23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

854 PİGMENTASYON BOZUKLUKLARI<br />

Postenflamatuar Hiperpigmentasyon<br />

Herhangi bir doğal ya da yatrojenik durum hiper ya da hipopigmentasyonla<br />

sonuçlanabilir. Postenflamatuar dispigmentasyon<br />

özellikle IV ve V olmak üzere Fitzpatrick deri tipi IV, V ve VI<br />

olanlarda daha sık görülür. Erkek ve kadında eşit oranda görülür.<br />

Hiperpigmentasyon iki mekanizmayla olur: 1) artmış melanosit<br />

aktivitesine bağlı olarak epidermal pigmentasyonda artış<br />

2) melanosit hasarı ya da melaninin epidermisten dermise düşmesine<br />

bağlı dermal melanozis. Wood ışığı muayenesinde bu iki<br />

postenflamatuar hiperpigmentasyon ayrılır. Hiperpigmentasyon<br />

lezyonları sarı-kahverengiyle kahverengi olma eğilimindedir<br />

ve gri bir renge sahiptir (dermal melanine bağlı olarak). Hipopigmente<br />

lezyonlar çevre deriden belirgin ölçüde beyazdır.<br />

Geçirilmiş olan enflamatuar olay tedavi edildiğinde dispigmentasyon<br />

düzelebilir. Histolojik olarak özellikle makrofajlar (melanofajlar)<br />

içine yerleşen, üst dermiste ve üst dermal damarlar<br />

çevresinde melanin izlenir. Dermal melanozis tipine bakılarak,<br />

önceki enflamatuar olaya göre lezyonun açık renk mi koyu renk<br />

mi olacağı belirlenemez. Bu nedenle bu tür olgularda patologlar<br />

“postenflamatuar pigmenter değişiklik” terimini kullanma eğilimindedirler.<br />

Postenflamatuar dispigmentasyon tedavisine<br />

mümkünse alttaki hastalığın tedavisi ile başlanır. Wood ışığı ile<br />

belirginleşen hiperpigmentasyon olgularında hidrokinon kullanılabilir.<br />

Tretinoin kullanımı hidrokinonun etkisini artırabilir.<br />

Lazer tedavileri ve kimyasal deri soyma işlemleri de yararlı olabilir<br />

ancak çoğu olguda en iyisi gözlem ve destektir.<br />

Lacz NL, et al: Postinflammatory hyperpigmentation: a common<br />

but troubling condition. Int J Dermatol 2004;43:362.<br />

Hemokromatozis teşhisi düşünülen bir hastada laboratuvar<br />

değerlendirme yapılmalıdır. Plazma demir ve serum demir bağlayıcı<br />

protein düzeyleri yükselmiştir. Transferrin satürasyonu<br />

(TS) , 100 x (serum demiri / total demir bağlama kapasitesi) şeklinde<br />

hesaplanan kullanışlı bir tarama yöntemidir. Normal değeri<br />

≤ 45 olmalıdır ancak premenopozal kadınlarda 35’ten yüksek<br />

değerler anormal kabul edilir. Serum ferritin seviyesi de<br />

yüksektir. TS > 45 ve ferritin düzeyi yüksek olan kişilerde artık<br />

genotipleme yapılmakta ve tanı konulmaktadır. Karaciğer biyopsisi,<br />

karaciğer fonksiyon testleri bozulmuş, ferritin düzeyi<br />

1000’den yüksek veya yaşı 40’dan büyük kişilere uygulanır.<br />

Otozomal resesif hemokromatozisten dört farklı gen, otozomal<br />

dominant hastalıktan ise bir gen sorumludur. En sık görülen<br />

otozomal resesif forma en sık görüleni C282Y, en nadir olanı<br />

H63D olmak üzere HFE genindeki bir mutasyon neden olur.<br />

C282Y için homozigotluk insidansı kuzey Avrupa’da 1000 kişide<br />

5’tir yani kistik fibrozisten 10 kat fazla görülür. Bileşik heterozigotlarda<br />

(C282Y/H63D) da hastalık gelişir. Juvenil herediter<br />

hemokromatozisin, Hemojuvelin ve Hepcidin genlerindeki mutasyonlara<br />

bağlı iki otozomal resesif formu tanımlanmıştır.<br />

Transferrin reseptör 2 genindeki mutasyonlar erişkin başlangıçlı<br />

otozomal resesif bir hemokromatozis formuna neden olur.<br />

Ferroportin mutasyonu erişkin başlangıçlı otozomal dominant<br />

bir hemokromatozise yol açar.<br />

Hemokromatozisin tüm formları tatminkar demir seviyelerine<br />

ulaşana kadar flebotomi ile tedavi edilir. Hastalığı kötüleştirebileceğinden<br />

vitamin C desteğinden sakınılmalıdır. Vibrio<br />

vulnifus infeksiyonu oluşabileceğinden çiğ deniz yiyeceklerinin<br />

tüketilmemesi önerilir. Flebotomi sirozu önleyebilir. Siroz geliştiyse<br />

flebotomi hastaların %30’unda oluşan hepatoselüler karsinomun<br />

gelişimini engelleyemez.<br />

HEMOKROMATOZİS (BRONZ DİABET)<br />

Hemokromatozis, demir emiliminde yer alan en az beş farklı<br />

gende mutasyonların neden olduğu bir hastalıktır. Beyaz Avrupalı<br />

popülasyonda çok sıktır. En az dört farklı fenotip tanımlanmıştır.<br />

En sık görülen genetik defekte sahip hastaların çoğunda<br />

herhangi bir hastalık bulgusu görülmez (erkeklerin %25’i ve kadınların<br />

%6’sı). Erkeklerde daha sık ve daha erken yaşta görülür<br />

(genellikle 30-50 yaş arası). Karakteristik deri bulgusu gri<br />

kahverengi mukokutanöz hiperpigmentasyondur. Önkol, el<br />

sırtları ve yüz gibi güneş gören bölgeler ve inguinal bölgede daha<br />

belirgindir. Müköz membranlarda hastaların %20’sinde pigment<br />

artışı olur, koilonişi %50’sinde ve lokalize ihtiyoz %40’ında<br />

görülür. Alopesi sıktır ve kaşıntı olabilir. Porfirya kutanea<br />

tarda bulunabilir. Etkilenen derinin biyopsisinde dermal demir<br />

birikimi izlenir ancak görünür pigmentasyonun nedeni bazal<br />

tabakada artmış epidermal melanindir.<br />

En çok etkilenen organ karaciğerdir. Hepatomegali ve karaciğer<br />

fonksiyon testlerinde yükselme, hepatik demir yüklenmesinin<br />

ilk işaretleridir. Siroz ve hepatoselüler karsinom gelişebilir.<br />

Endokrin sisteme ait en sık belirtiler diabetes mellitus, impotans<br />

ve amenoredir. Artropati hastaların %20-70’inde görülür. Kardiyak<br />

anormallikler kalp yetmezliği ve kardiyak aritmilerdir. Eşlik<br />

eden hepatit C infeksiyonu kadar, alkol ve sigara tüketiminin<br />

hepsi, genetik predispozisyonu olan kişilerde hastalığın klinik<br />

belirtilerinin gelişme oranını yükseltir.<br />

MELAZMA (YÜZÜN KLOAZMASI)<br />

Melazma tipik olarak malar çıkıntılar ve alında görülen kahverengi<br />

yamalarla karakterizedir. Üç klinik şekli vardır: 1) sentrofasyal<br />

2) malar 3) mandibular . Olguların çoğunda sentrofasyal<br />

ve malar tip görülür (Resim 36-2). Pigmente yamalar genellikle<br />

çok keskin sınırlıdır. Özellikle Asyalı ve Hispanik Fitzpatrick<br />

deri tipi IV ve V olan koyu tenli bireyleri tutma eğilimindedir.<br />

Bazen önkollarda da görülebilir. Ultraviyole (UV) ışık muayenesinde<br />

ortaya çıkan belirsiz melazma orta yaşlı Asyalı kadınların<br />

yaklaşık %30 kadarında görülür.<br />

Melazma sıklıkla hamilelik ve oral kontraseptif ya da menopozda<br />

hormon replasman tedavisi (HRT) ile estrojen alımı sırasında<br />

oluşur. Diğer endokrinolojik hastalıklarda da görülebilir.<br />

En sık genç kadınlarda görülür ancak bildirilen olguların %10’u<br />

erkektir. Dilantin kullanımı melazmayı indükleyebilir. Kontra-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!