You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
180<br />
LALE YALÇIN-HECKMANN<br />
mensup hanelerin çoğu Irak’a kaçıp, oraya yerleştiler. Cevdet, Oramarî’nin her<br />
iki kabilesine mensup aşiretlilerden 1926’daki sınır belirlenmesi ve 1930 Oramar<br />
isyanından sonra Irak’ta yaşayanların sayısını 20.000’e yakın bir nüfus olarak<br />
tahmin etmekte. Mefî kabilesinin lideri ve Oramar isyanının önderi Nevruz<br />
Ağa’nın oğlu Yusuf Ağa 1974’de ailesiyle beraber Türkiye’ye geri döndü. Irak’tan<br />
Türkiye’ye geri dönmesinin nedeni de gene bir “kaçış”; bu sefer Irak’ta karıştığı<br />
bir kan davası nedeniyle. Yusuf Ağa Türkiye vatandaşlığına yeniden alınmayı<br />
umuyordu; ancak Cevdet’e göre Oramar isyanına katılan ve ardından Irak’a kaçan<br />
bütün aileler nüfus kayıtlarından silinmişlerdi. Yusuf Ağa ölümüne kadar<br />
Yüksekova’da sığınmacı olarak kaldı, çocukları ve ailesi yıllar sonra nihayet vatandaşlığa<br />
geçebildiler ve Güney’deki büyük şehirlerden birine yerleştiler. Mefî<br />
kabilesinin ileri gelen liderler sülalesinin Irak’a kaçmasından sonra, görünüşe<br />
göre, aşiretin Lemdinî kabilesi ve kabilenin belli bir sülalesi liderliği ele geçirdi<br />
ve bu liderlik Cevdet’le günümüze kadar sürdü.<br />
III. Geçmişte ve günümüzde Oramarî liderliği: üç lider tiplemesi<br />
1. Yukarda Mala Mirî sülalesine mensup Suto Ağa’dan bahsetmiştim. Suto’nun<br />
liderliği tartışmasını esasen Nikitine ve Soane’ın makalesine dayanarak yapmaktayım<br />
(Nikitine ve Soane, 1923-25). Bu makaledeki anlatının temeli de ilginç:<br />
Nikitine anlatıyı kendine Kürtçe hocalığı yapan Şemdinan’lı (bugünkü<br />
Şemdinli) Mela Said’den dinlemiş ki, Mela Said meşhur Nehri’li Sadatê Nehri<br />
seyyidler ve Nakşibendi şeyhleri sülalesine danışmanlık edermiş. 13 Anlaşıldığı<br />
kadarıyla Mela Said, Şeyh Muhammed Sıddık’ın 14 entrikalarına ve olaylara karışmasına<br />
şahit ve hatta alet olmuş ve anlatı onun özel hatıralarını yansıtmakta.<br />
Nikitine ve Soane’ın makalesinde anlatılan olaylar Barzan şeyhleri ve Sadatê<br />
Nehri sülalesinin birbirlerine ve hükümete karşı olan entrikalarını ve güç kavgalarını<br />
göstermekte. Muhsin Kızılkaya’nın (bkz. Kızılkaya, 1991:17-52) Hakkari’de<br />
yaşlılardan sözlü tarih olarak dinleyip kaleme aldığı aynı olayların bir başka<br />
anlatımında ise ağaların bu çatışmadaki rolleri ön plana çıkarılmakta, seyyidler<br />
ve şeyhler daha ikincil rollerde görülmekte.<br />
Bu anlatılara ve yörenin tarihî coğrafyası hakkında elimizdeki genel bilgilere<br />
dayanarak liderlerle aşiret mensupları arasındaki ilişkiler hakkında şu çıkarsamalar<br />
yapılabilir:<br />
13 Bu sülale 19. yüzyılda Şemdinli’de hüküm sürmekteydi. Sülale soyunu erkek tarafından Hz. Muhammed’e<br />
dayamakta ve bu nedenle seyyid olduklarını iddia etmekteydi. Fakat aynı zamanda<br />
sülalede Nakşibendi tarikatına bağlılık ve tarikat şeyhleri vardı. Sadatê Nehri hakkında daha geniş<br />
bilgi için, bkz. Yalçın-Heckmann (1991:63-67).<br />
14 1911’de vefat eden şeyh Muhammed Sıddık, Şeyh Ubeydullah’ın oğluydu. Şeyh Ubeydullah<br />
1880’de isyan başlatmıştı ve kardeşi şeyh Abdülkadir ise Şeyh Said isyanına katıldığı suçlamasıyla<br />
1926’da asılmıştı.