23.03.2018 Views

Andrews’ Deri Hastalıkları Klinik Dermatoloji

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BÖLÜM<br />

22<br />

Nutrisyonel Hastalıklar<br />

Dr. Aylin Kalaycıyan<br />

Nütrisyonel (Beslenme hastalıkları) hastalıklar genellikle bir veya<br />

birden fazla gıda eksikliği veya nadiren de fazlalığından ileri<br />

gelmektedir. Beslenme hastalıkları genellikle az gelişmiş tropik<br />

ülkelerde sık görülmektedir. Bebekler ve çocuklar özellikle<br />

malnütrisyon başta olmak üzere nütrisyonel hastalıklarda temel<br />

risk grubunu oluşturmaktadır. Çoğunlukla sınırlı beslenme durumunda<br />

hastalarda birden fazla eksikliğin bulguları bir arada<br />

görülmektedir. Intertrijinöz veya akral yerleşimli bir döküntü,<br />

yüzde seboreik dermatit benzeri döküntü, atrofik glosit ve alopesi<br />

birçok beslenme hastalığının ortak bulgularındandır. Bunun<br />

oluşmasının nedeni, bu besinlerin yağ asitleri metabolizmasının<br />

örtüşen farklı metabolik yollarında gerekli olmasına<br />

bağlıdır, dolayısıyla anormal araşidonik asit metabolizması ve<br />

anormal epidermal farklılaşma ile sonuçlanır. Anormal epidermal<br />

farklılaşma epidermal lipidlerin ve hücrelerarası bağların<br />

üretiminde bozulma ve kusurlu bir bariyer işlevi ile sonuçlanır.<br />

Serbest radikallerin atılımının da bozukluğu görülebilir. Birçok<br />

farklı tip nütrisyonel dermatozda histolojik bulgular benzerdir.<br />

Gelişmiş ülkelerde alkolizm beslenme hastalıklarının temel<br />

nedenidir. Beslenme hastalıklarından, ayrıca postoperatif hastalarda,<br />

anoreksia nervoza ve bulimia dahil olmak üzere psikiyatrik<br />

hastalıklarda, sıradışı diyetler uygulayan kişilerde, özellikle<br />

Crohn hastalığı olmak üzere, cerrahi veya enflamatuvar barsak<br />

disfonksiyonlarında ve beslenmeyi engelleyen ciddi oral erozif<br />

hastalıklarda da (pemfigus gibi) şüphelenilmelidir. Kistik fibrozda<br />

da beslenme eksikliğine bağlı dermatit görülebilir. Çocuklarda<br />

ise bazen nütrisyonel hastalıklar bebeklerin beslenmesinin<br />

ebeveynleri tarafından ihmal edilmesi sonucu da gelişebilir.<br />

Nütrisyonel hastalık tanısı genellikle hekimlerin yeterli beslenme<br />

öyküsü almamaları dolayısıyla atlanmaktadır. Protein<br />

malnütrisyonunda görülen ödem, olayı maskeleyebilir. Pankreas<br />

adacık hücresi tümörlerinden yüksek miktarlarda salgılanan<br />

glukagon düzeyine bağlı olarak gelişen dermatit (nekrolitik<br />

migratuvar eritem) ve hepatit C infeksiyonu ve diğer hepatik<br />

yetmezliklerde görülen benzer dermatozlar (nekrolitik akral eritem<br />

ve psödoglukagonoma) da nütrisyonel eksikliğe bağlı dermatozlara<br />

dahil edilmektedir. Kalıtsal metabolik hastalıklara<br />

bağlı yetmezlikler 26. bölümde anlatılmıştır.<br />

A VİTAMİNİ<br />

A hipovitaminozu (Frinoderma)<br />

A vitamini süt, balık yağı, karaciğer ve yumurtada retinil esterleri<br />

halinde ve bitkilerde karotenoidler halinde bulunan bir yağda<br />

eriyen vitamindir. Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklarda A vitamini<br />

eksikliği sık görülür. Gelişmiş ülkelerde ise nadirdir ve daha<br />

çok obezite için uygulanan barsak bypass cerrahisi, pankreatik<br />

yetmezlik, Crohn hastalığı, çölyak hastalığı, kistik fibroz ve karaciğer<br />

hastalıkları gibi yağ emilim bozukluğu ile ilişkili hastalıklarla<br />

birlikte görülür. A vitamini birçok mukozal yüzeyin normal keratinizasyonu<br />

için gereklidir. Eksikliğinde ortaya çıkan anormal<br />

keratinizasyon, (özellikle kızamıkta) barsak sistemi ve akciğerin<br />

enflamatuvar hastalıklarının (diyare ve zatürre) mortalitesini arttırmaktadır.<br />

Kızamık geçirmekte olan çocuklarda 2 gün süre ile<br />

200.000 IU/gün A vitamini desteği önerilmektedir.<br />

Frinoderma veya “kurbağa derisi” olarak adlandırılan deri<br />

döküntüsü keratozis pilarisi andırır. Çeşitli boyutlardaki keratotik<br />

papüllerin pilosebase foliküllerden köken alarak onları çevreleyerek<br />

omuzlar ve ekstremitelerde dağılması şeklindedir.<br />

Lezyonlar ortalarında folikül içinde, boynuz şeklinde uzanan ve<br />

çıkartıldığında delik bırakan keratozik tıkaç bulunan sert, pigmente<br />

papüllerdir. Lezyonlar 2 ayrı boyutta görülür: keratozis<br />

pilarise çok benzeyen 1-2mm’lik papüller ve ortalarında keratozik<br />

tıkaçlar bulunan 2-6mm’lik krater şeklindeki papüller. Bu<br />

krater şeklindeki papüller bazen perforan hastalıkları taklit edebilirler.<br />

Küçük lezyonlar genellikle bacakların anterolateral yüzeyinde<br />

veya kolun posterolateral yüzeyinde başlar. Daha sonra<br />

üst ve alt ekstremitelerin ekstansör yüzüne, omuzlar, karın,<br />

sırt ve kalçalara ve son olarak da yüz ve boynun posterior yüzeyine<br />

dağılırlar. El ve ayaklar tutulmaz ve çok nadiren gövde orta<br />

hatta veya aksiler ve anogenital bölgede lezyonlar görülür.<br />

Yüzde birçok büyük komedonun var olması sebebiyle akneye<br />

benzerlik gösterse de derinin kuru olmasıyla akneden ayrılır.<br />

Diz ve dirseklerde kubbe şeklinde büyük nodüller görülür. Çevrelerinde<br />

kırmızı veya kahverengi çizgi vardır. Tüm deri kurudur,<br />

ince ince pullanır ve hiperpigmentedir.<br />

A vitamini eksikliğinde göz bulguları belirgin ve patognomoniktir.<br />

Gece körlüğü, parlak ışığı görememe, kseroftalmi,<br />

kornea kuruluğu ve keratomalazi göz bulgularıdır. En erken<br />

bulgu karanlığa geç adaptasyondur (niktalopia). Bazen kornea<br />

kenarındaki konjunktivada arada sırada net sınırlı beyaz alanlar<br />

oluşturabilen (Bitot lekeleri) sınırlı kserotik alanlar mevcuttur.<br />

Bu lekeler tepeleri kantusa bakan üçgen şeklindedir. A vitamini<br />

eksikliği gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklarda temel körlük<br />

nedenidir. A vitamini eksikliğinin histolojik bulguları arasında<br />

hiperkeratoz, kıl folikülünün üst kısmında boynuzsu tıkaçlar,<br />

folikülün üst kısmında kıvrılmış kıllar, sebase bezlerde şiddetli<br />

atrofi ve ekrin ter bezlerinin salgı hücrelerinde skuamöz metaplazi<br />

sayılabilir. Eğer folikül yırtılmışsa perifoliküler granülomatöz<br />

inflamasyon da görülür.<br />

A vitamini toksisitesinin tanısı serum retinol seviyesinin ölçülmesi<br />

ile konur. Tedavisi 2-3 gün boyunca günlük oral 100,000<br />

IU A vitamini ve takiben günlük önerilen diyetteki miktarın verilmesi<br />

şeklindedir. Destek tedavisinin yeterliliğini saptamak ve<br />

A vitamini toksisitesinden kaçınmak amacıyla serum retinol seviyeleri<br />

izlenmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!