19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TİRELİ KİMLİKLER: TEORİ VE YÖNTEME İLİŞKİN BAZI ARAYIŞLAR 141<br />

ne yönelik bir potansiyel görür. Turner, ‘farklılığa dayalı’ ve ‘eleştirel’ çokkültürlülük<br />

arasında bir ayırım yapar. ‘Farklılığa dayalı’ çokkültürcülük:<br />

...kültür fikrini bir etnik gruba ya da ırka mal ederek özselleştirme riski taşır,... kültürlerin<br />

birbirlerinden farklılığını ve kapalılığını fazlaca vurgulamak yoluyla onları ayrı<br />

varlıklar olarak durağanlaştırırken... kültürlerin iç homojenliğini ön plana alarak cemaat<br />

içi aynılaşmaya dair bastırıcı talepleri meşrulaştırır (age.: 412).<br />

Eleştirel ya da çokmerkezli çokkültürcülük ise bireyi çokmerkezli, çoklu<br />

(multiple), sabit olmayan ve konumsal (situated) olarak tasavvur ederek kültüre<br />

yeni bir anlam verir. Kültür belirli bir etnik grubun tasarrufunda olan, sınırları<br />

belli bir özgüllük yerine, dinamik ve değişime açık bir biçimde algılanır (age.:<br />

419). ‘Eleştirel’ çokkültürlülükte, kültürel cemaatlerin iç doğasının yeni grupların<br />

oluşumuna izin verecek şekilde tasarlandığı varsayılmaktadır. Eleştirel çokkültürlülük,<br />

kendi kültürel kimliklerini oluşturmuş sosyal grup, ağ ve ilişki türlerini<br />

belli biçimlerle sınırlandırmaz, yani esnektir (age.: 426).<br />

Çokmerkezli çokkültürlülüğün yeni bir cemaat politikası oluşturma potansiyeli<br />

kültürün ‘sonsuz değişebilirliğinde’ yatmaktadır. Bu noktada Turner’ın yaklaşımı<br />

“çok-etnili ittifaklara dayalı durağan kültür toplulukları”nın ötesinde<br />

farklı ‘etkinlik toplulukları’nın ortaya çıkması için kültürün değişebilirliğinde<br />

bir potansiyel gören Baumann’la benzerlik göstermektedir (Baumann, 1996).<br />

Yeni kültürel grupların oluşumuna açık olması nedeniyle çokmerkezli/eleştirel<br />

çokkültürlülük, kültürü etnik kökenle bağdaştıran kimlik politikalarından farklı<br />

olduğunu iddia eder.<br />

Şimdiye kadar ne var ki, çokkültürlü söylem ve pratik, ‘çokkültürlülüğün mekânsal<br />

sembolizm’inden kurtulamamış, tersine mekânla özdeşleştirilen kültür<br />

ve cemaat fikrini yeniden üretmiştir (Soysal, 1993). Sorun şudur ki çokkültürlülük,<br />

grup üyeliğini ‘kültür’ler tarafından tanımlanan kolektifliklere dayalı bir paradigma<br />

içinde ele almakla kalmamış, aynı zamanda onu kolektif hakların temeline<br />

oturtmuştur. Dolayısıyla bu kolektiflikler ve kolektif kimlikler kaçınılmaz<br />

olarak kısıtlayıcı sınırlandırmaların kaynağını oluşturacaktır (Appiah, 1994:<br />

163). Çokkültürlülük sadece, kolektif kültürel farklılıkların tanınmasından ibaret<br />

değildir; ayrıca bu farklılıkları taşıyan kültürel toplulukların siyasi olarak yaşama<br />

hakkını garanti eden bir tanımayı da içerir. Bu, kamusal alanda kültürlerin<br />

kurumsallaşması, kültürel farklılıkların dondurulması ve kültürel ‘cemaatler’in<br />

durağanlaştırılması anlamına gelmektedir.<br />

Appiah (1994) sözü edilen bu noktayı çok-kültürlülüğün gerçek tehlikesi olarak<br />

görür. Kimliğin kolektif boyutları, o gruba dahil örnek bir öznenin nasıl davranması<br />

gerektiğine dair hayat kılavuzu benzeri kişisel hikâyeler tedarik eder<br />

(age.: 169). Bu hayat kılavuzları olumlu yönlerde tekrar biçimlendirilebilirler;<br />

fakat yine de, hakları cemaat eksenli tanımladığımızda, gruba içkin olan böylesi<br />

değişim potansiyellerini sınırlandırabiliriz. Bu gibi durumlarda, cemaat, baskı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!