâr, Halil Can başta olmak üzere, dönemin önde gelen müzisyenleri<br />

ile tanışmış, özellikle hocası Halil Can'dan ney ve musiki nazariyatı konusunda çokça faydalanmıştır. Kendisi<br />

de, fakülteden mezuniyetinden sonra doktor olarak Anadolu’yu dolaşmaya başlayınca, her gittiği yerde yüzlerce<br />

musikiye bağlı kişiler yetiştirmiştir. Yine görevi icabı gittiği Samsun’da ise uzun süre kalıp yerleşen Dr. Tokaç,<br />

bu şehri Türkiye çapında Klasik Türk musikisi alanında önemli merkezlerden biri konumuna getirmede çok<br />

önemli katkılarda bulunmuştur.<br />

Dr. Tokaç, Samsun’da hem Belediye Konservatuarı'nda hem de kendi özel muayenehanesinde özellikle ney<br />

meşklerini 1977’den beri sürdürmüştür. Ayrıca 1985-1995 yılları arasında on yıl süreyle Ondokuz Mayıs<br />

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, rektörlüğün isteği ve valiliğin tasvibiyle din musikisi eğitimi vermek üzere<br />

öğretim görevlisi olarak çalışmıştır (SD Dergi, 2009). Ancak bu resmî eğitim kurumları haricinde kesintisiz<br />

olarak musiki eğitim ve öğretimini uyguladığı tek mekan, onun özel muayenehanesidir. Bu sebeple<br />

muayenehanesinin bir bölümünü tamamen musikiye hasrederek bir meşkhane şeklinde düzenlemiştir.<br />

Meşkhanesinde, Türk musikisine dair çok sayıda dergi, kitap, ses kayıtları, nota arşivi, çoğu kendi yapımı<br />

neyler, usûl/ritm aletleri (kudüm, bendir, daire, zil gibi), başka klasik Türk musikisi sazları ve diğer birçok şey<br />

bulunmaktadır. Dr. Tokaç, bu muayenehanede hastası geldiğinde ayrı bir muayene odasında onun tedavisiyle<br />

ilgilenmekte, diğer zamanlarda ise musikiyle meşgul olup, öğrencilerine meşk vermektedir. Bu şekilde bir<br />

muayenehanenin ya da herhangi bir mekanın aynı zamanda meşk için de kullanılması, Osmanlı dönemindeki<br />

uygulamada da mevcuttur. O dönemde musiki öğretimi saray, ev, konak, cami, tekke, kahvehane gibi<br />

mekanlarda yapılmaktadır. Bu mekanlar haricinde musiki meşkine ait hususi mekanların olmaması ise şöyle<br />

açıklanabilir: Osmanlı kentlerinde musikişinasların büyük çoğunluğu, musiki konusunda bir meslek erbabı değil,<br />

bir uzman niteliği taşımışlardır. Asıl meslekleri ya da geçim kaynakları başka olmuştur. Mesela bir musikişinas<br />

aslında bir hekim, şeyhülislam veya tarikat ehli, taşçı, çömlekçi yahut bir padişahtır. Bugünkü gibi<br />

konservatuarlar, korolar vb. kurumlar olmadığından sadece musikiyle uğraşıp geçimini musikiyle sağlayan<br />

icracı, hoca ve besteciler ise azınlık olarak kalmıştır (Behar, 2012, ss.66-67). Böyle olunca da bir musiki meşki<br />

için kullanılan mekan, neyzen Dr. Tokaç’ın muayenehanesi örneğinde olduğu gibi hocanın mesleğine göre cami,<br />

tekke, ev, saray vb. yerler olmuştur.<br />

Bu duruma paralel olarak dönemin musikişinası, geçim sıkıntısı gibi istisnaî haller dışında, musiki meşki için<br />

hiçbir maddî ücret de kabul etmemiştir. Zira meşk vermek sanatın zekatından sayılmıştır. Hatta bazı çalgıların –<br />

bilhassa ney’in- meşkinde maddî çıkar beklentisi özellikle ayıp ve edebe aykırı görülmüştür (Behar, 2012, ss.69-<br />

71). Bu anlayışa neyzenler arasında bugün dahi rastlamak mümkündür ki Dr. Tokaç bu neyzenlerden bir<br />

tanesidir. Kendisi de bu âdet ve gelenek üzere musiki eğitimi almış olan neyzen Dr. Tokaç, muayenehanesine<br />

gelen hiçbir öğrenciden ücret kabul etmemektedir. Onun öğrencilerden tek beklentisi, emeklerin zayi olmaması<br />

adına sabırla, gayretle istikrarlı bir çalışmadır. Zira musiki yetenekle ilgili olsa bile devamlı çaba göstermeyi de<br />

gerektiren bir sanattır. Hele ki enstrüman öğrencisi için daha fazla ilgi ve alaka söz konusudur. Çünkü daha önce<br />

de bahsedildiği gibi herhangi bir sözlü ya da sazlı esere başlayabilmesi için öğrencinin, enstrümanını belli<br />

oranda çalabilmesi gerekir. Bu kıvama da ancak onunla sürekli meşgul olarak gelebilir. Özellikle enstrümanın<br />

tekniğini kavrama döneminde gereken ihtimam ve özen gösterilmeyip, çalışmaya uzun aralar verildiğinde ise,<br />

genellikle musiki hocalarının tabiriyle sazın küsmesi durumuyla karşılaşılır. Bu da enstrümanda/sazda ulaşılan<br />

aşamayı kaybetmek, gerilemek ve dolayısıyla ilerleme yönünde gereksiz zaman kaybı demektir.<br />

Meşk usûlünde hocalar meşke kabul edecekleri öğrencilerde musiki kabiliyeti yanında, sabır, istek, istikrar,<br />

saygı, tevazu, sadakat vb. nitelikler de aramışlardır. Usta-çırak ilişkisi içerisinde ilerleyecek olan zorlu, uzun bir<br />

meşk süreci için bu özellikleri taşıyor olmak önemlidir. Mesela bazı eserleri geçmek bazen haftalar hatta aylar<br />

alabilecektir ve bu esnada öğrencinin, hocasının sözünden çıkmadan derslere devam edebilmesi beklenmektedir.<br />

Geçmişte bazı hocaların uzun uğraşlara rağmen musiki kabiliyeti veya bu gibi niteliklerin eksikliğinden ötürü<br />

pek fazla ilerleme kaydedemeyen öğrencilerin meşkine son verdikleri bilinmektedir (Behar, 2012, ss.58-59).<br />

748

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!