23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

120 KONTAKT DERMATİTLER VE İLAÇ ERÜPSİYONLARI<br />

ile aynı klinikte olup histolojisinde deri T-hücre lenfomasına<br />

benzer görünümün olduğu durumdur. Genellikle, keratinosit<br />

nekrozu ve dermal ödem gibi diğer bazı bulgular bu durumu<br />

gerçek lenfomadan ayırmaya yardımcı olur. Önemli olarak, bu<br />

ilaca bağlı reaksiyonda derideki ve kandaki T lenfosit reseptör<br />

gen yeniden düzenlenmesi pozitif olabilir ve bu durum dikkatsiz<br />

bir araştırmacı için gizli bir tehlike işareti olabilir. Daha nadir<br />

olarak sıklıkla yaşlı beyaz erkeklerde ilaç kullanımından aylar<br />

sonrasında ilaçlar plak veya nodül gelişimine neden olabilirler.<br />

Lenfadenopati ve dolanan Sezary hücrelerine de rastlanabilir.<br />

İlaç kullanımının kesilmesiyle psödolenfoma da geriler. Primer<br />

olarak duyarlı olan ilaçlar; antikonvülsanlar, sülfürlü ilaçlar<br />

(tiyazid diüretikleri gibi), dapson ve antidepresanlardır. Aşılar<br />

da ayrıca psödolenfomaya sebep olabilir.<br />

Ürtiker/Anjiyoödem<br />

İlaç kullanımı, immünolojik ya da immünolojik olmayan yollardan<br />

ürtiker oluşumuna neden olabilir. Başka bir deyişle, klinik<br />

olarak lezyonlar kaşıntılı ürtiker plakları ve anjiyoödemdir. Ürtiker,<br />

bronkospazm, laringospazm ve hipotansiyon ile seyreden<br />

çok ciddi bir anafilaktik reaksiyonun parçası olabilir. Bu tipteki<br />

reaksiyonun riskinin değerlendirilmesinde acil deri hipersensitivite<br />

testleri ve bazen RAST testi yararlı olabilir.<br />

Aspirin ve NSAİİ'lar non-immünolojik ürtiker reaksiyonlarının<br />

en sık nedenidirler. Prostaglandin metabolizmasını uyarırlar<br />

ve mast hücre degranülasyonunu arttırırlar. Böylece diğer<br />

sebeplerden oluşan kronik ürtikeri de tetikleyebilirler. Asetil<br />

içermeyen salisilatlar (trilisat ve salsalat) bronkospazm öyküsü<br />

olan hastalarda aspirin ile çapraz reaksiyona girmezler ve güvenilir<br />

bir alternatiftirler. Non-immünolojik ürtikere neden olan<br />

diğer ajanlar, radyokontrast maddeler, opiyatlar, tübokürarin ve<br />

polimiksin B'yi içerir. Önceden yapılan testler radyokontrast<br />

maddelerin neden olduğu anafilaksi olasılığını dışlayamaz. Düşük<br />

osmolariteli radyokontrast maddelerin kullanımı ve antihistaminiklerle,<br />

sistemik steroidlerle, astım hikayesi olanlarda<br />

teofilinle önceden tedavi olunması, radyokontrast maddelerle<br />

gelişebilecek reaksiyon olasılığını azaltmaktadır.<br />

İmmünolojik ürtiker, en sık olarak penisilin ve beta laktam<br />

antibiyotiklerle ilişkilidir. Penisilin ya da metabolitlerine karşı<br />

oluşan IgE antikorları ile ilişkilidir. Penisilin teması sonrasında<br />

gelişen ürtiker öyküsü olan hastalarda penisilin ve onun major<br />

ya da minör metabolitleriyle deri testlerinin yapılması hastaların<br />

değerlendirilmesinde faydalı olur. Hastanın deri testi pozitif<br />

ise alternatif bir antibiyotik kullanımına geçilmeli veya desensitizasyon<br />

protokolüyle hastaya penisilin verilmelidir. Penisilin<br />

allerji öyküsü olan çoğu hastanın deri testleri negatiftir. Bu hastalar<br />

düşük olasılıklı ciddi yan etki gelişimi gözönünde bulundurularak<br />

penisilin ile tedavi edilebilirler. Eğer başlangıç reaksiyonu<br />

semisentetik bir penisilinle birlikteyse, hastanın standart<br />

penisilin türevi ajanlar ile yapılan deri testleri negatif olabilir ve<br />

halen anafilaksiye gidebilir. Bu, amoksisilindeki gibi açil tarafındaki<br />

zincire karşı Ig E antikorlarının oluşumu nedeniyle olabilir.<br />

Penisilin allerjisi olan hastaların sefalosporinlere karşı da reaksiyon<br />

oranları artmıştır. Sefaklorda anafilaktik reaksiyonların<br />

yarısı penisilin alerjisi öyküsü olan kişilerde gelişir. Penisilin allerjisi<br />

olan kişilerde üçüncü kuşak sefalosporinler birinci ya da<br />

ikinci kuşak sefalosporinlere oranla daha az reaksiyona sebep<br />

olurlar.<br />

Bupropion sıklıkla sigara bırakma tedavisi ve depresyonda<br />

kullanılmaktadır. Bu ilaç hepatit ve serum hastalığı benzeri bir<br />

sendromla birlikte olabilen ürtikeri tetikleyebilir. Kinik durumda<br />

görünür bir paradoksa sebep olacak şekilde iki antihistaminik,<br />

setirizin ve hidroksizin ürtiker oluşumunu tetikleyebilir.<br />

Anjiyoödem, ACE inhibitörleri ve anjiyotensin 2 antagonistlerinin<br />

bilinen bir komplikasyonudur. Zenciler beyazlara oranla<br />

beş kat daha fazla riske sahiptirler. Lisinopril ve enalapril, kaptoprile<br />

oranla daha sık olarak anjiyoödeme neden olurlar. Anjiyoödem<br />

tipik olarak tedaviye başlanan hafta içinde gelişmekle<br />

beraber, tedavi başlangıcından aylar sonrasında da gelişebilir.<br />

Ataklar, %45 kadar hastanın hospitalizasyonunu, %27'den daha<br />

fazla hastada yoğun bakım ihtiyacı ve %18 kadar hasta da entübasyon<br />

ihtiyacı gösterecek ölçüde ciddi olabilir ki. Etkilenen<br />

hastaların çeyreğinde daha öncesinde geçirilmiş anjiyoödem<br />

öyküsü vardır. Kaptopril, ürtiker plakları çevresinde alevlenme<br />

reaksiyonuna sebep olur. Doz azaltıldığında lezyonda gerileme<br />

gözlendiğinden anjiyoödem doza bağlı görünmektedir. Tüm bu<br />

faktörler anjiyoödemin ACE inhibitörlerinin normal farmakolojik<br />

etkileri sonucunda geliştiğini düşündürmektedir. ACE inhibitörlerince<br />

kininaz 2 inhibisyonu doku kinin düzeylerini arttırmakta,<br />

bu da ürtiker lezyonlarını ve anjiyoödemi arttırmaktadır.<br />

Bu etkinin doza bağlı olmasına rağmen, tek bir anjiyoödem atağı<br />

geçiren ACE inhibitör kullanıcılarında ikinci atak için 10 kat<br />

daha fazla risk vardır ve tekrarlayan ataklar çok daha ciddi seyretmektedir.<br />

Kırmızı Adam Sendromu<br />

Vankomisinin intravenöz infüzyonu, özellikle infüzyon hızlı yapıldıysa<br />

sıklıkla karakteristik bir reaksiyon olan 'kırmızı adam<br />

sendromu' denilen bir komplikasyona neden olur. İnfüzyonun<br />

herhangi bir zamanında başlangıçta sıklıkla boynun arkasında,<br />

bazen de üst gövde, yüz ve kollara dağılmak üzere bir maküler<br />

erüpsiyon gelişir. Anjiyoödem gelişimi de gözlenmiştir. Birlikte<br />

hipotansiyon gelişebildiği gibi kaşıntı ve ısı artışı da gelişebilmektedir.<br />

Hipotansiyon kardiyak arreste neden olabilecek kadar<br />

ciddi olabilir. Bu reaksiyon kandaki yüksek histamin miktarından<br />

dolayı oluşur. Kırmızı adam sendromu çoğu hastada antibiyotik<br />

infüzyon hızını azaltarak veya H1 ya da H2 antihistaminikler<br />

ile ön tedavi uygulanarak önlenebilir. Bu reaksiyon tipik<br />

olarak vankomisin ile tanımlanmasına rağmen; siprofloksasin,<br />

amfoterisin B, rifampisin, infliksimab ve teikoplanin ile de<br />

gelişebilir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!