23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

816 KUTANÖZ VASKÜLER HASTALIKLAR<br />

trojen replasmanı almayan veya hem östrojen hem progestron<br />

alan kadınlara göre iki kat fazladır. Raynaud fenomeni olan hastalara<br />

kalsitonin geni ilişkili peptid infüzyonu verildiğinde, bu<br />

peptidlerin, hastalığın vazokonstriktif mediatörlerini engellediğini<br />

düşündürecek şekilde kontrol olarak kullanılan izotonik solüsyonlara<br />

kıyasla, el sıcaklığının arttığı gösterilir. Dolayısıyla,<br />

İzotonik solüsyonla tedavi edilen hastaların tersine, infüzyonlar<br />

ile tedavi edilen hastalarda ülserlerin iyileştiği gözlenmiştir.<br />

Tedavi<br />

Hem Raynaud fenomeni, hem de Raynaud hastalığında, soğuk<br />

maruziyetinden kaçınılmalıdır. Bu, sadece ekstremitelerin değil,<br />

bütün vücudun soğuktan korunması anlamına gelmektedir,<br />

çünkü vazospazm yalnızca vücudun soğumasıyla da tetiklenebilmektedir.<br />

Her mümkün olduğunda sıcak eldivenler giyilmelidir.<br />

Sıcak iklimde yaşama önerilmektedir. Parmak uçları travmadan<br />

korunmalıdır. Sigara kullanımı kesinlikle yasaktır.<br />

Günde üç kere 10 -20 mg arası nifedipin veya günde 3 kere 1<br />

mg’dan, günde 3 kere 3 mg’a kadar prazosin vazodilatör ilaçların<br />

kullanımı yardımcı olabilir. Nifedipin, altın standart kabul edilmektedir<br />

ve hastaların üçte ikisi tedaviye oldukça iyi cevap vermektedir.<br />

Amlodipin, isradipin, nikardipin ve felodipin gibi daha<br />

yeni olan ikinci kuşak dihipropiridinlerin de etkili olduğu ve az<br />

sayıda yan etki oluşturduğu gösterilmiştir. Sildenafil ve benzer<br />

ilaçlar da kullanılabilir. Pentoksifilin ve stanozolol kullanımı da,<br />

tedavide değişik derecelerde başarı sağlamıştır. Bir anjiyotensin IIreseptör<br />

tip I antagonisti (losartan) veya bir selektif serotonin reuptake<br />

inhibitörü (floksetin), inatçı olgularda etkili olabilir. Günde<br />

üç kere 50 mg tolazolin hidroklorid (Priscoline), hafif olgularda<br />

yardımcı olabilir. Bir açık olgu serisinde, düşük doz laser uygulamasının<br />

da umut verici olduğuna dair bulguların ortaya çıkması,<br />

bazı hastalarda fiziksel modalitelerin, ilaç tedavisinin yerine veya<br />

ona ek olarak kullanılabileceği ihtimalini ortaya koymuştur.<br />

Yağlı baz içerisinde %2 nitrogliserin’in lokal uygulanması<br />

(Nitro-Bid, Nitrostat) bazı hastalarda rahatlama sağlayacaktır<br />

ancak topikal vazodilatörler, kan akımını daha vaskülarize bölgelere<br />

kaydırabilmeleri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Dil<br />

altı nitrogliserin uygulamasının, sadece 10 hastanın 2’sinde etkili<br />

olduğu görülmüştür. Sekizinde ise, biofeedback eğitimi ile düzelme<br />

sağlanmış ve bu düzelme, seansların bitiminden 8 hafta<br />

sonrasına kadar devam etmiştir.<br />

Trofik değişikliklerin de görüldüğü, hastayı engelli kılan<br />

ağır Raynaud olgularında, sempatektomi uygulamasının başarılı<br />

olduğu görülmüştür. Alt ve üst ekstremitelerin sempatik innervasyonunu<br />

sağlayan sempatik zincirin de çıkarılmasını içeren<br />

sempatik ganglionektomi uygulaması ile bazı serilerde iyi<br />

veya mükemmel sonuçlar elde edilmiştir. Maalesef uygulama<br />

genellikle geçicidir ve etki süresi 6 ay ile 2 yıl arasında değişir.<br />

ERİTROMELALJİ<br />

Aynı zamanda erythermalgia veya acromelalgia da denilen, paroksismal<br />

vazodilatasyonun bu ender şeklinde, ayaklar etkilenir.<br />

Ayaklarda yanma, lokalize ağrı, kızarıklık ve cilt ısısında artış<br />

görülür. Sık olmamakla beraber, üst ekstremiteler de etkilenebilir.<br />

Paroksismal yanmalar, birkaç dakika ile birkaç gün arasında<br />

değişen süreler boyunca devam edebilir ve genellikle çevre<br />

ısısının artması ile tetiklenir. Eritromelalji bazen Raynaud<br />

sendromu ile birlikte görülebilir. Bu durum, birinin vazodilatasyon,<br />

diğerinin vazokonstriksiyon kaynaklı olması nedeniyle ilginç<br />

bir paradoks oluşturur.<br />

Hastalık, polisitemya vera, trombotik trombositopenik purpura,<br />

trombositemi, periferik nörit, miyelit, multipl skleroz, sistemik<br />

lupus eritematozis (SLE), hipertansiyon veya diabetes mellitus<br />

gibi hastalıklara sekonder olabildiği gibi, primer de olabilir.<br />

İzopropil alkol maruziyetinden ve Clitocybe acromelalgia ve Clitocybe<br />

amoenolens mantarları ile meydana gelen zehirlenmelerden<br />

sonra bu hastalığın edinsel olarak oluştuğu bildirilmiştir. Hastaların<br />

tedavisinde, kalsiyum kanal blokerleri ve siklosporin kullanılmıştır<br />

ancak bu ilaçlar hastalığı alevlendirebilir, indükleyebilir.<br />

Çocukluk çağı eritromelaljisinde, genellikle altta yatan bir hastalık<br />

yoktur. Çocukluk çağında görülen bu durum ailesel olabilir ve<br />

aspirine dirençli olma eğilimindedir. Otozomal dominant kalıtım,<br />

2q kromozomuna ve duysal ve sempatik nöronlarda eksprese<br />

edilen voltaj-anahtarlı bir sodyum kanalının α alt ünitesini kodlayan<br />

SCN9A genindeki mutasyonlara bağlıdır. Patofizyolojisi pek<br />

aydınlatılamamıştır. Birçok kişi, hastalığın periferik küçük lif nörotransmisyonlarına<br />

ve bozulmuş trombosit fonksiyonlarına bağlı<br />

olduğunu düşünür. Çalışılan hastaların çoğunda, periferik sempatik<br />

liflerde (C lifleri) ileti bozukluğu gösterilmiştir.<br />

Trombositoz nedeniyle oluşan eritromelalji genellikle aspirine<br />

iyi yanıt verir. Altta yatan bir hastalık nedeniyle oluşan eritromelalji,<br />

primer hastalığın tedavisi ile gerileme eğilimindedir.<br />

Soğuk suya batırma gibi cildi soğutan yöntemler ile semptomlar<br />

azaltılabilir. Bazı hastalarda serotonin antagonistleri (metiserjid,<br />

pizotifen ve sertralin) ile iyi sonuçlar elde edilmesi, hastalığın<br />

periferik serotonin aktivitesi sonucu oluşabileceğini düşündürür.<br />

Körlü bir çalışmada, 0.4-0.8 mg/gün mizoprostol uygulamasının<br />

etkili olduğu gösterilmiştir. Küçük bir çift körlü çalışmada,<br />

sentetik bir prostasiklin analoğu olan iloprostun etkili<br />

olduğu gösterilmiştir. Propranolol, klonazepam, siproheptadin,<br />

trisiklik antidepresanlar, gabapentin gibi antikonvülsanlar, epinefrin,<br />

efedrin, dil altı izoproteranol hidroklorid, nitrogliserin<br />

yağı, prednizon, flebotomi, sodyum nitroprussid, venlafaksin,<br />

oral magnezyum, lumbar ganglionektomi ve periferik sinir bloğu<br />

veya kesilmesi gibi çeşitli tedavi yöntemleri de tek veya az<br />

sayıda hastalarla başarılı sonuçlar vermiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!