23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sifiliz<br />

359<br />

kor bulunduğunda yanlış-negatif sonuçlar (prozone phenomenon)<br />

ortaya çıkar, bu da bir istisna oluşturur. Serumdaki gerçekpozitiflik<br />

sulandırılmış testlerde saptanır. Ayrıca, nadiren seronegative<br />

sekonder sifiliz AİDS’Lİ hastalarda da meydana gelir.<br />

Etkilenmiş dokularda karanlık saha incelemesi veya histolojik<br />

inceleme ile spiroketin gösterilmesi, özellikle seronegatif olan<br />

hastalarda olmak üzere tanıyı doğrulamak için kullanılabilir.<br />

Sifiliz çok uzun zamandır ‘büyük taklitçi’ olarak bilinir çünkü,<br />

çeşitli deri bulguları hemen hemen her deri hastalığını ya da<br />

sistematik hastalığı taklit edebilir. Özellikle her ikisi de gövdede<br />

başladığı için Pityriasis rosea sekonder sifiliz le karıştırılabilir.<br />

Madalyon, kenarları ince skuamlı, deri kıvrımlarına uyan oval<br />

yamalar, lenfadenopati yokluğu ve nadir mukoza lezyonları,<br />

pitriyazis rosea’yı sekonder sifilizten ayırt etmeye yardımcı<br />

olur. İlaç döküntüleri benzer görüntüyü verebilir:ancak, bunlar<br />

skarlatiniform veya morbilliform olma eğilimindelerdir. İlaç<br />

döküntüleri genelde kaşıntılıdır, oysa sekonder sifiliz genelde<br />

değildir. Liken planus papüler sifilize benzeyebilir. Liken planus’un<br />

tipik papülleri yassı, çokgen, Wickham çizgileri olan papüllerdir<br />

ve Koebner fenomeni gösterir. Kaşıntı liken planus’te<br />

şiddetli olur, sifilizde ise daha az yaygın ve daha az şiddetli<br />

olur. Psoriasis papuloskuamöz sekonder sifilizden, sonrakinde<br />

adenopatinin bulunması, mukoza yamaları ve alopesinin varlığıyla<br />

ayırt edilebilir. Sarkoidozis morfolojik olarak tıpkı sekonder<br />

sifiliz gibi lezyonlar üretebilir. Histolojik olarak, çok sistemli<br />

tutulum, adenopati ve granulomatöz iltihap iki hastalıkta da<br />

ortaktır. Serolojik testler ve biyopsi örnekleri bu iki hastalığı<br />

ayırt edecektir.<br />

Sekonder sifilizdeki mukoza lezyonlarının ayırıcı tanısı<br />

önemlidir. Enfeksiyöz mononükleozis, sifiliz için biyolojik yanlış-pozitif<br />

test sonucuna neden olabilir ancak yüksek heterofil<br />

antikor titresiyle tanı konur. Coğrafik dil sifilizdeki deskuamatif<br />

lekelerle ya da mukoza yamalarıyla karıştırılabilir. Coğrafik dil<br />

başlıca dilin kenarlarında nispeten geniş alanlarda, genelde birleşmiş<br />

olarak ve lobule hatlarla meydana gelir. Birkaç ay ya da<br />

yıl devam eder, tutulumun boyu ve derecesi günden güne değişir.<br />

Nükseden aftöz ülser bir ya da birkaç ülsere yol açabilir, çapı<br />

1 ila 3 mm, hiperemik kenarlarla sarılmış, grimsi bir zarla<br />

kaplanmış olarak nonkeratinize mukozal epitelinde özellikle dişeti<br />

sulkusunda olur. Uzun süreli nüks hikayesi tipiktir. Dilin<br />

yan tarafındaki sifiliz, ağızda tüylü lökoplaziye benzeyebilir.<br />

Latent Sifiliz<br />

Sekonder sifiliz lezyonları geçince latent bir dönem ortaya çıkar.<br />

Bu birkaç ay sonra bitebilir ya da hastanın hayatı boyunca kalmaya<br />

devam eder. Tedavi görmeyen hastaların %60 ila 70’i hayatları<br />

boyunca latent dönemde asemptomatik kalır. Bu latent<br />

dönem içerisinde sifilizin herhangi bir klinik işareti yoktur, fakat<br />

sifiliz için olan serolojik testler reaktiftir. Latent dönemin<br />

başlarında bulaşıcılık devam eder: en az iki sene süresince erken<br />

latent sifilizi olan bir kadın doğmamış çocuğuna bulaştırabilir.<br />

Tedavi için erken latent döneminin (1 senelik yada bilinmeyen süre) ayırt edilmesi<br />

önemlidir.<br />

Geç Sifiliz<br />

Hastalık Kontrol Merkezinin tanımına göre geç sifiliz bir seneyi<br />

aşan süresi olan bir enfeksiyon, ya da Dünya Sağlık Örgütünün<br />

tanımına göre, iki seneyi aşan süreye sahip bir enfeksiyondur.<br />

Üç hastanın sadece birinde geç sifilizte enfeksiyon komplikasyonu<br />

gelişir.<br />

Tersiyer Kütanöz Sifiliz<br />

Tersiyer sifilidler çok sıklıkla enfeksiyondan üç ila beş yıl sonra<br />

ortaya çıkar. Tedavi görmeyen hastaların %16’sında ciltte, mukozada,<br />

kemikte ya da eklemlerde tersiyer lezyonları gelişebilir.<br />

Ciltteki lezyonlar lokalizedir, gruplar oluştururlar, tahrip edicidir<br />

ve iz bırakarak iyileşir. Treponema karanlık saha muayenesiyle<br />

ya da gümüş boyamayla genelde bulunmaz fakat PCR ile<br />

ortaya çıkarılabilir.<br />

Tersiyer kütanöz sifilizin nodüler sifiliz ve gom olarak iki<br />

ana türü tanımlanmış olmasınas rağmen bazen bunları ayırt etmek<br />

zordur. Nodüler, nodüloülseratif ve tüberküler türleri,<br />

2mm çapında ya da daha geniş kırmızımsı-kahve ya da bakır<br />

renklerinde, sert, papül ya da nodül olarak meydana gelir. Tek<br />

lezyonlar genelde yapışık skuamlarla ya da krutla kaplıdır. Lezyonlar<br />

halkalar oluşturma eğilimindedirler ve eskiler gerilerken<br />

yeni lezyonlar bunların hemen ötesinde gelişir,böylece karakteristik<br />

daireler ve serpijinöz desenler ortaya çıkar. Tipik ve<br />

karakteristik tipi böbrek şeklinde olan lezyondur. Bunlar sıklıkla<br />

kolların ekstansör yüzlerinde ve gövdenin arka kısımlarında<br />

meydana gelir. Bu gibi yamalar farklı gelişim devrelerinde olan<br />

nodüller tarafından oluşmuştur, bu yüzden sikatris ve pigmentasyon,<br />

taze ve ülsere lezyonlarla birlikte bulunur. Yüzdeki nodüller<br />

lupus vulgaris’e çok benzerler. Hastalık tedavi edilmediği<br />

zaman sürecin sona ermesi yıllar alabilir, ciltte daha geniş<br />

bölgelere yavaşça yürüyebilir. Nodüller genişleyebilir ve ileride<br />

acısız, yuvarlak, pürüzsüz tabanlı, birkaç milimetre derinlikte<br />

ülserler oluşturacak şekilde dağılabilir. Bu keskin sınırlı ülserler<br />

yer yer genişler ve toplam avuçiçi büyüklüğünde birleşmiş serpijinöz<br />

sifilitik ülserler şeklinde, senelerce kalabilir.<br />

Gomlar, tek taraflı, izole, tek ya da saçılmış lezyonlar olarak<br />

veya nodüler sifilide benzeyen serpijinöz karakterde oluşabilir.<br />

<strong>Deri</strong>ye sınırlı olabilir, ya da daha derin dokulardan kaynaklanarak<br />

açılabilir ve cildi ikincil olarak tutabilir. Küçük nodüller halinde<br />

başlayan tek lezyonlar, yavaş yavaş birkaç santime kadar<br />

genişler. Merkezi nekroz yaygındır ve yüksek kenarlı, jelatinöz,<br />

nekrotik tabanlı derin keskin sınırlı ülser oluşumuna yol açabilir.<br />

Yeniden, bir bölgede iyileşme devam ederken, bir diğer bölgede<br />

ilerleme devam edebilir. Olasılıkla izole gomların en sık<br />

yerleşimi, sıklıkla geniş infiltre alanlarda, derin keskin sınırlı<br />

ülserlerin oluştuğu alt bacaklardır.<br />

Histolojik olarak, geç sifilizin nodüler lezyonları, genellikle<br />

sekonder sifilize benzeyen değişiklikler gösterir, buna ek olarak<br />

değişen sayılarda multinükleer dev hücreleri içeren tüberküloid<br />

granulomlar içerir. Epidermis hiperplastikten ziyade atrofik<br />

olur. Gomlarda lezyonlar geriledikçe granulom içinde nekroz ve<br />

fibrozis görülür. Spiroketler azdır.<br />

<strong>Klinik</strong>çiler, geç sifilizin tanısında sifilizin serolojik testlerine<br />

oldukça güvenirler. VDRL ve RPR gibi nontreponemal testler<br />

vakaların yaklaşık %75’inde pozitiftir. FTA-ABS ve MHA-TP gibi<br />

treponemal testler hastaların %100’üne yakınında pozitiftir.<br />

Karsinoma tanısı da düşünülen mukoza lezyonları görülürse,<br />

histolojik inceleme yapılır. Karanlık saha muayenesi her zaman<br />

negatif olduğundan kullanılmaz, fakat biyopsi örneğinin PCR’ı<br />

pozitif olabilir. Geç sifilizde müköz membranlar tutulur; dil sık

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!