19.12.2017 Views

dergi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

269<br />

rın adeta ortak bölenini oluşturan ve Giriş<br />

bölümünde son derece net bir biçimde<br />

açıkladığı pozisyonuna ya da duruş tarzına<br />

ait birkaç notu aktarmalıyım. Daha Giriş<br />

bölümünün alt-başlığı okunur okunmaz<br />

Forester’ın aldığı pozisyon hakkında iyi kötü<br />

bir fikir sahibi olunuyor; çatışmalarla<br />

dolu bir dünyada kamusal müzakereleri<br />

besleyerek planlama pratiğini yenilemek.<br />

Burada iki temel kabul var: planlama pratiğinin<br />

yenilenmesi ve bu yapılırken de,<br />

planlama faaliyetinin planlama bürosundan<br />

alınıp kamusal müzakere zeminine taşınması<br />

gerektiği. Zaten, Forester’ın önceki<br />

bütün çalışmalarında da, planlamadan söz<br />

ederken, ona “planlama pratiği” demesinin,<br />

dolayısıyla planlamayı teknik bir problem<br />

çözme eylemi olarak görmek yerine<br />

onu Habermasgil bir terimle besleyerek iletişimsel<br />

bir eylem olarak görmesinin temel<br />

nedeni de bu. Forester’a göre, planlama,<br />

gelecekteki eylemin bir kılavuzu olduğuna<br />

göre, diğerleriyle birlikte yapıldığında uyanık<br />

bir müzakere pratiği talep edecektir.<br />

Böyle bir pratiğin, aynı zamanda, plancıların<br />

diğerlerinden öğrenecekleri çok şeyleri<br />

olması, ve bu yolla da, toplumun yeni öğrenme<br />

kanallarını açması ya da sürekli olarak<br />

açık tutması anlamında iki önemli yararı<br />

vardır. Dolayısıyla, planlama pratiği,<br />

“daha geniş bir demokratik yönetişim, katılım<br />

ve pratik karar verme dünyasının üstüne<br />

açılan bir cumba” olarak görülmelidir.<br />

Plancılar ise, haliyle, bu cumbada oturan<br />

köprü kurucudurlar, müzakerecidirler, ve<br />

aynı zamanda arabulucudurlar.<br />

Forester’ın kitabının birinci bölümünün<br />

temel iddiası, müzakereci pratiğin<br />

pragmatizm ile vizyonu uzlaştırabildiği yönündedir.<br />

Özellikle pratiğin içinde yer<br />

alanları dinlemenin ve onlardan öğrenmenin,<br />

sadece onların kendileri dışındaki<br />

dünyayı nasıl algıladıkları üzerine bilgi sahibi<br />

olmayı sağladığı ileri sürülemez. Belki<br />

daha da önemlisi, aynı zamanda, plancıya<br />

işitmeyi, politik reflekste bulunmayı, ve<br />

pratik yargılara varmayı öğretmektir. Forester’ın<br />

bu bölüme koyduğu iki yazı da,<br />

dinleme ve pratik yargılara varma ekseni<br />

üzerinde oluşturulmuş. “Evet, kulaklarımız<br />

sesleri duyuyor. Kayıt cihazı söyleneni<br />

kaydediyor. Çocuklar kelimeleri tanımlayabilir.<br />

Fakat, plancılar ve politika çözümleyicileri<br />

olarak bizim daha yaygın bir biçimde<br />

karşılaştığımız bu meydan okuma,<br />

bundan daha fazla bir şeyleri yapmak anlamına<br />

geliyor: duyduğumuz pratik öyküleri<br />

dikkatlice dinlemek ve kimin neye, niçin,<br />

ve nasıl, hangi pozisyonda giriştiğini,<br />

ve gerçekte neyin dert edilmesi gerektiğini,<br />

neyin yararlı olduğunu anlamak. Bu meydan<br />

okuma sadece kelimeler hakkında değil,<br />

fakat aynı zamanda, devam etmeye yönelik<br />

kabiliyetlerimiz, gerçek fırsatlarımız<br />

ve eylemlerimiz, kendi pratiğimiz, gerçekten<br />

neler yapabileceğimiz, ve şimdi ne<br />

yapmamız gerektiği hakkında olabilir”.<br />

İkinci bölüm, uzlaşmanın ve karşılıklı tanımanın<br />

müzakereci fırsatlar yarattığı iddiası<br />

ile temellendirilmiş. Yine, bizzat pratiğin<br />

içinde planlama ediminde bulunanlardan<br />

edinilen, onları dinleyerek varılan sonuçlar<br />

aracılığıyla pratik yargılara varılıyor.<br />

Burada iki önemli yargı üzerinde durmak<br />

istiyorum. Bunlardan birincisi, plancıların<br />

mekânsal analizlerinin toplumda taraflar<br />

arasında süren müzakere ve katılım süreçlerine<br />

son derece önemli bilgiler aktardığıdır.<br />

Diğer bir deyişle, planlama, planlama<br />

ofisini terk ederek toplumun müzakere zeminine<br />

indiğinde, artık, topluma bilgi veren<br />

ve aynı zamanda toplumdan bilgi alan<br />

bir iletişimsel eylem haline geliyor. İkincisi<br />

ise, plancıların her türlü mekânsal meseleyi<br />

diğerleri ile tartışma ve müzakere etme<br />

süreçlerinde, diğerini “diplomatik tanıma”nın,<br />

yani diğerini ciddiye almanın<br />

öneminin çok daha net bir biçimde ortaya<br />

çıktığıdır. “Müzakere etme zanaatının” nasıl<br />

zengin politika ve tasarım seçeneklerini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!