Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
198<br />
ÇİLER DURSUN<br />
line geldiği eğreti bir yapıntı olarak kavramaktadır (Virilio, 1998: 134). Harvey<br />
ise iktidarın, Marx’ın söylediği anlamıyla, yani “kârın unsuru olan an’ların ve<br />
emek zamanının üzerindeki kapitalist hakimiyet”ten kaynaklandığını teşhis etmektedir<br />
(Harvey, 1997: 260). Kârın mülk edinilmesi, bu anlamda, emek zamanın<br />
da mülk edinilmesidir.<br />
Üretim tarzları ile zaman arasındaki ilişkiyi, döngüsel zaman geri ve dönüşsüz<br />
zaman ayrımıyla kuran Guy Debord, ise kendisinin geri dönüşsüz zaman<br />
olarak adlandırdığı doğrusal zaman kavrayışının, öncelikle metaların ölçüsü olduğunu<br />
belirtmektedir. Debord, “...resmen toplumun genel zamanı olarak ortaya<br />
çıkan zaman, sadece bu zamanı oluşturan uzmanlaşmış çıkarları ifade eden<br />
özel bir zamandan başka bir şey değildir” şeklindeki radikal saptamasıyla, genelleştirilmiş<br />
kapitalist zaman örgütlemesinin aslında tikel bir çıkarı temsil<br />
eden zaman örgütlemesi olduğuna dikkat çekmektedir (Debord, 1996: 81-83).<br />
Debord, kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, geri dönüşsüz zamanın dünya çapında<br />
birleştiğine dikkat çekmektedir:<br />
Evrensel tarih, bir gerçeklik haline gelir, çünkü bütün dünya, bu zamanın gelişmesi altında<br />
toplanmıştır. Ama her yerde her zaman aynı olan bu tarih, hâlâ tarihin tarih<br />
içindeki reddinden başka bir şey değildir. Bütün gezegen üzerinde ‘aynı gün’, olarak<br />
görünen şey, soyut, eşit parçalara bölünmüş olan iktisadi üretim zamanıdır. Birleşik<br />
geri dönüşsüz zaman, dünya pazarının ve bunun doğal sonucu olarak da dünya çapındaki<br />
gösterinin zamanıdır (Debord, 1996: 83).<br />
Aslında tamamen değişebilir özellikte olan üretim zamanının meta-zaman<br />
olarak bu hakimiyetinde, insan hiçbir şey, zaman ise herşeydir. Debord’a göre<br />
bu örgütleme, gündelik yaşantıda, sahte-döngüsel bir zaman olarak geri dönen<br />
tüketilebilir zamanın görünümü haline gelmektedir (Debord, 1996: 85). Debord’un<br />
önemli vurgularından biri, temeli metaların üretimine dayanan zamanın<br />
kendisinin de bir tüketim metası olduğudur. Ancak Ortaçağ toplumlarının<br />
döngüsel zaman tüketiminden önemli bir farklılığı vardır. Ona göre, eski toplumların<br />
döngüsel zaman tüketimi, bu toplumların gerçek emeğiyle uyum içindeydi;<br />
gelişmiş ekonominin sahte döngüsel tüketimi, üretimin geri dönüşsüz<br />
soyut zamanı ile çelişkiye düşer: “Döngüsel zaman, gerçekten yaşanmış hareketsiz<br />
yanılsamanın zamanı olurken, gösteri zamanı ise yanılsamalı olarak yaşanmış,<br />
kendi kendine değişen gerçekliğin zamanıdır” (Debord, 1996: 87).<br />
Debord’un, gelişmiş kapitalizmin kendi tikel çıkarıyla bağlantılı bir geri dönüşsüz<br />
zaman (doğrusal zaman) ve gösteri toplumunun (modern toplum) sahte-döngüsel<br />
zamanı arasındaki kurduğu ilişki, modernleşme yaklaşımının radikal<br />
bir eleştirisidir. Bu eleştirinin diğer konu başlıklarına aktarılacak ögelerinden<br />
de görüleceği gibi, zamanın günümüzde postmodern olarak adlandırılan<br />
kavranışındaki değişikliklerin ilk belirtilerini, daha 1970’lerin başında Debord,<br />
modernlik ile bağlantılı olarak ele almaktadır. Tıpkı Marshall Berman’ın da,