23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

118 KONTAKT DERMATİTLER VE İLAÇ ERÜPSİYONLARI<br />

muna neden olmaktadır. Amitriptilin, gabapentin ve diğer bazı<br />

ilaçlar da ayrıca bu sendroma sebep olabilmekle beraber çok daha<br />

seyrek görülürler.<br />

Birçok hipersensitivite sendromu ateş ve eozinofili ile ilişkilidir<br />

ki bu ilaç erüpsiyonu, eozinofili ve sistemik semptomlar ile<br />

giden DRESS sendromu olarak bilinir. Sistemik semptomlar<br />

olan ateş ve kırgınlık, deri reaksiyonlarından önce gelişir. Genel<br />

olarak, basit ekzantemlere göre hipersensitivite sendromları tedaviye<br />

başladıktan sonraki daha geç bir dönemde meydana gelir<br />

(sülfonamid hipersensitivitesi gelişen bazı vakalar haricinde)<br />

ve bu süre sıklıkla 2 haftadan daha fazla ve bazen de ilaç kullanımından<br />

sonra haftalar ya da aylar sonrasını içermektedir. İlaç<br />

sınıflarının herhangi birinde, hipersensitivite reaksiyonuyla beraber<br />

erüpsiyonun birçok tipi görülebilir. Hastalarda morbiliform<br />

erüpsiyon veya büllöz erüpsiyon (eritema multiforme major,<br />

Stevens-Johnson sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz<br />

{TEN}) görülebilir. İlaca bağlı hipersensitivite reaksiyonları sıklıkla<br />

hastanın tedavideki ilk ilaç dozunu alma sürecinde gelişir.<br />

Antikonvülsan Hipersensitivite Sendromu<br />

Antikonvülsan<br />

hipersensitivite sendromu difenilhidantoin, fenobarbital,<br />

karbamazepin, lamotrijin ve diğer antikonvülsanlarla görülebileceğinden<br />

bu erüpsiyona, ilk verilen orjinal ismi olan 'dilantin<br />

hipersensitivite sendromu' yerine 'antikonvülsan hipersensitivite<br />

sendromu' adının verilmesi tercih edilmiştir. İnsidansı,<br />

bu gruptaki ilaçları kullanan hastaların 1000'de 1 ila 10000'de<br />

1’i arasında değişmektedir. Karbamazepin gibi depresyon tedavisinde<br />

sıkça kullanılan antikonvülsanlar bu reaksiyonu oluşturma<br />

açısından geniş bir risk havuzunda bulunmaktadır. Bu<br />

sendromda ilaç dozu risk faktörü olarak sayılmamaktadır.<br />

<strong>Deri</strong> reaksiyonu tipik olarak başlangıçta morbiliformdur fakat<br />

farklı hastalarda veya aynı hastada farklı zamanlarda çok çeşitli<br />

morfolojilerle kendini gösterebilir. Bu reaksiyonda ekzantem,<br />

eritrodermi, purpura, atipik hedef lezyonlar ile SJS ve<br />

TEN’i taklit eden şiddetli deri soyulması ve mukoz membran<br />

tutulumu olabilir. Her tip erüpsiyonun histolojik görüntüsü klinik<br />

morfoloji ile uyumludur ve hepsinin bu sendromda görülme<br />

olasılığı vardır. İlaca başladıktan sonraki ilk 2 ve 6 haftada(<br />

ortalama 3 hafta) ateşin gelişimi ile sendrom başlar. Erüpsiyon<br />

bunu takiben gelişir ki sıklıkla beraberinde yüz ödemi ve bazen<br />

akral belirginleşme vardır. Erüpsiyon bulguları ile birlikte bulgular<br />

akut enfeksiyoz mononükleoz belirtilerine benzer belirtiler<br />

vardır. Fizik muayenede hasta genellikle farenjit, lenfadenopati(%70)<br />

ve bazen hepatomegaliyle(%57) çok bitkin görülür.<br />

Laboratuar bulgularda eozinofili (%30), atipik lenfositoz, artmış<br />

karaciğer enzimleri (%51) ve nefrit (%11)in çeşitli kombinasyonlarına<br />

rastlanır. Daha karmaşık testler ile hiper/hipoglobinemi,<br />

supresör T lenfosit artışı, deri testlerinde hasarlı hücresel immün<br />

fonksiyon ve çeşitli otoantikorlar gibi çeşitli immün sistem<br />

değişiklikleri gösterilebilir. Lenf nodu biyopsileri sıklıkla reaktif<br />

hiperplaziyi gösterir fakat psödolenfoma da görülebilir.<br />

Erüpsiyon genişledikçe, özellikle koyu tenli kişilerde gövde<br />

ve ekstremitelerde yaygın noktasal püstüllerin gelişmesi tipiktir.<br />

Neden olan ilaç kesildiğinde bile, sendrom daha çok artma<br />

eğilimindedir. Birlikte görülen hepatit hayati öneme sahiptir.<br />

Bu sendromun patojenezi, eşlik eden veya reaktive olan viral<br />

enfeksiyon ve kullanılan ilaçlara karşı hastada üretilen toksik<br />

ve reaktif oksijen radikallerine bağlıdır. Bu metabolitler proteinlere<br />

bağlanırlar ve kişide immün duyarlılaşmaya sebep<br />

olurlar ya da sendromun çoklu tutulumuna neden olmak üzere<br />

karaciğer gibi çeşitli organlarda direkt toksik etki yaparlar. Birçok<br />

antikonvülsan aynı yoldan metabolize olduğundan, çapraz<br />

reaksiyonlar sıktır ki bu da alternatif olarak kullanılacak olan<br />

ilaç seçimini zorlaştırmaktadır. Fenitoin, fenobarbital ve karbamazepin<br />

arasındaki çapraz reaksiyon oranı %70 kadardır. Mevcut<br />

olan in vitro testler hastanın çapraz reaksiyon göstermeyeceği<br />

ilaç seçimine yardımcı olur.<br />

Lamotrijin yüksek oranda deri reaksiyonu yapma riskine sahiptir<br />

(%10 ya da daha çok). Eritema multiforme major (SJS,<br />

TEN), erişkinlerin yaklaşık 1000’de 1’inde ve çocukların 1000’de<br />

3’ünde rastlanmaktadır. Valproik asit lamotrijinin metabolizmasını<br />

inhibe etmekte ve ciddi deri reaksiyon gelişme riskini arttırmaktadir.<br />

Antikonvülsan hipersensitivite sendromunun yönetilmesi,<br />

uygun zemin ele alınması ve hastanın bulgularından diğer<br />

mümkün olası açıklamaların dışlanmasıyla başlar. Kullanılan<br />

ilaç acilen kesilmelidir. Bu ilaçlar arasında çapraz reaksiyon riski<br />

çok fazla olduğundan, bu sınıf içindeki ilaçların tedavi edici<br />

faydaları tekrar dikkatle değerlendirilmelidir. Eğer tedavi depresyon,<br />

kapalı kafa travması sonrası profilaksi veya atipik ağrı<br />

sendromları içinse, başka bir sınıf içindeki ilaç tedavisine geçilmesi<br />

uygun olur. Tedavi başlangıçta, hastalığın yaygınlığı ve<br />

ciddiyeti değerlendirilinceye kadar destekleyicidir. Bazı hastalar<br />

ilaç kullanımının kesilmesi ile iyileşirler. Eğer karaciğer ya<br />

da böbrek tutulumu varsa veya kişi çok hasta görünümlü veya<br />

hospitalize edilmesi gerekiyorsa ve hiçbir kontrendikasyonu<br />

yoksa sistemik steroid tedavisine başlanabilir. Bu sendrom,<br />

meydana getirdiği deri reaksiyonundan bağımsız olarak sistemik<br />

olarak kullanılan steroidlerle iyileşebilir. Sistemik steroid<br />

tedavisi altındaki TEN hastalarında artmış sepsis riski vardır.<br />

Steroid tedavisi gereken dozlarda kontrol edilerek devam edilmeli<br />

ve gittikçe azaltılarak kesilmelidir. Steroid tedavisi aylarca<br />

sürebilir. Eğer steroid tedavisi çok hızlı kesilirse, sendrom yineleyebilir.<br />

IVIG, steroide dirençli vakalarda başarıyla kullanılabilir.<br />

Antikonvülsan hipersensitivite sendromunu izleyen 1 ila 3<br />

ayda geçici hipotiroidizm gelişebilir.<br />

Sülfonamid Hipersensitivite Sendromu<br />

Sülfonamid<br />

hipersensitivite sendromu klinik olarak antikonvülsanlarla<br />

olan reaksiyonla aynı olmakla beraber, ortaya çıkışı sıklıkla ilaç<br />

kullanımından sonraki daha geç bir dönemdedir (genel olarak<br />

tedavi sonrası 7-14 gün sonra). Bununla beraber, sendrom tedaviden<br />

aylar sonra da çıkabilir. Sülfonamid tedavilerinin<br />

%0,1’den azında hipersensitivite komplikasyonu gelişmektedir.<br />

<strong>Deri</strong> reaksiyonu sıklıkla morbiliform ya da eritroderma şeklindeyken;<br />

SJS ve TEN benzeri ciddi büllöz reaksiyonlar da gelişebilir.<br />

Bu sendrom gelişen hastalar sıklıkla sülfonamid metabolizması<br />

sırasında ortaya toksik ve immünojenik hidroksilamin<br />

metabolitlerini detoksifiye edemeyen yavaş astilleyicilerdir. Sülfonamid<br />

hipersensitivite sendromu olan hastalarda, sülfonamidlerin<br />

reaktif hidroksilamin metabolitlerinin bağlandığı mikrozomal<br />

proteinleri tanıyan antikorlar oluşabilir. Sülfonamid hipersensitivite<br />

sendromu deri erüpsiyonuna uygun olarak topikal<br />

steroidlerle ve yukarıda antikonvülsan hipersensitivite sendromunda<br />

belirtilen sistemik komplikasyonlarda ise sistemik<br />

steroidlerle tedavi edilir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!