Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
NORBERT ELIAS’IN UYGARLIK KURAMI: ELEŞTİRİLER VE GELİŞMELER 83<br />
zation (Şiddet ve Uygarlık) adlı çalışmadır. Fletcher, Elias’ın şiddet kavramını tanımlar<br />
ve uygarlık süreçlerinin özelliklerinden yararlanmak suretiyle uygarlıktan<br />
uzaklaşma süreçlerinin özelliklerini ortaya çıkarır. Kuramsal olarak ürettiği tezlerini<br />
Üçüncü Reich’ın oluşumuna ait ampirik malzemelere uyarlar. Çalışmanın amacı,<br />
şiddet ve uygarlığın, uygarlık kuramına ait, birbirlerine karşıt iki ayrı anlayış olmadığını,<br />
aksine bunların içiçe geçmiş bulunduğunu göstermektir.<br />
Fletcher’in incelemeleri, Elias’ın şiddeti kendiliğinden ortaya çıkan, duygusal<br />
dürtü ifadeleri olarak gördüğü ve şiddetin çoğunlukla “yüksek derecede denetlenen,<br />
önceden hesaplanabilen, edimsel ve akılcı olarak tanımlanabilen ve sonuçlarının<br />
önceden görülmesi ve hesaplanması gereken bir davranış biçimi”<br />
(Wilterdink, 1984: 285) olduğunu ihmal ettiği şeklindeki eleştirilere de bir yanıttır.<br />
Fletcher’e göre, Elias devletin şiddet tekeli olarak ortaya çıkışıyla birlikte,<br />
kendiliğinden, duygusal kökenli fiziksel şiddetin günlük hayatta azaldığını belirtir,<br />
ama aynı zamanda şiddet tekeline sahip kurumların “planlı fiziksel şiddet<br />
uygulamalarının arttığı” (Fletcher, 1997: 53) tespitinde de bulunur. Elias daha<br />
sonraki yayınlarında devletin şiddet tekelini Janus başına (Elias, 1989: 228) benzetir.<br />
Uygarlık Süreci’nde bu ayrım üzerinde yeterince durulmasa bile, Elias’a<br />
yöneltilen “şiddetin azaltılmasına dayanan saf uygarlık kavramı”na (Reemtsma,<br />
1994: 48f.) sahip olduğu şeklindeki eleştiri haksızdır. Gözlenen uygarlaşma<br />
süreçleri, şiddet tekeli olan devletin fiziksel şiddet tehditinin ve çoğunlukla<br />
doğrudan şiddet uygulamalarının bir neticesidir.<br />
Ancak, Elias’ta sömürgeci şiddet ile cinsiyetler arasındaki şiddet, özellikle aile<br />
içi şiddet ihmal edilmiştir (Bennholdt-Thomsen, 1985: 23-35; Fletcher,<br />
1997: 59). Elias’ın şiddet konusundaki tezlerine yönelik bu eleştiri, uygarlık kuramına<br />
yöneltilen feminist eleştiriyle yakından ilgilidir.<br />
Uygarlık süreci “erkeğin uygarlık süreci” mi?<br />
Döneminin diğer yazarlarının aksine Elias, cinsiyetler arasındaki ilişkiyi tamamen<br />
gözardı etmez, ama üzerinde de pek fazla durmaz. Cinsiyet kategorisi Elias<br />
tarafından en fazla, “farklı figürasyonlarda ya da toplumsal yapılarda insanın<br />
psiko-oluşumu üzerinde etkisi olan, daha çok rastlantısal bir kategori” olarak<br />
görülür. “Etkin ve biçimlendirici bir güce sahip tarihsel ve sosyo-oluşumsal bir<br />
kategori olarak algılanmaz” (Opitz, 1997: 96). Cinsiyetler ilişkisi Elias için sosyolojik<br />
açıdan ilginçtir ve onun sık sık değindiği bir konudur, ancak toplumsal bir<br />
kategori olarak cinsiyet, bilimsel açıdan onu pek fazla ilgilendirmez. Gerçi “incelemelerinde<br />
erkekler ile kadınlar arasındaki ilişkiyi gözönüne almıştır, ama<br />
cinsiyetler arasındaki ilişkiyi burjuva toplumunun özellikli bir yapı elemanı olarak<br />
görmemiştir” (Niemeyer, 1997: 185). 11<br />
11 Ayrıca bkz. Tribel (1997: 311).