Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
270<br />
mümkün kıldığını bu yazılardan öğreniyoruz.<br />
Üçüncü bölümün yazıları, müzakereci<br />
pratiğin kamusal faydayı yarattığı iddiası<br />
ekseninde kümeleniyor. Burada, bu kere<br />
bizzat plancıların kendi öykülerini dinleyen<br />
ve onlardan duyduklarını yorumlayan<br />
Forester, karşılıklı tanımayı güçlendiren<br />
güven ilişkilerinin kurulamadığı bir ortamda,<br />
planlamanın derhal nasıl da “onlara<br />
karşı biz” gibi fevri refleksin belirlediği<br />
kanala çekilerek dejenere olduğunu belirtiyor.<br />
Bu bölümün üzerinde odaklandığı<br />
bir diğer mesele ise, kamusal ya da çevresel<br />
çatışma çözen süreçlerde arabulucunun<br />
yönlendirdiği müzakereler, ve eylemci<br />
arabulucunun pratikleri aracılığıyla “birlikte<br />
eyleme” ya da işbirliği içinde olma gibi<br />
bir katılımcı sürece çok daha kolay geçilebildiğidir.<br />
Forester’ın kitabının son bölümü,<br />
katılımcı planlamanın kamusal çatışmaları<br />
dönüştürebildiği iddiası üzerine yoğunlaşıyor.<br />
Bu bölümün iki önemli mesajı<br />
var. Birincisi, plancılar, sürekli olarak kaybetseler<br />
bile, hatta geçmişleri travmatik<br />
öykülerle dolu olsa bile, kamusal müzakere<br />
için diğerlerini tanımak zorundalar. Yazılardan<br />
birisi, tam da böyle bir zedeleyici<br />
öyküye ait. İkinci mesaj ise, sürekli olarak<br />
kamusal idarelerin ya da özel firmaların<br />
sürekli ve giderek daha yaygın hale gelen<br />
baskılarının ve taleplerinin, gerçekte,<br />
planlama pratiği ahlâkını geliştirdiği ve<br />
bunu yaşamın düzenli bir parçası haline<br />
getirdiğidir. Diğer bir ifadeyle, Forester,<br />
dinlediği öykülerden sonra, planlama pratiğinin<br />
doğru ahlâkının tam da müzakereci<br />
pratisyenin gündelik hayatında olgunlaştığını<br />
belirtiyor.<br />
Her metnin bir duruştan yazıldığını çok<br />
iyi bilen Forester, kendi kitabının da hangi<br />
duruştan okunması gerektiğini, planlama<br />
pratiği ve politika analizinin temel kavramlarına<br />
hangi anlamları yüklediğini anlatarak<br />
belirtiyor. Herşeyden evvel, Forester,<br />
bazılarının yaptığı gibi planlamanın<br />
psikolojik yüzüne değil, plancıların çok<br />
daha sosyal ve politik etkileşimlerine yoğunlaşıyor.<br />
Kimileri “anlam”a odaklanırken,<br />
Forester, müzakere edilmiş, ya da hatta<br />
stratejik, “anlam” üretimine odaklanıyor.<br />
Yapılandıran ve sınırlar koyan güç, Forester’da<br />
ilişkiyi, herhangi bir pozisyona ya<br />
da iyeliğe sabitlemeksizin politik olarak<br />
kaydırabilen bir şey. Ahlâk, bir kurallar ya<br />
da kodlar sistemi değil, değerin/faydanın<br />
tanınmasını ve paylaşımını sarmaktadır.<br />
Yani, izlenmesi gereken standartlar değildir,<br />
fakat daha ziyade, iyi ya da kötü bir biçimde<br />
yapılmış ve her zaman potansiyel<br />
olarak standartlar, sonuçlar ve eylemin kalitesi<br />
vasıtasıyla hesaplanabilen bir pragmatik<br />
eylemdir. Planlama teorisi, kimilerine<br />
göre, entelektüel tarih hakkında bir şey,<br />
ya da kimilerine göre, karar verme hakkında<br />
bir şey olarak alınırken, Forester, planlama<br />
teorisini, insanların, yaşadıkları<br />
kentler, bizzat kendileri, iyi ya da kötü eylem<br />
olasılıkları hakkındaki kavrayışlarını<br />
şekillendiren müzakereci eylem olarak<br />
planlamayı değerlendirmek üzere alıyor.<br />
Katılım da Forester’da, avukatlık ya da yasal<br />
haklar meselesinden bir miktar farklı<br />
duruyor. Ona göre katılım, müzakereci öğrenme<br />
ve katılımcı eylem araştırması için,<br />
dönüştürücü olsa bile, reel siyasi fırsatları<br />
sunmanın bir yolu. Bizim için tehlikeli<br />
kavramlardan birisi olan akılcılık için, Forester,<br />
zihinsel bir karar verme süreci olmaktan<br />
ziyade, kanıtları düzene sokan ve<br />
gerekçeler ileri süren bir etkileşimli ve tartışmacı-iletişimli<br />
bir süreç tanımı yapıyor.<br />
Dahası, akılcılık, ilkesel olarak, dışarıda bırakılmış<br />
ve konu ile doğrudan ilgili bilgiyi<br />
en aza indiren bir süreçtir. Çokları pragmatizmi<br />
tecrübe yoluyla öğrenmeye bağlar,<br />
oysa Forester, bunu doğrudan ahlâka<br />
bağlıyor. Müzakereci, uzlaşma kurucu süreçler,<br />
genellikle, göreli olarak ideolojiden,<br />
güç dengesizliğinden ve yapısal politikekonomik<br />
güçlerden bağımsızmış gibi gö-