23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

412 VİRAL HASTALIKLAR<br />

Resim 19-58 Epidermodisplazya verrusiformis.<br />

HPV-3 ve -10’un oluşturduğu tipik yassı siğillerle birlikte olabilir.<br />

Ayrıca, gövdede, kırmızı, bronz veya kahverengi yama/plaklar<br />

ya da hipopigmente, hafifçe skuamlı, tinea versikolora<br />

benzeyen plaklar olur (Resim 19-58). Dirseklerdeki lezyonlar<br />

psoriasisi andırabilir. Alında, boyunda ve gövdede, seboreik<br />

keratoza benzer lezyonlar da görülebilir.<br />

Epidermodisplazya verrusiformise-özgü HPV enfeksiyonunun<br />

histolojik özellikleri çok karakteristiktir. Üstteki epidermis<br />

hücrelerinin berrak, dumanlı veya açık-mavi soluk bir sitoplazmaları<br />

ve santral piknotik bir nükleusları vardır.<br />

Hastaların % 30 ile % 60’ında SHKler gelişir. <strong>Deri</strong> kanserleri en<br />

sık güneş gören yerlerde ortaya çıkar ancak vücudun herhangi bir<br />

yerinde de olabilir. Yirmi ile kırk yaşlarında ortaya çıkmaya başlarlar.<br />

<strong>Deri</strong> kanserleri, Afrikalı hastalarda daha nadirdir, bu durum,<br />

deri pigmentasyonunun koruyucu bir etkisi olduğunu düşündürmektedir.<br />

Epidermodisplazya verrusiformis deri kanserlerinin<br />

% 90’ından fazlasında HPV-5, -8 ve -47 bulunur. SHK’ler de<br />

novo gelişebilir ancak genellikle, çok sayıda aktinik keratoz veya<br />

Bowen hastalığı lezyonları zemininde ortaya çıkar. Cerrahi tedavi<br />

önerilmektedir. Radyasyon tedavisi kontrendikedir. Eğer deri<br />

grefti gerekli olursa, deri greftlerinin, kalça veya kolların iç yüzü<br />

gibi güneşten korunan bölgelerden alınması gerekir.<br />

Epidermodisplazya verrusiformisin tedavisi, deri kanserleri<br />

açısından cerrahi girişimin yanısıra, başlıca önleyici yöntemlerden<br />

oluşur. Sendrom tanısı konar konmaz, güneşten sıkı bir şekilde<br />

kaçınma ve korunmaya başlanmalıdır. Kseroderma pigmentozumu<br />

olan çocuklar için olan yaklaşıma benzer bir yaklaşım<br />

uygulanmalıdır.<br />

Epidermodisplazya verrusiformisi olan hastalarda kanserlerin<br />

hangi mekanizmayla oluştuğu açık değildir. HPV-5 proteinleri,<br />

p53’e ya da pRb’ye bağlanmazlar. Epidermodisplazya verrusiformisi<br />

olan hastaların SHK’larında mevcut olan p53 mutasyonları,<br />

UVB ile indüklenenler için karakteristiktir, bu da, UV<br />

maruziyeti ile epidermodisplazya verrusiformisi olan hastalarda<br />

kanser gelişimi arasındaki yakın ilişkiyi doğrular. EV, HPV<br />

DNA’sı, genel toplumun büyük bir kısmında (% 35) çok düşük<br />

kopya sayısında bulunmuştur. EV, HPV DNA’sının, psoriasisi<br />

olan hastaların % 80 kadarının derisinde saptandığı bildirilmiştir.<br />

Epidermodisplazya verrusiformis için genetik lokus, kromozom<br />

17q ve 2p üzerindeki 2 psoriasis duyarlılık lokusu ile aynı<br />

yerde bulunur. Bu durum, EV, HPV enfeksiyonu ile psoriasis<br />

arasında olası bir ilişki olduğunu destekler.<br />

İmmünsuprese Hastalar<br />

Hücresel immünitelerinde defekti olan hastalarda HPV enfeksiyonu<br />

sıklığında artış olabilir. Yatkınlık yaratan durumlar içinde organ<br />

transplantasyonu, immünsupresif ilaçlar, konjenital immünyetmezlik<br />

hastalıkları, lenfoma ve HIV enfeksiyonu yer alır.<br />

Organ transplant alıcıları, transplantasyondan hemen sonra<br />

siğil geliştirmeye başlarlar ve 5. yılda, transplant hastalarının %<br />

90 kadarında siğil vardır. Başlangıçta bunlar basit ve plantar siğillerdir<br />

fakat daha sonra, özellikle güneş gören alanlarda olmak<br />

üzere, çok sayıda yassı siğil ortaya çıkar. UV radyasyonu<br />

maruziyetinin derecesine göre, deri karsinomları için yaşam boyu<br />

risk, % 40’ı aşabilir. <strong>Deri</strong> kanserleri, transplantasyondan 5 yıl<br />

ya da daha uzun süre sonra ortaya çıkmaya başlar, güneş gören<br />

bölgelerde belirir ve deri tipi I ve II olan kişilerde daha sıktır.<br />

<strong>Deri</strong> kanserlerinin oluşumunda, immünsupresyonun süresi ve<br />

derecesi, kullanılan spesifik immünsupresif ajanlardan daha<br />

önemli gözükmektedir. Habis lezyonlar, Bowen hastalığını, keratoakantomları,<br />

SHK’leri veya siğilleri andırabilir. Genital siğiller<br />

de artmıştır ve özellikle kadınlarda genital displaziler daha<br />

sıktır.<br />

Epidermodisplazya verrusiformis tipleri ve bazı özel HPV<br />

tipleri, organ transplant hastalarındaki nongenital displazilerde<br />

sıklıkla bulunur. Organ transplant hastalarının derisi yakından<br />

incelenmeli ve deri kanserleri bir kere ortaya çıkmaya başladığında,<br />

düzenli dermatolojik muayene yapılmalıdır.<br />

HIV hastalığında, basit, plantar, yassı, oral ve genital siğillerin<br />

hepsi çok sıktır. Ağız köşelerinde, genellikle bilateral siğilimsi<br />

keratozlar, AIDS hastalarında, HPV enfeksiyonunun karakteristik<br />

ve belki de yegane bulgusudur (Resim 19-59). Siğiller, başlıca,<br />

HPV-2, -27 ve -57 tarafından oluşturulur. HPV-7, HIV enfeksiyonu<br />

olan kasap dışı kişilerin kutanöz, oral ve perioral siğillerinde<br />

bulunabilir. HPV-6, basit siğillerde saptanabilir. Genital<br />

siğiller, HIV-enfekte kadınlarda 15 kat artmıştır. HIV-enfekte<br />

homoseksüel erkeklerin % 50 veya daha fazlasında, anal HPV<br />

enfeksiyonuna ait bulgular vardır. HPV-16 ve -18 ile ilişkili genital<br />

neoplazi, HIV-enfekte kadınlarda ve homoseksüel erkeklerde<br />

çok daha sık ortaya çıkar. Nadiren, HIV-enfekte hastalar,<br />

HPV-5 ve -8 ile indüklenen epidermodisplazya verrusiformis<br />

benzeri lezyonlar geliştirirler. Nongenital deri kanserleri, bazı<br />

açık derili HIV-enfekte hastalarda da sık olmasına rağmen, bu<br />

hastaların nongenital SHK’lerinde HPV gösterilememiştir. HA-<br />

ART tedavisiyle siğiller kaybolabilir. Paradoksal olarak, HIV-enfekte<br />

kişilerde, HIV enfeksiyonunun yeterince kontrol altına<br />

alınmasıyla birlikte, genital ve oral siğiller artmış oranda görülür.<br />

HIV enfeksiyonu olan kişilerde basit siğillerin iyileşme olasılığı,<br />

yardımcı T-hücre sayılarıyla bağlantılıdır. Yardımcı T-hücre<br />

sayıları hiçbir zaman 200’ün altına düşmeyen HIV-enfekte kişilerde<br />

siğillerin remisyonda kalma olasılığı daha fazladır.<br />

İmmünsuprese konaklarda siğillerin tedavisi çok zordur.<br />

Standart yöntemler kullanılmasına rağmen, etkinlikleri azalmış<br />

olabilir. Böyle bir zeminde imikuimodun etkinliği düşüktür ancak<br />

denenebilir. İmikuimod tedavisine ikinci bir yöntemin eklenmesi<br />

(podofilin, % 5-FU veya cerrahi) iyileşmeyi sağlayabilir.<br />

Topikal sidofovir (% 0.4’ten % 3 konsantrasyona kadar) ve sistemik<br />

sidofovir, dirençli anogenital ve basit siğil olgularında etkili<br />

olmuştur. Yerel sidofovir çok pahalıdır, irrite edicidir ve deri<br />

erozyonu ve ülserayonu oluşturabilir. Genellikle 5 ile 14 günlük<br />

kısa tedavi süreleri ve arada, iyileşmeye fırsat tanımak için 1 ile<br />

4 haftalık dinlenme dönemleri şeklinde kullanılmıştır. Sidofovir<br />

tedavisi, dirençli olgularda, destrüktif yöntemlerle kombine<br />

edilebilir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!