You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
116<br />
ERK YONTAR<br />
Elias, kendisiyle aynı kuşaktan olan filozof Popper (1902-94) ve öğrencileriyle,<br />
bu konuda oldukça sert bir fikir mücadelesine girer. 5 Aslında Elias’ın, bir bakıma<br />
bilinçaltını yansıtacak bir şekilde yaptığı eleştiri, özellikle belli bazı sosyal<br />
bilimcilere yöneliktir. Elias’ın eleştirdiği nokta, sosyal bilimcilerin, doğa bilimlerinin<br />
etkisi altında kalıp, onların daha fazla prestij vadeden yöntem ve teorilerini<br />
kullanmaları ve bunu yaparken insanları ilgilendiren karmaşık sorunların çözümüne<br />
yönelik yöntemler geliştirmek yerine, araştırmalarında insanî fenomenleri<br />
basitleştirip onları doğa bilimlerinin yöntemlerine uydurmalarıdır (Elias,<br />
1983c: 30).<br />
Elias tarafından Popper’a yöneltilen eleştirinin temelinde, her şeyden önce<br />
bilimsel-felsefî bir evrensel bilim fikrine karşı çıkış yatmaktadır. Elias’a göre,<br />
başlıca üç bilim alanı ortaya çıkmıştır: fizik, biyoloji ve insan bilimleri. 6 Bunların<br />
her birinin görevi, insanların bilgi hazinesini büyütmek ve insanların oryantasyonunu<br />
kontrol edilebilir bilimsel buluşlarla güçlendirmektir. Bilimsel yöntemler,<br />
bu amaca yönelik araçlardır. Ancak bilimler, farklı konu alanlarına bağlı<br />
olarak farklı yöntemler kullanabilirler. Elias’ın Popper’ın görüşünde yanlış bulduğu<br />
husus, Popper’ın aradığı ebedi, kesin ve mutlak bir bilim teorisiyle onun<br />
yöntemlerini, “matematik ve mantık gibi tek yönlü bilimlerin sunduğu ‘ebedi<br />
gerçeklerde’” (Elias, 1985a: 107) bulması ve bundan dolayı bu disiplinlere uygun<br />
olan (mantıksal tutarlılık tetkiki gibi) yöntemleri, ampirik bilimlere aktarmasıdır.<br />
Elias açısından bu yaklaşım, teorik bir enstrüman olan “bilimsel yasanın”,<br />
insan toplumlarının dinamik karakterini görememesi gerçeğini gözardı<br />
eder. Bu yüzden Elias, bilimsel yasanın istisnasızlığı fikrini reddeder. Elias’ın<br />
Popper’ınkinden farklı olan yaklaşımı ise, birçok bilim alanında ve özellikle de<br />
iki yönlü insan bilimlerinde, yukarıda belirtilen türde teorik yasalar veya yöntemler<br />
yerine, daha ziyade süreç ve konfigürasyon modellerinin (yahut figürasyon<br />
modellerinin) merkezî, hatta üst seviyede bir rol oynadığı görüşüne dayanır.<br />
Elias’ın bu yaklaşımı, onun aşağıdaki şu deyişiyle açıklık kazanır:<br />
5 1970’li yılların sonunda Almanya’da akademik söylem içerisinde yerini bulma süreci çerçevesinde<br />
Elias, kendi pozisyonunu “Das Credo eines Metaphysikers” adlı yazısıyla belirler. Popper ekolünden<br />
kendisine gelen eleştirilere “Wissenschaft oder Wissenschaften”, yani “Bilim ya da Bilimler<br />
adlı bir makaleyle cevap verir. Burada Elias, Popper’ın “Logik der Forschung” adlı başyapıtına<br />
eleştirel bakışını devam ettirip kesinleştirmekte ve bilimsel-teorik düşüncelerini kapsamlı bir biçimde<br />
dile getirmektedir.<br />
6 Elias’ın konuya bakış tarzında, Auguste Comte ile olan bağlantısı açık bir şekilde ortaya çıkıyor.<br />
Comte’un baş yapıtı olan “Pozitif Felsefe” adlı eserinde ortaya koyduğu ve bir nevi araştırma<br />
programı olarak okunması gereken şu üç ana fikir, Elias’ın sosyolojisinde ve soru kurgusunda<br />
önemli bir rol oynamaktadır: 1. Bir sosyolojik düşünce ve bilim teorisinin geliştirilmesi; 2. En<br />
önemli üç bilim grubunu teşkil eden fiziksel, biyolojik ve sosyolojik bilimlerin birbirleriyle ilişkilerinin<br />
belirlenmesi; 3. Bu bilimler sisteminin çerçevesinde sosyolojinin, fizik ve biyoloji ile olan<br />
ilişkisindeki nisbî özerkliğinin, kendi konu alanlarının farklılığına bağlı olarak inşa edilmesi ve<br />
kendisine has yöntemlerin geliştirilmesi.