Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
146<br />
AYŞE ÇAĞLAR<br />
toplumda da tatmin edici bir boyutta olmamaktadır. Alman Türkleri’ne uygun<br />
ikametgâh imkanı sunmayan Alman toplumu, belli yaşam alanlarından bu insanları<br />
dışlamaktadır. Bu bakış açısından, Alman Türkleri’nin ev mülkiyetine<br />
yönelik tüketim, tasarruf ve yatırımları, kendilerini yaşamın belli alanlarından<br />
dışlayan verili sosyal düzeni değiştirme çabası olarak da okunabildiği gibi, Almanya’daki<br />
sosyal hayatın bir parçası olma çabası olarak yorumlanabilir. Bir<br />
daire kiralamakta bile çeşitli zorluklar çektikleri bir ülkede, ev satın alabilmek<br />
için tasarruf anlaşmaları yapmak mevcut sosyal düzene bir tür meydan okuma<br />
sayılabilir.<br />
Yukarıda bahsedilen olgular, Alman Türkleri’nin genel olarak Almanya’daki<br />
sosyal hayata katılımının sınırlarını belirleyen yapıyı kırma çabalarıdır. Bunlar<br />
sosyal hayattan dışlanmamak için ortaya konan girişimlerdir. Alman Türkleri’nin<br />
ev satın alma eğilimlerini, bu insanların ideallerinin ve kimliklerinin sadece<br />
bir metaforu ve bir sembolik yarar olarak görmek ev mülkiyetinin etrafında<br />
somutlaşan tüketim ve tasarrufun Alman Türkleri’nin hem Türk hem de Alman<br />
toplumunda oluşturmaya çalıştıkları ve müzakere ettikleri toplumsallıkta<br />
oynadığı önemli rolü gözardı etmek demektir. Ev sahipliğini toplumsallığın bir<br />
ifade alanı, evleri de anlamları ve önemleri kısmen evin elde edilişinin tarihinde<br />
ve iç sentaksında saklı olan metinler olarak algılamayan bir analiz, ev sahipliğini<br />
en azından Alman Türkleri için bir metafor olarak bile kuramaz.<br />
Tüketim pratiklerini ve tüketimin yapısını incelemek suretiyle, toplumsal deneyimin<br />
sosyal koşullarını, kişilik kazanma ve tüketim projesi arasındaki ilişkileri<br />
yakalayabiliriz. Bu noktada vurgulanması gereken, kimliğin karıştırılan,<br />
kaybedilen veya bulunan bir madde olmayışı, (Gillis, 1994: 3) tersine “bir çok<br />
sesi, değişen derecelerde anlayışı ve özellikle anlayışsızlığı içeren iletişim süreci...”(Handler,<br />
1994: 30) sonucunda “biz kimiz” sorusunun cevabını veren bir<br />
süreç oluşudur. Tüketim de sözü edilen süreçleri oluşturan bağlamlardan biridir,<br />
ve nihai olarak tüketim, kolektiflikler oluşumuna katkıda bulunur.<br />
Tüketim yazını sosyal prestij ve statü kaynağı olarak tüketim ürünlerinin<br />
sembolik ve dışavurumcu işlevlerinden bahsettiği gibi, (Douglas ve Isherwood,<br />
1979) farklılığın sürdürülmesinde ve toplumdaki farklı grupların sosyal konumlanma<br />
stratejilerinde oynadığı sembolik yarar rolüne de vurgu yapar (Bourdieu,<br />
1984). 8 Tüm bu çalışmaların gösterdiği, tüketim ürünleri tarafından somutlaşan<br />
yaşam stillerinin sosyal grupların ve toplumsal eşitsizliklerin yeniden üretiminde<br />
oynadıkları roldür. Kültüre karşı yazma ve araştırma yapma çabalarımız içinde<br />
tüketimi bu kadar merkezî bir konu olarak ele almamızın sebebi de tüketimin,<br />
kimliklerin ve sosyal ilişkilerin oluşumunda oynadığı inşa edici roldür.<br />
8 Douglas ve Isherwood, ve Bourdieu tüketimin ve tüketim ürünlerinin önemli yönlerine dikkat<br />
çekmekle beraber, yaklaşımları bazı problemler içermektedir. Eleştiriler için bkz. Miller, 1987;<br />
Friedman, 1990; Lee, 1993.