19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

22<br />

SELÇUK ESENBEL<br />

belirten ikinci husus ise, bu tecrübelerin nispeten eski ve özelliklerinin belirginleşmiş<br />

olmasıyla bağlantılıdır. Bugün birçok “Batılı olmayan” Asya veya Afrika<br />

toplumu, Batı kültürünü kişisel yaşamlarına bir şekilde dahil etme sürecinden<br />

geçmektedirler. Japon ve Türk tecrübelerinin nispeten eski özellikleri, bu yeni<br />

Batı kültürü “serüvenlerini” anlamada şüphesiz zihin açıcı olabilir.<br />

Bu çalışmanın çıkış noktası, Norbert Elias’ın Batı Avrupalı çağdaş bireyin ortaya<br />

çıkışını ele aldığı “medenileşme süreci” kavramından ilham almaktadır.<br />

Çağdaş Batı toplumu insanının oluşumunu inceleyen eserlerinde Elias, Batı<br />

toplumunda bireyin kendisini “rasyonel” ve “duygusal” ikilemi içinde algılayan<br />

çağdaş insan psikolojisi ve davranışının ortaya çıkmasını, çağdaş toplumun kamu<br />

ve özel alanlar olarak ayırdığı toplumsal düzenin gerçekleşmesi için gerekli<br />

görmektedir (Elias, 1983, 1982, 1991) 1 Bu tarihsel oluşum, genel anlamda Ortaçağ’dan<br />

sonra Avrupa’da gelişen pazar ekonomisiyle ilintili “medenileşme süreci”<br />

diye tanımlanan bir toplumsal ve psikolojik sürece bağlanmaktadır. Bu süreç<br />

içinde kişilerin toplumsal davranışlarında saray ve halk ayrımı yerine, herkes<br />

için geçerli bir toplumsal adaba geçişin rolü önem kazanmaktadır. Geleneksel<br />

toplumdaki insani dürtüler ve şiddetin doğrudan boşalması yerine, çağdaş<br />

toplumda bu unsurların toplum ve devlet katmanlarında denetimi önemli bir<br />

rol oynamaktadır. Zamanla spor, dans, görgü kurallarının bileşimiyle kişiler, yeni<br />

tanımlarıyla çağdaş bireylerin modern topluma uyumlu bir medeni davranış<br />

kalıbına sokulmaktadırlar.<br />

Çağdaş toplumda kişinin bir birey olarak kendi için bilinciyle tanımlanması,<br />

sadece bir ekonomik ve siyasi veri olmakla sınırlı kalmamış, bu süreçle beraber<br />

gelen “psikolojik” değişiklikler, artık kendini bir birey olarak gören “çağdaş insan”da<br />

her zaman varlığını koruyacak bir ikilem oluşturmuştur. Elias tipolojisinde<br />

Batı’nın öngördüğü “çağdaş insan” imajı, toplumla bağlantılarını sürekli<br />

olarak sorgulayan otonom bir varlık olmakla birlikte hâlâ onun vazgeçilmez bir<br />

parçası olarak yaşayan bir Batı Avrupalı’dır. Bu Batı Avrupalı birey, toplumsal<br />

gereksinimden ötürü inşa edilen bir ideolojik “çağdaş insan” imajı tanımı gereğince<br />

kamu alanında etkin olması beklenen “rasyonel” ile özel alanda etkin olması<br />

uygun olan “duygusal” arasında ortaya çıkan gerilimle yaşar; ancak bu bileşimin<br />

vazgeçilmez bütünlüğü içinde bir denge bulur.<br />

Elias’ın incelemesi Batı Avrupa merkezli olması dolayısıyla farklı kültür ortamlarındaki<br />

gelişmelere duyarlı değildir. Ayrıca Elias’a göre Doğu toplumlarında<br />

kendine özgü benzeri bir süreç yoktur ve bu “medenileşme sürecinin” yarattığı<br />

birey olgusu, ancak sömürgeleşme yoluyla gelen mutlak bir Batılılaşmanın<br />

sonucu olacaktır. Elias’ın bu görüşündeki Oryantalist eğilim aşikâr olmakla beraber,<br />

konuya yaklaşımı Meici Japonyası ve Osmanlı Türkiyesi’nde çağdaş birey<br />

kimliğinin oluşumunu kısmen açıklamada yararlı olmaktadır. Bu gibi Doğu or-<br />

1 İnsanın ussal özimajı için Elias, 1991: 27-34, rasyonel ve duygusal ayrımı için 76-86, 115-129.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!