19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

NORBERT ELIAS’IN UYGARLIK KURAMI: ELEŞTİRİLER VE GELİŞMELER 79<br />

dirici bir şekilde kullandığına ilişkin eleştirilere zemin hazırlamıştır: Giderek artan<br />

uygarlaşmanın neye malolduğunu betimlese bile, bu sürecin taşıdığı bütün<br />

çokanlamlılığına rağmen, onu son kertede insanların birbirleriyle barış içinde<br />

yaşamalarının tek olanağı olarak görür. Bu görüşünü, insanların sahip olduğu<br />

bilginin artışına ve insanın kendisiyle arasına mesafe koyma ve bu sayede toplumsal<br />

süreçleri çözümleme yeteneğinin artışına dayandırır. 4 İşte Wilterdink’in<br />

henüz yanıtlanmamış olan, uygarlık sürecinin yönünü belirlemede normatif etmenlerin<br />

rolü var mıdır ya da olmalı mıdır sorusu, Elias’ın bu tür bir değerlendirmeye<br />

kesin karşı çıkışına rağmen, yukarıda anlatılmaya çalışılan bağlamda<br />

anlamlı bir sorudur.<br />

2. Belirlenimcilik ve evrimcilik suçlamaları<br />

Belirlenimcilik ve evrimcilik suçlamaları uygarlık kavramıyla yakından ilişkilidir,<br />

çünkü bu kavram önceki bölümde de gösterildiği gibi çoğu kez evrimci, belirlenimci<br />

ve teleolojik olarak anlaşılır. Bu eleştiri ayrıca, Uygarlık Süreci’nin son iki<br />

sayfasında formüle edilen ütopyaya da dayandırılmaktadır. Ancak, bu ithamlar<br />

özellikle toplumsal süreçlerin belirli bir yöne sahip olduğu teziyle ilgilidir. Planlı<br />

ve amaçlı bireysel davranışların doğrudan sonucu olmasa bile, Uygarlık Süreci’nde<br />

gözlediği ilişkilerde Elias belirli bir yönelim ve yapısal bir gelişme tespit<br />

eder. Bu durum hem psiko-oluşum hem de sosyo-oluşum için geçerlidir.<br />

Tekil insanın planları ve davranışları, duygusal ve akılsal itkileri, birbirlerine dost ya da<br />

düşmanlar olarak sürekli içiçedirler. Bireyin bu plan ve davranışlarındaki temel örgü,<br />

tek tek hiçbir insanın planlamadığı ve yaratmadığı dönüşümlere ve yapılara yol açabilir.<br />

Bunun ve insanların birbirlerine olan bağımlılıklarının sonucunda öylesine özel bir<br />

düzen ortaya çıkar ki, bu düzen, onu oluşturan tekil bireylerin irade ve akıllarından<br />

çok daha güçlü ve zorlayıcıdır (Elias, 1997: Cilt 2, 324-325).<br />

Elias bu anlayışıyla sosyolojinin iki temel sorununa değinmektedir: birey ve<br />

toplum arasındaki ilişki ile toplumsal dönüşümler modeli…<br />

Karşılıklı bağımlılıklar ağının baskılama gücünü -toplumsal süreçlerin görece<br />

bağımsızlığını- vurgulayan Elias eleştirilere de kapı açar; gerek tarihin gelişim<br />

sürecinde gerekse bireysel davranışlarda görülen akılcı ve planlanmış davranışların<br />

rolünü yeterince önemsemediği ileri sürülür. Ancak, Elias’ın, kişiliğin gelişimiyle<br />

ilgili -insanları, kabartma makinesi ve sikke, toplum tarafından biçimlendirilen<br />

ve toplumu biçimlendiren bireyler şeklinde gören (Elias, 1987: 84)-<br />

anlayışı ve toplumsal süreçlerin daha iyi anlaşılması sayesinde bu süreçlerin<br />

4 “Sosyolojik araştırmanın görevi, bu kör ve denetimsiz olayları anlaşılır kılmaktır. Bunları açıklamak<br />

ve böylece insanların, kendi davranışları ve gereksinimleri sonucunda oluşan ve ilk bakışta kavranamayan<br />

ilişkiler ağı içinde yönlerini bulabilmelerini ve bu olayları daha iyi kontrol edebilmelerini<br />

sağlamaktır” (Elias, 1970: 170). Ayrıca bkz. Elias/Scotson (1990: 267-8) ve Krieken (1997: 173).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!