19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

160<br />

BEDRİ GENCER<br />

mos’ ile ‘makro-kozmos’ arasında uyuma dayanan geleneksel dünyanın animistik,<br />

antropomorfist veya ‘organizmik’ ontoloji ve epistemolojisine karşı Kopernik<br />

ile başlayan ve Newton ile belirginleşen mekanistik dünya görüşü, irade<br />

ve değer’den yoksun, bir makine gibi kendi kendine işleyen bir Evren ve Tabiat<br />

anlayışı geliştirmiştir. Batı’da ontolojik tasavvuru ve epistemolojik öncülleri<br />

kökten değiştirmeye başlayan bu sürecin en önemli sonuçlarından biri, Batı’da<br />

sosyal bilimlerin gelişmesine paralel olarak ‘hükmî şahsiyet’lerin, gayri şahsi<br />

(impersonal) ‘kurgusal özne’lerin ortaya çıkmasıdır ki ‘state’, yukarıda geçen<br />

‘nation’ (ulus) ve ‘society’ (toplum) bunların en önemlileridir. 16<br />

Batı’da ‘state’ teriminin babası, Kopernik’in çağdaşı olan Machiavelli’dir (1469-<br />

1527). O, Latince ‘stare’ kökünden gelen İtalyanca ‘lo stata’ terimini kullanan ilk<br />

kişidir (Merkl, 1972: 57). 476’da Batı Roma İmparatorluğunun çöküşü ve 800’den<br />

sonra Charlemagne’nın Kutsal Roma İmparatoru olmasıyla Kilisenin hükümranlığına<br />

tabi olan Avrupa, asırlar süren bir politik kaos ve iktidar kavgası süreci yaşadı.<br />

Machiavelli’nin Kilise’ye karşı bir iktidar aygıtı ve ‘hükmî şahsiyet’ olarak modern<br />

devlet’e (state) vücut vermesi, Avrupa’da ‘iktidar politikası’nın doğuşu anlamına<br />

geliyordu (Merkl, 1972: 54-8). Bilindiği gibi daha sonra Avrupa’da Fransız<br />

Devrimi’nden Napolyon’a kadar sürecek laiklik mücadelesi, ‘Kilise ve Devlet’in<br />

ayrılması’ yönünde olacaktı. Bu, ‘Devlet’in ‘Kilise’ üzerinde zaferiyle sonuçlandı;<br />

sonuçta, ‘Kilise miti’nin yerini ‘Devlet miti’ aldı. Kilise’ye karşı yükselen tepkiler<br />

gibi ‘Devlet’e karşı da ‘anarşizm’ gibi tepkiler yükselmekte gecikmedi. Fransız<br />

Devrimi’nden sonra bu, diğer bir kurgusal özne, ‘ulus’ ile birleştikten sonra (‘ulusdevleti’),<br />

Weber tarafından, modern siyasal-sosyal dünyanın temel birimi olarak<br />

tanımlandı. Artık insanlar modern dönemde ‘Yunan Devleti’ yerine eskiden ‘Yunan<br />

Sitesi’, ‘Türk Devleti’ yerine ‘Türk İli’ veya ‘İslâm Devleti’ yerine ‘İslâm Medinesi’<br />

(şehri) kavramlarının geçerli olduğunu unutmuşlardı.<br />

Böylece geleneksel dünyanın ‘city’sinin siyasal topluluk boyutu ‘devlet’e dönüşürken,<br />

sosyal boyutu da ‘toplum’a (society) dönüşecek, ‘şehir’in monizmi,<br />

‘devlet/toplum’ dikotomisine dönüştü. Kanuni’nin ünlü ‘Olmaya devlet cihanda<br />

bir nefes sıhhat gibi’ beytinde olduğu üzere, Osmanlının da dahil olduğu geleneksel<br />

dünyada hükümdarın/fertlerin şahsına, hakiki bir özneye ait bir vasıf<br />

olan ‘devlet’(kut, majesty), Tanzimat ile zirveye çıkan Batı’da modernizasyon,<br />

içeride ‘ihtilâl’ sürecine paralel olarak XIX. asırda resmen ‘state’ anlamını kazanarak<br />

bir iktidar aygıtı şeklinde tüzel bir kişiliğe dönüşmüştür (Gencer, 2000).<br />

‘Ulus’ kavramı örneğinde görüldüğü üzere, Batılı dünya görüşündeki köklü<br />

değişimin sonucu olarak, ‘devlet ve toplum’ gibi kavramlara yansıyan tüzel kişilerin,<br />

sahte-öznelerin gelişimi, (önce formel, anayasal, sonra felsefî) laikleşme<br />

sürecini hazırlamıştır. Devrimden sonra Edmund Burke gibi eski, çağımızda ise<br />

16 Bu kavramların evriminin Alman sosyal düşüncesiyle sıkı bir bağlantısı vardır. Batı’da söz konusu<br />

kavramları ‘hükmî şahsiyet’ olgusuna oturtan yetkin bir çalışma için bkz. Gierke, 1957.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!