23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

470 KRONİK BÜLLÜ DERMATOZLAR<br />

Patojenez<br />

Patojenez BP’dekine benzerdir. Bununla birlikte hormonal faktörler<br />

hastalık görünümünü etkiler. Hamile hastalar, menstruasyondaki<br />

kadınlar ve oral kontraseptif alanlarda görülmekle birlikte,<br />

hidatiform mol ve koryokarsinoma ile ilişkili olarak bulunabilir.<br />

IgG antikorları lamina lusidaya bağlanır ve komplemanı<br />

fikse eder. Aktifleşmiş eozinofiller, nötrofiller ve baskın olarak<br />

Th2 fenotip olmak üzere T hücreleri bül formasyonuyla ilişkilidir.<br />

Kronik PG hastaları daha yaşlı, multigravid, önceki gebeliklerinde<br />

PG hikayesi olma eğilimindedir. Sıklıkla yaygın deri ve<br />

mukozal tutulumları vardır. IgG1 alt tipi çoğunlukla bulunur.<br />

Kronik PG’li bir hastada BP180’in C-terminal kısmına karşı antikorlar<br />

saptanmıştır. Aynı bölge sikatrisyel pemfigoidli ve bazı<br />

BP’li hastalarda da hedef olmaktadır.<br />

Histopatoloji<br />

Eozinofiller ve biraz nötrofille birlikte bir subepidermal bül genellikle<br />

bulunur. Ürtikeryal BP’de olduğu gibi ürtikeryal evrede<br />

eozinofiller dermoepidermal bileşke boyunca dizilirler. Civatte<br />

cisimciği bulunabilir. DİF’de tüm hastalar dermoepidermal bileşkede<br />

lineer biçimde C3 birikimine sahiptir. Ayrıca yaklaşık<br />

%25-40’ı saptanabilir IgG’ye sahiptir. Geleneksel İİF ile hastaların<br />

%25’i dolanan IgG anti bazal membran zon antikoruna sahiptir,<br />

ancak komplemanla zenginleştirilmiş İF ile yaklaşık<br />

%75’inde, bir kompleman fikse eden IgG antikoru olan PG faktör<br />

gösterilir. İmmünelektron mikroskopi, tıpkı BP’de olduğu<br />

gibi, lamina lüsida seviyesinde C3 ve IgG birikimi ile birlikte<br />

bül oluşumunu göstermektedir.<br />

Ayırıcı Tanı<br />

Düşünülmesi gereken esas tanı gebeliğin ürtikeryal papül ve<br />

plaklarıdır (PUPPP). Ayırıcı tanı eritema multiforme, ilaç reaksiyonları<br />

ve büllöz uyuzu içerir. Akrodermatitis enteropatikada<br />

her gebelikte büllöz erüpsiyon şeklinde alevlenmeler bildirilmiştir.<br />

Biyopsi, immünfloresan bulguları ve klinik seyir tanıyı<br />

koydurur.<br />

Tedavi<br />

PG’nin bazı hafif vakalarında güçlü yerel steroidler yeterli olabilir.<br />

Diğer vakalarda 40mg/gün oral prednizon dozu genellikle<br />

etkilidir. Doz, günaşırı verilen en düşük etkin dozlara kadar<br />

azaltılmalıdır. Piridoksinin bazı vakalarda etkin olduğu bildirilmiştir.<br />

Doğumdan sonra devam eden PG, nikotinamidle birlikte<br />

çeşitli tetrasiklinlerle tedavi edilmiştir. Bazı şiddetli vakalar<br />

siklofosfamid, dapson, metotreksat, IVIG veya plazmaferezle tedavi<br />

gerektirir.<br />

GEBELİĞE BAĞLI DİĞER DERMATOZLAR<br />

Gebeliğin İntrahepatik Kolestazı<br />

(Prurigo Gravidarum)<br />

Gebelikle ilişkili bu hastalığın primer deri lezyonları yoktur ve<br />

genellikle sadece şiddetli jeneralize kaşıntı ve sarılıkla kendini<br />

gösterir. Sekonder ekskoriyasyonlar bulunabilir. Kolestazdan<br />

kaynaklanır ve gebeliğin geç döneminde görülür, doğum sonrası<br />

düzelir ve sonraki gebeliklerde nüks edebilir. Fetal komplikasyonların<br />

insidansında artış vardır. 3192 gebeliğin %0.5’inde<br />

görülmüştür. Ursodeoksikolik asit ve S-adenosil-L metioninin<br />

her ikisi de kaşıntıyı düzeltir ama önceki karaciğer fonksiyonlarını<br />

düzeltmek bakımından daha etkilidir.<br />

Gebeliğin Polimorfik Erupsiyonu<br />

Bazı araştırmacılar gebeliğin tüm kaşıntılı enflamatuvar dermatozlarını<br />

gebeliğin polimorfik erüpsiyonu adı altında gruplamayı<br />

önermişlerdir. Bu dikkate değer bir iddiadır, çünkü gebeliğin<br />

birçok kaşıntılı erüpsiyonu özgün değildir veya gebeliğin pruritik<br />

ürtikeryal papül ve plaklarının değişik görünümleridir ve<br />

bunları güvenli bir şekilde ayırt eden, tutarlı hormonal ya da<br />

immünopatojenik faktörler yoktur. Bu erüpsiyonlar yaklaşık<br />

olarak 120-240 gebelikte 1 görülür.<br />

Gebeliğin Ürtikeryal Papül ve Plakları<br />

Lawley ve<br />

ark., 1979’da ilk defa gebeliğin pruritik ürtikeryal papül ve<br />

plakları adı altında yedi hasta bildirmiştir. Bu erüpsiyon abdominal<br />

strialar içerisinde 1 yada 2mm’lik lezyonlar olarak başlayan<br />

eritemli papül ve plaklarla karakterizedir. Bunlar birkaç<br />

günlük seyirde karın, kalçalar, uyluklar ve bazı vakalarda kollar<br />

ve bacakları tutacak şekilde yayılabilir. Göğüs üst kısım, yüz ve<br />

mukoz membranlar genellikle korunur. Lezyonlar ürtikeryal<br />

plaklar, bazen figüre şekiller oluşturacak şekilde birleşirler ve<br />

nadiren sponjiyotik veziküller bulunur. Yoğun kaşıntı karakteristiktir.<br />

PG’in aksine doğum sonrası başlangıç ya da alevlenme<br />

nadirdir. Fetal ve maternal sonuç bu erüpsiyon tarafından etkilenmez<br />

ve yalnızca nadiren yenidoğanlar PUPPP’un geçici lezyonlarını<br />

gösterebilir.<br />

Bu döküntü %75 sıklıkta primigravidalarda görülür ve nadiren<br />

sonraki gebeliklerde tekrarlar. Üçüncü trimesterin geç döneminde<br />

başlar ve doğumla düzelir. Birçok çalışmada annenin kilo<br />

artışı ile bu dermatozun gelişimi ilişkisi araştırılmıştır.<br />

PUPPP’lu hastaların, hastalıksız olanlara göre ortalama kilo artışı<br />

ve abdominal distansiyonu daha fazladır. İkiz ve üçüz taşıyan<br />

gebelerde daha yaygındır.<br />

Histolojik bulgular değişken eozinofil sayısı ve dermal<br />

ödemle birlikte üst ve orta dermiste perivasküler lenfohistiositik<br />

bir infiltrattan oluşmaktadır. Fokal sponjiyoz, parakeratoz ve<br />

krutlar bulunabilmesine rağmen, epidermis genellikle normaldir.<br />

Direk immünfloresan sonuçları negatiftir ya da spesifik değildir.<br />

Genellikle güçlü topikal steroidler döküntüyü kontrol etmede<br />

gerekirler. Az sayıda hastada prednizon ihtiyacı olmuştur.<br />

Hastalık, doğum sonrası düzelir.<br />

Gebeliğin Papüler Dermatiti<br />

Gebeliğin papüler dermatiti<br />

tartışmalı bir antitedir. Kaşıntılı, her birisinin üzerinde<br />

küçük, sert, santral krut bulunan, 3-5mm eritemli papüllerden<br />

oluşan jeneralize bir döküntü olarak tanımlanmıştır. Lezyonlar<br />

gebeliğin herhangi bir döneminde çıkabilir ve genellikle doğumla<br />

düzelir. 24 saatlik idrarda belirgin artmış korionik gonadotropin<br />

bu durum için belirteç olarak vurgulanmaktadır.<br />

Sistemik steroid uygulaması döküntünün kontrolünü sağlamada<br />

etkili olarak bildirilmiştir. Bu durum sonraki gebeliklerde<br />

tekrarlayabilir. Spangler tarafından bildirilen yüksek fetal ölüm<br />

insidansının günümüzde abartılı olduğu düşünülmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!