You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
223<br />
1992/1: 151), yani hiçbir siyasal güç ya da yetkisi olmayan bir “dinsel-ruhanî” lider<br />
olarak seçilmiştir. 17 Bu karar halifelik kurumunun tarihi açısından değerlendirildiğinde,<br />
Emeviler’den itibaren mevcudiyetini sürdüren “Saray Halifeliği”nin<br />
de aşılarak yerine bir “Meclis Halifeliği”nin ihdas edildiği yeni (ama kısa<br />
sürecek olan) bir döneme girildiği anlamına gelir. Karşımızda artık Osmanlı halifesi<br />
yerine “TBMM halifesi” vardır ve Meclis, Hilafet’in istinatgâhıdır. 18 Pratik<br />
itibarıyla, halifeliğin sembolik bir meşruiyet kaynağı olmaktan öteye gitmediği<br />
geç-Abbasi ve Memlûk dönemlerine yakın düşen bu formül, bizzat Mustafa Kemal<br />
tarafından da benimsenmiş ve geçerlilik kazanması amacıyla ortaya atılmıştır.<br />
19 Bundan sonra gündem, TBMM adına iktidarı temsil edecek kişi ya da<br />
ekibin bu makamla ilişkisinin seyrine göre şekillenecektir.<br />
Ankara’da oluşum sürecindeki yeni rejimin, Vahdettin’in ülkeyi terk etmesini<br />
gerekçe göstererek halifeliği neden kaldırmayıp 16 aylık bir süre için bir “Meclis<br />
Halifesi” seçeneğini tercih ettiği sorusu üzerine muhtelif görüşler ortaya atılmıştır.<br />
Bunlardan biri, Cumhuriyet’in henüz “resmiyet” kazanmadığı bir zamanda<br />
yurt dışına çıkmış son Osmanlı sultanının halifelik ünvanını kullanarak<br />
Ankara’ya karşı hem dış destek toplama hem de “iç-uzantılar” bulma ihtimalinin<br />
TBMM’ni tedirgin etmiş olabileceğidir. Nitekim ülkeden ayrılmak için yardım<br />
istediği İngiliz makamlarına yazdığı mektupta Vahdettin kendisi için Osmanlı<br />
Padişahı ya da Sultanı değil “Halife-yi Müslimin” sıfatını kullanmaktaydı<br />
(Aydemir, 1983: 61). Bu nedenle zaten saltanatın kaldırılmasıyla bir siyasal iktidar<br />
odağı olmaktan çıkmış, üstelik Meclis denetimi ve güdümündeki halifeliğin<br />
ülke sınırları içerisinde mahfuz (bir bakıma da “mahpus”) tutulmasının Ankara<br />
açısından stratejik bir önem ve yarar taşıyacağı düşünülmüş olabilir. 20 Bu stratejik<br />
önem, İngilizlerin halifeliğin koruyucusu rolüne talip olup kendi denetim-<br />
17 Veliaht Abdülmecit Efendi’nin Kurtuluş Savaşı sürerken padişah Vahdettin ile sorunlu ve gerilimli<br />
bir ilişkisi olmasına karşın Mustafa Kemal Paşa ile ilişkilerinin genelde olumlu bir çizgide<br />
seyretmiş olması, bu “atama”nın sıkıntısız gerçekleşmesini sağlamıştır (bkz. Uluğ, 1975: 33-60).<br />
18 “TBMM halifesi” ifadesini, Ömeroğlu’ndan (1996: 11) esinlenerek kullanıyorum.<br />
19 30 Ekim 1922’de Saltanat’ın Kaldırılması’nı görüşmek üzere toplanan TBMM’de yaptığı konuşmada<br />
Mustafa Kemal Paşa bu formülü açık biçimde savunmuştur. Hilafet kurumunun tarihi üzerine<br />
uzunca bir değerlendirmenin yer aldığı konuşmasında sözü halihazırdaki Hilafet’e getirmiş<br />
ve şöyle devam etmiştir: “Şimdi Efendiler, makamı hilafet mahfuz olarak onun yanında hakimiyet<br />
ve saltanatı milliye makamı -ki Türkiye Büyük Millet Meclisidir- elbette yanyana durur...; çünkü<br />
bugünkü Türkiye Devletini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Çünkü bütün Türkiye<br />
halkı, bütün kuvasile o makamı hilafetin istinadgahı olmağı doğrudan doğruya yalnız vicdani ve<br />
dini bir vazife olarak taahhüt ve tekeffül ediyor” (Akgün tarihsiz:, 71; Çulcu, 1992/1: 121).<br />
20 İnalcık halifenin siyasal olarak “iktidarsız”laştırılması kararının, Mustafa Kemal tarafından, İslâm<br />
dünyasının büyük bir kısmının yabancı tahakkümü altında olması nedeniyle, diğer Müslüman<br />
ülkeler bağımsızlıklarını elde edip halifeliğin kesin-kalıcı pozisyonunun ne olacağını belirleyene<br />
kadar TBMM’nin halifeliği “koruması” altına aldığı belirtilerek haklılaştırıldığını ileri sürmektedir<br />
(İnalcık, 1987: 29). Ayrıca, Jaschke’ye göre, Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı sırasında<br />
İslâm ülkelerinden, özellikle de Hindistan’dan gelmiş olan mali yardım ve manevi desteklerin<br />
devam edeceği umuduyla da bu ertelemeye gitmiş olabilir (Jaschke, 1972: 119).