You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
122<br />
ERK YONTAR<br />
sosyoloji, tarihsel psikoloji) bir parçası olarak görülür. Bu süreç ise, insanlığın<br />
gelişimi çerçevesinde, başlangıçsız ve planlanmamış bir şekilde gerçekleşen<br />
medenileşme sürecinin bir kesitini temsil eder (antropoloji, sosyobiyoloji vb.).<br />
Sosyal bilimlerin rolü<br />
Yukarıda belirtildiği gibi, Elias sosyal bilimlerde mevcut olan toplum ve birey<br />
arasındaki ayrım görüşünü aşmaya çalışmaktadır. Bundan dolayı, onun insan<br />
bilimsel kavramları, açık, birbirlerine yönelik, karşılıklı bağımlılık zincirleriyle<br />
çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanmış insanları konu alır. Eğer insanlar sadece<br />
çoğul halde, yani figürasyonlar şeklinde mevcut iseler, o zaman bu figürasyonlar,<br />
her insan bilimsel analizin ilgi konusu olmalıdırlar.<br />
Elias figürasyon terimini, tek tek insanları ve onların motiflerini (amaç) birbirine<br />
bağlayan, böylelikle de insanların spesifik (belli) bir biçimde davranmalarını<br />
9 sağlayan karşılıklı bağımlılık örgüsünü ifade etmek için kullanıyor. Elias’ın figürasyon<br />
ve -daha sonra incelenecek- süreç teorilerinin temel ön koşulunu, birçok<br />
insanın faaliyetlerinin birbirine bağlanmasıyla, daha önce hiçbirinin bu şekilde<br />
planlamadığı toplumsal bir sürecin seyrini oluşturan tecrübe teşkil etmektedir.<br />
Bir başka deyişle: iradî ve karşılıklı her etkileşimin temelini oluşturan şey,<br />
gayri iradî insanî karşılıklı bağımlılıklardır. Böylece, figürasyon terimiyle insanî<br />
karşılıklı bağımlılıklar sorunu ön plana çıkıyor. Elias ana bağımlılıklar arasında,<br />
duyuşsal (afektif), toplumsal, ekonomik ve mekânsal bağımlılıkları sayıyor. Elias’a<br />
göre insanlar, bu karşılıklı bağımlılık ağı içersine doğarlar; bu ağ içinde yetişirler<br />
ve toplumsallıklarını yaşarlar. Yine, insanlar, bu ağ içinde davranırlar; davranışlarıyla<br />
bu figürasyonları kurar ve değiştirirler. Figürasyonlar, tek tek insanları<br />
ve güdülerini, duyuşsal, toplumsal, ekonomik ve mekânsal bağımlılıklar şeklinde<br />
birbirine bağlar ve insanların belirli bir biçimde davranmalarını sağlarlar.<br />
Böylelikle figürasyonlar, her insanın bireysel hareket alanını belirlemektedirler.<br />
İnsanların birlikte yaşamaları, onların amaç ve planlarının örgüsü, insanların birbirleri<br />
aracılığıyla ortaya çıkan bağlılıkları, bütün bunlar, tek bir insanın bireyselliğini yok etmenin<br />
tam tersine, bireyselliğin geliştiği ortamı teşkil ediyorlar; bireye sınır koyuyorlar,<br />
ancak aynı anda insana, az ya da çok derecede bir hareket serbestliği de veriyorlar. İnsanların<br />
toplumsal dokusu, tek kişinin sürekli bireysel amaçlarını ördüğü ve dokuduğu<br />
alt yapıyı oluşturuyor (Elias, 1976: Cilt 2, 476/77).<br />
İnsanları birbirlerine bağlayan ve birbirlerine doğru yönlendiren karşılıklı bağımlılıklar<br />
ne denli yoğun olursa ve dolaysız ya da dolaylı şekilde birbirlerine<br />
âdeta zincirlenmiş insanların sayısı ne denli yüksekse; ayrıca tek tek hareket/faaliyetler<br />
ne kadar sık bir şekilde ardarda süregelirse, insanî ilişkiler örgüsünün<br />
9 İnsanlar serbest, yani sosyal bağımlılıklardan kurtulmuş olsalar, belki de bu şekilde davranmayacaklardır.