Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
232<br />
Son iki grup 1920’lerin ikinci yarısında birbiriyle ciddi bir sürtüşme içine girdi.<br />
İlginçtir ki daha önce Türkiye deneyiminde gözlendiği gibi Mısır’da da milliyetçiliği<br />
ideolojik temel alan siyasi unsurlarla halifelik dolayımıyla İslâm birliğini ideolojik<br />
bir araç olarak kullanmaya çalışan monarşi yanlısı siyasal aktörler karşı<br />
karşıya gelmekteydiler. Bununla birlikte dinsel otoritelerin kongre istekleri milliyetçi<br />
Mısır hükümetinin sert muhalefetine ve ülkede İbni Suud’u destekleyen bazı<br />
Vahhabi eğilimli çevrelerin yarattıkları güçlüklere karşın, bir yıllık bir ertelemeyle<br />
de olsa gerçekleşme olanağı buldu (Kedourie, 1963: 226; Kramer, 1986: 90).<br />
Kahire Hilafet Kongresi üstük örtük biçimde Kral Fuad’ı halife seçmeyi amaçlayan,<br />
bu amaçla iki yıla yakın bir süredir El-Ezher uleması öncülüğünde ve Saray’ın<br />
gizli mali desteğiyle yürütülen bir inisyatifin, zaman içinde bu amaca<br />
ulaşmanın imkansızlığıyla yüzleşe yüzleşe geldiği bir noktada ve baştan mağlup<br />
bir havada Mayıs 1926’da toplandı. Kongre hem İslâm dünyasının bütününün<br />
desteğini alamamış, hem Mısır içinde kendisine muhalif odaklarca yıpratılmış,<br />
hem de başta İngiltere olmak üzere Fransa ve İspanya gibi Müslümanların yaşadığı<br />
topraklarda hükmü geçen Batılı devletlerin manipülasyon ve empozeleriyle<br />
malûl olmuştu (bkz. Kramer, 1986: 86-105). Kramer’in (agy.) Kongre’ye giden<br />
süreci ayrıntılı inceleyerek yaptığı değerlendirme, dönemin İslâm dünyasının<br />
“İttihad-ı İslâm” esprisinden ne kadar uzakta ve değişik ölçeklerde tezahür<br />
eden yerel/bölgesel iç çekişme ve hesaplaşmalarla nasıl yoğun bir şekilde meşgul<br />
olduğunu gözler önüne serer. 35 Öyle ki yukarıda zikredilen Prens Ömer Tosun<br />
örneğinde, Mısır kraliyet ailesi içerisindeki karşıtlıklar dahi söz konusu süreçte<br />
açığa çıkmıştır (bkz. Kramer, 1986: 89).<br />
Bu koşullarda ne Kongre tüm İslâm dünyası üzerinde çok fazla etki ve ağırlık<br />
sahibi olabildi, ne de Kongre’nin sonunda alınan kararlar bir önem taşıdı. Gündemi<br />
halife seçmek değil, halifeliğin ne olduğunu tanımlamak ve gerekli olup<br />
olmadığını tartışmak oluşturdu (Kramer, 1986: 100). Kongre gerçekte kendisinin<br />
bir “fiyasko” olduğunu belgeleyen üç belirgin karara vararak sonuçlandı: (1) Halifelik<br />
Müslümanlar için bir zorunluluktur. (2) Ancak halihazırda Müslümanlar<br />
arasında bu kuruma işlerlik kazandırmak imkansızdır. (3) Bu nedenle halifelik<br />
konusunun nasıl halledileceğine karar verecek daha ileriki kongrelere hazırlık<br />
aşaması olması itibariyle Kongre’nin farklı İslâm ülkelerinde uzantılarının oluşturulması<br />
sağlanmalıdır (Kedourie, 1963: 227).<br />
Halife seçme yolundaki bu başarısızlıktan sonra, sorun 1931’de İngiliz manda<br />
yönetimi altındaki Filistin’de Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseyni tarafından organize<br />
edilen ve Hindistan’dan Şevket Ali’nin (izleyen alt-bölüme bkz.) de hazırlık<br />
35 Buna ilişkin bir örnek Endonezya’dan verilebilir. Kongre’ye daveti büyük bir memnuniyetle kabul<br />
eden ve katılacak delegasyonu oluşturmak üzere girişimde bulunan bir reformist İslâmcı<br />
hareket, daha sonra aynı ülkeden kendisine rakip bir başka Müslüman hareketin de davet edildiğini<br />
öğrenince, temsilciler Kral Fuad’ın halife ilan edileceği yolundaki söylentileri bahane ederek<br />
Kongre’ye katılmaktan vazgeçerler (Kramer, 1986: 95-96).