Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
138<br />
AYŞE ÇAĞLAR<br />
duğundan, çağrışım alanlarını kırmak, tekrar düzenlemek ve dönüştürmek sadece<br />
söylem düzeyinde işlerliği olan bir projeyle mümkün değildir.<br />
Karayib denizindeki 7.2.1996 tarihli talihsiz uçak kazasını, medyanın nasıl ele<br />
aldığına bakmak etnisitenin, tireli modellerinde içkin olan özselci anlayışların<br />
gücüne işaret etmek için dikkate değer bir örnektir. Alman-Türkleri, artan Alman<br />
vatandaşlığı oranlarına ve/veya 20-30 yıldır Almanya’da ikamet etmelerine<br />
rağmen her nasılsa kamusal söylemde halen Türkiye’nin ve “Türk kültürünün”<br />
“yerli”leri olarak (tam mükemmel olmasa bile) algılanmaya devam etmektedir.<br />
189 kişinin ölümüyle sonuçlanan uçak kazasından sonra, hemen hemen tüm<br />
gazete ve <strong>dergi</strong>ler yolcuların biletlerini temin ettikleri seyahat acentasının (Öger<br />
Tur) sahibinin kısa bir biyografisini yayınladılar. Benzer durumlardaki yaygın<br />
uygulamanın tersine, bu sefer sadece havayolu şirketi değil seyahat acentası da<br />
hedef tahtasındaydı. Seyahat acentası, bir Türk seyahat acentası olarak incelemeye<br />
alınmıştı. Fakat, bu şirketi “Türk” yapan unsurun, sahibinin 1961 yılında,<br />
olaydan 35 sene önce, Almanya’ya gelmiş olması dışında ne olduğu çok da net<br />
değildi (bkz. Der Spiegel, 1996: 25; Fink vd., 1996: 9). Şirket 1969 yılında herhangi<br />
bir şirket gibi kurulmuştu. Şirketin sahibi ise bir Alman vatandaşıdır. Bir seyahat<br />
acentası olarak uçuşları sadece Türkiye’yle sınırlı olmayıp, dünyanın diğer<br />
yerlerini de kapsamaktadır. 720 milyon mark sermaye tedavülü ve 680.000 müşterisiyle<br />
Almanya’daki yedinci en büyük seyahat acentası olarak, sadece Türkler’e<br />
hizmet vermediği çok açıktır. Kazayı yapan uçak Birgen Air adlı bir Türk<br />
havayoluna ait olsa da bu havayolu şirketinin uçuşlarının %10’u Condor-Lufthansa<br />
olmak üzere %80’inin Alman Havayolu şirketleriyle yapıldığı bilinmektedir<br />
(Der Spiegel, 1996: 25). Tuhaf olan şudur ki yakın zamana kadar, bu şirketin<br />
başarısı Alman-Türkleri’nin girişimcilik başarısına bir örnek olarak sunulmaktaydı.<br />
Fakat kazadan hemen sonra, medya, şirketi bir “Türk şirketi”; şirketin sahibini<br />
de bir “Türk” olarak sundu. Acenta sahibinin Almanya’da yaptığı üniversite<br />
eğitimini de içeren ülkedeki 35 yıllık ikameti ve Alman vatandaşlığına rağmen,<br />
kendisi “Türk”, şirketi de “Türk şirketi” olarak kaldı. Kazayla ilgili haberlerde<br />
şaşırtıcı bir şekilde sadece bir kişiye Almanyalı Türk deniyordu. O da havayolu<br />
şirketinin ortaklarından olan yeni baş-pilot Peter Drim idi (Fink vd., 1996:<br />
10). Adından da anlaşılacağı gibi, büyük olasılıkla Alman Türk karışımı ana babadan<br />
olan bu pilot, otomatik olarak Almanyalı Türk ismini alırken, şirket sahibinin<br />
“Almanyalı Türk”lüğü hemen ortadan kaybolmuş ve sadece Türk olarak<br />
kalmıştır. Etnisitenin biyolojik ve özselci çağrışımlarının melez ya da ‘tireli’nin<br />
anlam alanına nasıl hızla hakim olduğunu görmek dikkate şayandır.<br />
Abu-Lughod’un terminolojiye kazandırdığı köprü ve ‘halfies’ terimleri de aslında<br />
kökene dair bir ayrılık varsayımı üzerine inşa edilmiştir. 6 Bu tür kavram-<br />
6 Abu-Lughod ‘halfies’i göç, deniz aşırı eğitim ya da ebeveynlik sebebiyle ulusal ve kültürel kimliği<br />
karışmış insanları betimlemekte (1993: 131, vurgu bana aittir).