II. Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongresi Bildiriler

place in both careful treatment and the security of patients’ and doctors’ legal rights.
In our hospital, to overcome like these medical and legal problems we recorded the verbal/phone
orders, for application and evaluation we prepared the essential procedures and informed medical
employees about the process and model.
To evaluate the employees’ satisfaction and expectations we conducted a poll and we determined our
defective parts of the system by the questionnaire data. The results support that the employees are
satisfied in general.
In this study, we aimed to ascertain the grabbing aspects of the system and to produce a classified data
file for all hospitals. By the help of these implementations, the medical workers would both do their
works very carefully and feel under legal security by recording the verbal/phone orders.
Key Words: Verbal Order, Phone Recording System, Legal Security
1. GİRİŞ VE UYGULAMANIN AMACI
Günümüzde sağlık alanındaki gelişmeler hasta ve sağlık çalışanlarının hukuki güvenliklerinin ön plana
çıkmasına neden olmuştur. Bu konuda açılan davaların sayısındaki artış da bunun bir göstergesidir.
Sağlık çalışanı ve hekimler arasındaki hukuki problemlerde en önemli delil tıbbi kayıtlardır. Birçok davada
tıbbi kayıt eksikliğinden dolayı sağlık çalışanları hukuki anlamda mağdur olmaktadır.
Hastanın sağlığının yapılan müdahale sonucunda kötüleşmesi veya ölmesi halinde çalışanlar Türk
Ceza Kanunu’nun olası kastla işlenmiş kasten yaralanma ve öldürme suçu hükümlerince veya bilinçli
taksirle işleme sebebiyet verme hükümlerince cezalandırılabilirler.
Tabii bu durumun sadece hukuki boyutu yoktur. Hastaya doğru tedavi uygulanması ve hastanın kendisine
uygulanan tedavi hakkında bilgilenmesi de konunun bir başka cephesini oluşturmaktadır. Sözel
orderla ilgili yapılan düzenlemeler her iki kapsamda da değerlendirilebilir.
Sağlık çalışanı ve hekim arasında hastaya uygulanacak tedaviyle ilgili yapılan telefon görüşmelerinin
kayıt altına alınması, hukuki ve tıbbi süreçlerin doğru işlemesi için günümüzde en uygun yöntemi
oluşturmaktadır.
Tedavi kaynaklı tıbbi hatalarla ilgili ülkemizde henüz yeterli veri yoktur. Bunun en önemli nedenleri
arasında bu konuda yapılan araştırmalara gerekli önemin verilmemesi ve personelin hataların bildirimi
durumunda yaşayacakları hukuki sıkıntıdan endişe duymaları sayılabilir.
Yapılan araştırmalar hata bildirimlerinin, tıbbi hataların oluşmadan önlenmesinde önemli kaynaklardan
biri olduğunu göstermektedir. Sağlık değerlendirme kuruluşu olan Healthgrades’in Nisan 2008 tarihli
araştırmasına göre tıp hatalarında hataların % 40’tan fazlası yanlış doz sonucu meydana gelmektedir.
Bundan da kasıt aşırı dozdur (Münir, 2009).
FDA’nın 1993 – 1998 yılları arasında incelediği raporlarda en yaygın olarak belirlediği hatalar ise sırasıyla;
uygun olmayan doz % 41, yanlış ilacın verilmesi % 16, ilacın yanlış yoldan kullanılması %
16’dır. Bu tür vakalarla ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ancak burada örneklerin çoğaltılması değil hataların
neden ortaya çıkarılamadığının değerlendirilmesi daha fazla önem taşımaktadır. Bu da yukarıda
belirttiğimiz gibi tıbbi hatalarla ilgili raporlama sisteminin eksikliğini bize işaret etmektedir.
456