19.12.2017 Views

dergi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

267<br />

anlam çıkaracağını anlayamıyor. Ancak<br />

yazar amacını ve projesini ortaya koydukça,<br />

bunun narsist bir kendine dönüş olmaktan<br />

öte, kendini kişisel ve politik alanları<br />

dönüştürmeye adamış bir kuşağı anlamak<br />

için çok iyi bir yol olduğu ortaya çıkıyor.<br />

Kendi hikâyesiyle başkalarının hikâyelerini<br />

neden bir arada okuduğunu Passerini<br />

kitabın sonunda açıkça söylüyor: “Eğer<br />

68 kuşağının hikâyelerini dinlememiş olsaydım,<br />

kendi hakkımda yazamazdım; bu<br />

hikâyeler kendiminkini besledi, onun ayağa<br />

kalkıp konuşabilmesini sağladı. Aynı zamanda<br />

kendi tarihimle analiz ve hatırlama<br />

yoluyla ikili olarak yüzleşmeseydim, bu<br />

(dinlediğim) hikâyelere katlanamazdım,<br />

onları ya çok dolu ya da çok boş bulurdum”<br />

(s. 124).<br />

Passerini, 68 kuşağıyla yaptığı röportajları<br />

üç bölüme ayırmış. “Yetim Olmayı İstemek”<br />

adlı bölümde, konuştuğu kişilerin<br />

anlatılarına kendi analizinin ışığında psikanalitik<br />

bir tavırla yaklaşıyor. Kitabın temel<br />

teorik argümanlarından biri olan sosyal<br />

ve bireysel alanlar arasındaki diyalektik<br />

ilişki en başarılı olarak bu bölümde gösteriliyor.<br />

Yazar, 68 kuşağının hem İkinci<br />

Dünya Savaşı’ndan sonra 20 yıl İtalya’yı<br />

yöneten faşist rejimin ataerkil otoritesine<br />

hem de kendi biyolojik babalarının otoritesine<br />

karşı isyan ettiklerini anlatıyor. Zira,<br />

anne babalarıyla ilişkileri hakkında soru<br />

sorulan eski eylemciler annelerinden fazla<br />

söz etmezken, babalarıyla girdikleri gerilimli<br />

ilişkiden uzun uzun söz ediyorlar.<br />

Hatta konuştuğu kişilerden biri, üniversitede<br />

öğrenci eylemleri sırasında en sevdiği<br />

sloganın “yetim olmak istiyoruz” olduğunu<br />

söylüyor; öğrenciler hem babalarının<br />

hem de devletin ölmesini istiyorlar.<br />

“Bir 1968” adlı bölümde yazar, 68’de<br />

özellikle üniversitede yapılan eylemler,<br />

protesto ve işgallerde öğrencilerin istekleri<br />

ve bunların üniversite tarafından nasıl karşılandığından<br />

söz ediyor. “Bireyselleşme<br />

Yolları” ise, hareketin yavaşladığı, kişilik<br />

değiştirdiği ve aynı zamanda adının konduğu<br />

1970’lerde 68 kuşağının kollektif hayat<br />

biçiminden uzaklaşarak kendilerine<br />

nasıl yeni bireysel yollar buldukları hakkında.<br />

Yazara göre, bu yıllarda 68’liler başkaldırı<br />

sırasında edindikleri yazı yazma,<br />

organize etme, çeviri yapma gibi becerilerini<br />

kullanarak 1970’lerde iş dünyasında<br />

kendilerine yer bulsalar da, bu yılları yenilmişlik<br />

duygusuyla dolu olarak yaşadılar.<br />

Yazarın kendisi de hareket sırasında işçilerin<br />

hikâyelerini yazıp dağıtırken öğrendikleri<br />

sayesinde bugün dünyanın önde gelen<br />

sözlü tarihçilerinden biri olmayı ve şimdi<br />

İtalya’da prestijli Avrupa Üniversitesi’nde<br />

iş bulmayı başarmıştır. Ancak, diğer 68’liler<br />

gibi dünyaca meşhur bir akademisyen<br />

olduğu 1988 senesinde bile bu durumuyla<br />

rahatça başa çıkamamaktadır. Dünyayı<br />

değiştirme ideali için yıllarca çaba harcadıktan<br />

sonra, konforlu ve yerleşik bir düzende<br />

yaşamak psikolojik gerilim yaratmaktadır.<br />

Bir Kuşağın Otobiyografisi’nin en ilgi<br />

çekici tarafı birey ve toplum arası ilişkinin<br />

karmaşıklığını başarıyla göstermesi değil.<br />

Kitabın asıl başarısı gelenekleri zorlayarak<br />

kendine özgü bir metodoloji ve yazın biçimi<br />

ortaya çıkarması. Kitap bu anlamda<br />

tüm sosyal bilim yazarlarını geleneksel<br />

araştırma ve yazma kalıplarının dışına çıkmaya,<br />

araştırma metodu ve yazış tarzının<br />

içerikle serbest bir ilişkiye girmesine izin<br />

vererek yaratıcı projeler ortaya koymaya<br />

davet ediyor.<br />

Kitabın Türkiye üzerine yazanları düşünmeye<br />

davet ettiği bir diğer konu da,<br />

Türkiye’de eş zamanlı olarak yaşanan 68<br />

hareketinin 30 yıl sonra hem bireysel hem<br />

sosyal hafızayı nasıl şekillendirdiği. Passerini’nin<br />

görüştüğü İtalyan 68’lilerden biri<br />

ajitasyon yapmak için gittiği Fraknkfurt’taki<br />

Opel fabrikasında Türkiye’den gelen eylemciler<br />

hakkında ilginç gözlemlerde bu-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!