You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
251<br />
ğımsız, kitap gerçekten, Yahudi soykırımı üzerinde yapılan tartışmaları ve sorunları<br />
“çözen” başarılı bir deneme sayılmalıdır. Kitapta, Elias, (kendisinin ısrarla<br />
üzerinde durduğu ve onu diğer sosyal bilimcilerden ayıran noktadır bu),<br />
tarihsel olguları, uzun erimli bir tarihsel süreç içinde ele alır. Alman ulusal kimliğinin<br />
oluşum sürecini ve temel karakterlerini, 150-200 yıllık bir perspektif içinde<br />
değerlendirir. Amacı, “Almanya’daki uzun dönemli gelişmelerin ve Alman<br />
ulusal karakteri denilen şeyin hangi unsurları, Nasyonal Sosyalistlerin işbaşına<br />
gelmesine katkıda bulunmuştur” (Elias, 1990a: 412) sorusunun cevabını verebilmektir.<br />
Yani, Hitler rejimini ve Yahudi Soykırımını, Almanya tarihi içerisindeki<br />
yerine oturtmaktır.<br />
Yahudi soykırımı üzerine yapılan çalışmaları, kapsadığı alanların genişliği nedeniyle<br />
tasnif etmek, sınıflandırmak oldukça zordur. Eğer üç boyut ekseninde<br />
bir tasnif denemesi yaparsak, konunun, felsefi-tarihsel; politik-ideolojik ve ahlâkî<br />
boyutlarından söz edebiliriz (Kerchaw, 1994). Her boyutta, farklı uçlardan söz<br />
etmek mümkündür. Felsefi-tarihsel boyutta, analizler, iki önemli uç arasında gidip<br />
gelirler. Bir uç, çizgiselliktir. Olayı, Cermen kavimlerinin özelliklerinden, Luther<br />
reformasyonundan vb. getirerek açıklamak isteyenler vardır. Diğer uç ise sorunu<br />
genel Alman tarihi içerisinde “bir kaza” olarak görmek eğilimindedir. Ayrıca,<br />
soykırım kararının başından beri “uygulanmak” üzere “hazır” olduğu tezi (intensiyonistler)<br />
ile böyle bir somut düşüncenin olmadığı hatta belki böyle bir kararın<br />
da alınmadığı ama olayların gelişmesinin bunu “doğurduğu” tezleri arasında<br />
gidip gelinir. Moral boyutta yapılan tartışmalarda ise, bu tür eylemlerin rasyonel<br />
olarak “anlaşılabilir” olup olamadıkları üzerinde durulur.<br />
Tüm bu araştırmaların ortak sorunu ve zorluğunun, Yahudi Soykırımı’nı Alman<br />
tarihi içindeki yerine oturtmak olduğunu söyleyebiliriz. (1980’li yılların ortasındaki<br />
“tarihçiler tartışması”nın ana sorunlarından birisi de buydu: Yahudi<br />
soykırımının özgül vurgulanması ile onu tarihin bir döneminde olmuş bitmiş<br />
bir olay olarak görme arasındaki gerilim...) Elias’ın kitabı, bu genel çerçeve içinde<br />
anlaşılmalıdır. Kitabın başarısı, Alman tarihinin ve ulusal kimliğinin bazı karakteristiklerinin<br />
sürekliği ile Yahudi soykırımına yol açan, özgül koşullar arasındaki<br />
ilişkiyi, yani “süreklilik” ve “kopuş” arasındaki ilişkiyi teorik olarak kurmayı<br />
başarmasıdır.<br />
Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu (Akçam, 1992) adlı çalışmayı, büyük<br />
ölçüde Elias’ın Almanlar Üzerine Çalışmalar’ının etkisiyle kaleme aldım.* Elias’ın<br />
getirdiği yaklaşım tarzıyla, Türkiye tarihini ve Ermeni soykırımına yol açan<br />
olayları “anlamaya” çalıştım. Sınırlı bazı alıntılarla bu etkiyi göstermek istiyorum.<br />
Elias’ın ilk kalkış noktalarından bir tanesi, belli bir dönemde yaşanan<br />
(*) Gerçi yayınlanmak amacıyla yazılmış bir kitap veya bir makale değildi bu. Daha çok, çalıştığım<br />
Enstitü’ye, Ermeni Soykırımı üzerine bir çalışma yapmanın ne kadar gerekli olduğunu göstermek<br />
amacıyla kaleme aldığım bir taslaktı.