23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

472 KRONİK BÜLLÜ DERMATOZLAR<br />

ise % 66’sında görülür. Oral mukoza yıllarca tek etkilenen bölge<br />

olabilir. Marjinal ve yapışık mukozada deskuamatif jinjivit;<br />

mukozal deskuamasyon ve ağrıyla birlikte olan yaygın eritem<br />

sıklıkla başlangıç bulgusudur. Mukoza, pamuk uçlu aplikatör<br />

ya da dental hava borusundan gelen basınca yanıt olarak kolayca<br />

soyulur. Jinjivalar hemen her zaman ve lingual yüzeyler<br />

ise daha az olarak etkilenir. Damak, dil ve tonsiller plikalar tutulabilir.<br />

Hastalık kroniktir. Oküler vakalarda, hastalık sikatris oluşumuna<br />

ve oküler müköz membranların progresif büzülmesine<br />

neden olur. Körlükle sonuçlanabilir. Genellikle bilateraldir ve<br />

konjunktivada kızarıklık ve gevşek büller, kserozis ve fibröz yapışıklıklarla<br />

birlikte olur (simbleferon). Entropiyon, trişiyazis ve<br />

korneal opasiteler gelişebilir ve sonunda yapışıklıklar göz yuvarlağının<br />

her iki kapağına yapışır ve palpebral aralığı daraltır.<br />

Sikatrisleşme farenks, ösefagus, larenks ve anogenital mukozada<br />

da gelişebilir. Özofajial darlık görülebilir ve sağırlık bildirilmiştir.<br />

<strong>Deri</strong> lezyonları yaklaşık olarak %25 hastada görülür. Lezyonlar,<br />

BP’dekine benzer şekilde gergin bül olarak başlar. Büller<br />

yüz, saçlı deri, boyun, inguinal bölge ya da ekstremitelerde olabilir.<br />

Jeneralize lezyonlar oluşabilir. Bu hastaların bazıları klasik<br />

BP antijenini hedefleyen, dolanan antikorlara sahiptir ve mukozal<br />

baskın BP olarak sınıflandırılmalıdırlar. Bazılarının diğer antijenlere<br />

karşı sekonder antikorları vardır. Bazı hastalar, tip VII<br />

kollajeni hedefleyen IgG otoantikorları bulunması ile EBA’ya<br />

sahiptir. Brunsting-Perry pemfigoidinde mukozal lezyonlar<br />

yoktur ama bir veya birkaç iyi sınırlı eritematöz yama üzerinde<br />

tekrarlayan bül atakları görülür. Sonuçta atrofik sikatrisle sonuçlanır.<br />

Genellikle etkilenen alanlar baş ve boyuna sınırlıdır.<br />

Ortalama başlangıç yaşı 58 ve erkek-kadın oranı 2/1’dir. BP’in<br />

aksine sikatrisyel pemfigoidin çok az remisyon eğilimi vardır.<br />

Hastalık kronik ve ciddi morbidite oluştursa da hastanın genel<br />

sağlığı genellikle tehlikede değildir.<br />

Etyolojik Faktörler<br />

Dolanan otoantikorlar, hemidezmozomal antikor BP180’i hedefler<br />

ancak hedef epitoplar genellikle BP’de hedeflenenlerden<br />

farklıdır. Çoğu BP hasta BP180’in ekstraselüler N-terminalindeki<br />

kollajen dışı etki alanı (NC16a) ile etkileşirken çoğu sikatrisyel<br />

pemfigoid antikoru C-terminal etki alanını hedefler. Flöresans,<br />

tipik olarak tuz ayrıştırmalı derinin epidermal tarafında<br />

saptanır.<br />

Hastalar benzer fenotipi paylaşsa da SP, otoimmün subepidermal<br />

büllü hastalıkların heterojen bir grubudur. Çoğu hastanın<br />

BP180’i hedefleyen otoantikorları olmasına rağmen diğerleri<br />

laminin 5 (antiepiligrin sikatrisyel pemfigoid) ya da α6‚4 integrinin<br />

β4 alt ünitesini hedefler. SP fenotipli bazı hastalar, α6‚4<br />

integrinin β4 alt ünitesi, BP180 ve BP230’u içeren multipl epitoplara<br />

karşı antikorlara sahiptir. Sadece bazal membran zon<br />

antijenlerini hedefleyen diğer hasta alt gruplarının da tanımlanması<br />

olasıdır.<br />

Laminin 5’i hedefleyen antikorları olan hastaların çoğu α alt<br />

üniteye, özellikle α3 alt ünitenin G etki alanına karşı antikor<br />

gösterir. Antikorlar β3 ve γ2 alt üniteleri de hedefleyebilirler. Laminin<br />

6 ve laminin 5’in her ikisiyle de reaksiyon gösteren otoantikorlara<br />

sahip ve antilaminin sikatrisyel pemfigoid isim önerisinde<br />

bulunulan başka hastalar bulunmuştur. Antilaminin sikatrisyel<br />

pemfigoidde IgG anti bazal membran zon otoantikorları<br />

tuz ayrıştırmalı derinin dermal kısmına bağlanır. Bu hastaların<br />

solid kanserlere karşı (çoğunlukla adenokarsinoma) artmış<br />

kısmi riski vardır. Tümörler sıklıkla hastalığın ilk yılı sırasında<br />

tespit edilir. SP’in diğer formları gibi hastalık nadiren spontan<br />

remisyona uğrar.<br />

Histopatoloji<br />

Üst dermiste bulunabilen fibrozite ve sikatrisleşme dışında histolojik<br />

bulgular büllöz pemfigoidde görülenlerle aynıdır. Antikorun<br />

hedefine bağlı olarak, bazal membran ayrışması lamina<br />

lusida ya da lamina densa altında olur. Enflamatuvar infiltrat<br />

değişkendir.<br />

Perilezyonel derinin veya mukozanın DİF testi, hastaların<br />

%80-%95’inde lamina lusida da C3 ve IgG gösterir. Mukozal bezlerin<br />

bazal membran zonu da boyanır. Arada sırada IgA bulunabilir.<br />

Yaklaşık %20 vakada bazal membran zona karşı dolanan<br />

antikorlar İİF ile saptanabilir. İmmünelektron mikroskopi<br />

BP’den daha derin seviyede bağlanan lamina lusida antikorlarını<br />

gösterir. İİF pozitif vakalarının çoğu tuz ayrıştırmalı testte epidermal<br />

kısma IgG bağlanması gösterse de yukarıda belirtildiği<br />

üzere farklı alt gruplarda, kombine boyanma ve dermal boyanma<br />

da bulunabilir. Flöresan izotiyosiyanat-eşleşmiş anti insan<br />

IgG antikoru kullanan lazer tarayıcılı konfokal mikroskopi bazal<br />

membran zonunda IgG lokalizasyonuna belirlemede kullanılmaktadır<br />

ve negatif İİF’lı hastalarda da değerli olabilir. “Knockout”<br />

deri substratları ve flöresan kaplama antijen haritalaması anti-epiligrin<br />

CP ve EBA’yı ayırt etmede kullanılmaktadır.<br />

Tedavi<br />

Cochrane kriterleri kullanılarak yapılan çalışmaların taramasında,<br />

her ikisinde de ciddi göz tutulumu olan iki küçük, randomize,<br />

kontrollü çalışma bulundu. Birincisinde 6 aylık siklofosfamid<br />

prednizona üstündü. İkinci çalışmada, 20 hastanın 20 ‘si de<br />

3 aylık siklofosfamide iyi yanıt verirken, 20’sinin yalnızca 14’ü<br />

dapsona yanıt verdi. Bu sınırlı bilgilere ve diğer kontrolsüz çalışmalara<br />

dayanarak tarayıcılar(reviewers), ciddi oküler SP’in<br />

kortikosteroidlerle kombine siklofosfamide en iyi yanıt verdiği<br />

ve hafif-orta hastalığın dapsona yanıt verebileceği sonucuna<br />

vardılar.<br />

Hafif vakalarda deskuamatif jinjivit ve diğer oral, genital ya<br />

da deri hastalığında oral hijyen, topikal steroidler, intralezyonel<br />

triamsinolon yada vinil örtüler altında kapalı yerel steroidler etkili<br />

olabilir. Krem ve jel formları kullanılabilir ya da orabaz içerisinde<br />

steroid olabilir. Oral ve genital ülserlerde, topikal sukralfat<br />

süspansiyonu ağrıyı ve iyileşme zamanını kısaltabilir. Siklosporin<br />

gargaraların etkinliği olabilmekle birlikte genel kullanım<br />

için oldukça pahalıdır. Diğer topikal kalsinörin inhibitörleri etkili<br />

olarak kullanılmaktadır. Talidomid, niasinamidle birlikte<br />

tetrasiklin, dapson, IVIG, sistemik steroidler ve immünsupresif<br />

ilaçların etkinliğini bildiren yayınlar mevcuttur.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!