19.12.2017 Views

dergi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYE’DE LAİKLİĞİN TARİHÎ DİNAMİKLERİ 159<br />

tarafından ifade edilmiştir: “Milletin, idame-i mevcudiyeti için efradı arasında<br />

düşündüğü rabıta-i müştereke, asırlardan beri gelen şekil ve mahiyetini tebdil<br />

etmiş, yani millet, dinî ve mezhebî irtibat yerine, Türk milliyeti rabıtasıyla efradını<br />

toplamıştır” (Karal, 1998: 35; Kili, 1969: 108). Bu yeni kimlik inşası sürecinin<br />

daha dolaysız, avami ifadeleri, bazı şiirlerde izlenebiliyordu: “Ne örümcek, ne<br />

yosun,/Ne mucize, ne füsun;/Kâbe Arap’ın olsun,/Çankaya bize yeter” (Kemaletin<br />

Kamu) (Oy, 1989: 67). Tunaya’nın (1981: 136) ifadeleriyle: “Atatürk ulusçuluğu,<br />

halis Türk ulusalcılığı, İslâm’dan önceki medeniliğine dayanır ve İslâm<br />

dünyasına Türklerin yenilik ve ilerilik kattığını savunur. Öyleyse Atatürk ulusçuluğu<br />

ne ırkçıdır, ne enternasyonalisttir, ne de ümmetçidir. Ulusal devlet kadrosu<br />

içinde gelişmiştir. Şu halde lâiktir.” Bunun içindir ki Ziya Gökalp ‘ümmetçiler<br />

tarafından Cengiz hastalığına tutulmuş olmak’la itham ediliyordu (age.). Ancak,<br />

ikincil, evrensel nitelikli, dinî bağlılıkların reddine dayalı Türk ulus-devletinin<br />

vatandaşlık inşası, örneğin Arapların ulusal kimlik inşasında olduğu gibi,<br />

romantik bir söylemle, neseb asabiyetinden kalma, uzak, deyim yerindeyse ‘pagan’<br />

geçmişlerin diriltilmesine kapalıdır. 15 Burada Hegelyen ben/öteki kavramlaştırmasının<br />

‘geçmiş/gelecek’ şeklinde zamansal bir boyutta kurgulanması söz<br />

konusudur. Politik toplum temelinde geleceğin inşası için, gerek İslâmi, gerekse<br />

yerli, uzak geçmişin reddi, sıfırlanması ile ‘belleksiz bir vatandaş’ öngörülmektedir<br />

(Öğün, 1997: 262-3).<br />

‘Devlet’i kurtarmak’ için<br />

Nedensel bir hedefler silsilesi içinde gelişen Türk Devrimi, öncelikle ‘istiklal’,<br />

‘idame-i mevcudiyet’ (Tunaya, 1981: 5), her ne pahasına olursa olsun ayakta kalma,<br />

bunun için de ‘medenileşme’, medeni milletler seviyesine ulaşma (Tunaya,<br />

1981: 109; Karal, 1998: 5, 40, 42) amacıyla yola çıkmıştı. Medeniyet, adeta pozitivist<br />

çağın bir insanlık dini gibi algılanıyordu; M. Kemal’e göre: “En doğru, en hakiki<br />

tarikat medeniyet tarikatıdır”(Tunaya, 1981: 145). İstiklal için medenileşme,<br />

medenileşme için çağdaşlaşma, çağdaşlaşma için modernleşme, modernleşme<br />

için ulusallaşma ve ulusallaşma için laikleşme. Ulusallaşma ile laikleşme arasındaki<br />

bağıntıyı yukarıda incelemeye çalıştık. Şimdi modernleşmenin yöneldiği<br />

alana eğilmek, bizi laikleşmenin ikinci dinamiğine götürecektir: devlet.<br />

Burada, modernliğin yaşadığı krizin en belirgin yansıdığı kavramlardan birini<br />

oluşturan devlet’in geçirdiği serüvene ilişkin ayrıntılı bir tartışmaya girme<br />

imkanı yoktur. Biz ‘Osmanlı siyasetine’ ilişkin yeni makalemizde, ‘gelenek/modernlik’<br />

dikotomisi ve Doğu/Batı bütünlüğü içinde geleneksel ‘şehir’ kavramından<br />

devlet’e geçişi incelemeye çalışmıştık (Gencer, 2000). Kavramın doğuşu, temelde,<br />

Batılı dünya görüşündeki köklü bir değişimin sonucudur. ‘Mikro-koz-<br />

15 Bunun milliyetçi Arap ve Türk tarih-yazımındaki izdüşümleri için bkz. Lewis, 1987: 65-68.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!